Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Çilekeş nasıl delirdi



Çilekeş’in yeni albümüne ben isim koysaydım böyle derdim. Onların tercihi “Histeri Çalışmaları” olmuş. Albüm önceki “Katil Dans”tan daha da iyi. Felsefe olarak Radiohead gibi bir yoldalar, gelişiyorlar. Ama ticari açıdan intihar etmiş olabilirler



Çilekeş ilk çıktığı günden beri takip ettiğim ve çok sevdiğim bir grup. Önce Türkçe rapcore grubu görünümündeydiler. İsimlerini tıpkı Manga gibi bir müzik yarışmasında (2003) duyurdular. Aslında baktığınızda iki grup benzer özelliklere sahipti. İkisi de hip hop’a ilgi duyuyordu. Ama gitar da kullanıyor rock sularında geziyorlardı. Giyim kuşamları da aynı telden çalıyordu. Gençtiler ve kendileri gibi genç bir kitleye hitap eden modern görünümlü gruplardı. İyi söz yazıyorlardı.
Ama Çilekeş Manga’ya göre daha “damar”dı. “Y.O.K.” isimli albüm ve aynı adlı şarkı inanılmaz başarılı oldu. Çilekeş coştu. Sonra? İkinci albüm beş yıl sonra, 2008’de yayımlandı: “Katil Dans.” Çilekeş müziğini bir adım ileri götürdü, daha sofistike, daha progresif bir şeyler yapmak istediler. Sözlerde de daha net tavır sergilediler. Protest takıldılar, sisteme çaktılar. Bence şahane bir albüm “Katil Dans” ama yeterli ilgiyi görmedi.
Seyircinin sürekli eski şarkıları araması ve bu değişimi kabul etmemesi sıkıntı yarattı. Şimdi “Histeri Çalışmaları” Çilekeş’in neredeyse herkese rağmen ve inat çıkardığı bir ipleri koparma albümü olmuş.
İlk albümdeki gibi devam etseler Manga kadar ünlü olurlardı
Bence “Katil Dans”tan daha da iyi. Teşbihte kusur olmaz, Radiohead gibi bir yoldalar. Müzikal açıdan değil, felsefe olarak. Müzikleri bana eski Incubus’un o ince bezenmiş, tıkır tıkır işleyen tarzını hatırlatıyor.
Görkem Karabudak vokalde benzersiz. Gitarda Ali Şimşek müziğe karakterini veren en önemli adam. Davulcu Cumhur Avcil’in davul tarzını “Ali Şimşek’in gitarla yaptığı ortaları gole çeviriyor” şeklinde anlatabilirim. Basçı Gökhan Şahinkaya müziğe son cilayı atıyor. Bence müzik ve sound açısından hiçbir sorun yok. Her şey harika.
Çilekeş ilk albümünün tekrar eden albümler yapsaydı bugün Manga kadar ünlü olur, Eurovision için adı geçen isimler arasında yer alırdı. Onlar müziklerinde derinleşmeyi tercih ettiler. Bedelini de ödemeyi göze aldılar. Daha az satış, daha az konser, daha az kazanç, daha dar ama daha tutkulu bir kitle.
Bu güzel bir tercih. Ben saygı duyuyorum. Bir de cesaretleri için kutlamak lazım onları herhalde...


Yeni başlayanlara Bush
George W. değil canım, Allah muhafaza, grup olan Bush bu. Hani Gavin Rossdale’in solisti olduğu. Moda ikonu eski No Doubt solisti Gwen Stefani’nin kocası canım. Ya da yeni kuşaklara şöyle anlatayım, Daisy Lowe var ya cümleten hastası olduğumuz manken abla.. Onun babası.
Haber şu: 1990’ların en bıçkın grunge ekiplerinden Bush yeniden bir araya geliyor.
Duyunca hayatta iyi şeyler de oluyor diye düşündüm. Tamam, yıllar sonra birleşen ve “biz son bir vole vurmak istiyorduk da onun için bahçe sulamayı bırakıp turneye çıktık. Üstelik “daha önce burun kıvırdığımız yerlere de şimdi koşarak gideceğiz, ama tabii adam başı 100’er kağıdınızı da alırız” tarzı birleşmeleri ben de çok sevmiyorum.
Ama bu öyle değil. Bush bir araya gelmeye ve yeniden albüm yapmaya karar verdi. Adı “Everything Always Now”. İlk single, videosu bir süredir kanallarda dönen “Afterlife”. Şarkıyı sevdim. Çakma değil. Hem eski tarzda hem de yeni. Gavin Rossdale’in sesini duymakta zorlandım sadece biraz. Eylül sonunda 10 yıldan bu yana ilk konserlerini verecekler, devamı da gelir.
Koca bir nesil onları tanımaz şimdi (merhaba 90’lılar). Ne de olsa 2001’den beri ayrılar. Bu arada 2000 yılında ilk H2000’e İstanbul’a geldiklerini de hatırlatmam lazım.
Ben Bush’u “Sixteen Stone”, “Razorblade Suitcase”, “Science of Things” albümleriyle severim. Kendileri İngiliz’dir ama Amerikalı gibidirler hem de Seattle’lı gibi. Rossdale’in sesi Kurt Cobain’i andırdığını düşünmüşümdür hep. Yeni başlayanlar takibe alsın.

Mutlaka dinlemeniz gereken 6 Bush hit’i
-“Everything Zen”
-“Machine Head”
-“Swallowed”
-“Chemicals Between Us”
-“Letting the Cables Sleep”
- “Warm Machine”


PAZAR ALBÜMÜ

Kaki King - “Junior”

İlk dinleyişte aşk. Kaki King’in müziğini ilk dinlediğimde hissettiğim buydu. İçe dönük, kapalı, kendine has çok özel bir dünyada yaşayan insanlar vardır. Kaki King onlardan. Müziği de öyle. Başrolde gitarın olduğu bir dünya. Bu kadın nerdeyse bütün enstrümanları çalan bir müzik dehası. Ve bu gördüğünüz beşinci albümünde enstrümental tarzından şarkılar söyeyen “ozan kız”a doğru evrimini tamamlamış durumda. Rolling Stone’un Türkiye’deki ikinci yıl partisine gelmiş burada bir konser vermişti. Yani muhabbetim de vardır bu ablayla. Çok tatlı, mütevazi şahane biri. Türkiye’de albümünün çıkması bile mücize. Bulduğunuz yerde kapın. Tam pazar günü dinlemek için inişleri çıkışları bol. Alemlerden alemlere yolculuk. Sondan geriye doğru diğer albümlerini de edinmeye bakın. Teşekküre gerek yok. Bizimkisi hizmet yarışı.
Kilit şarkı: “Sunnyside”


PAZAR LİSTESİ
8 Serge Gainsbourg şarkısı
-“Par Hasard et Pas Rase”
-“Cargo Culte”
-“Je Suis Venu Te Dire
Que Je M’En Vais”
-“L’Hotel Particulier”
-“Ballade de Melody Nelson”
-“Sansuelle et Sans Suite”
-“La Fille Au Rasoir”
-“Ma Lady Heroine”


Fazıl Say’dan ne öğrendim?
-Hayatı müzik terimleri ile anlamlandırmaya çalışmak insanı yanlış sonuçlara götürür.
-Bir alanda “dahi” olanların trajedisi diğer alanlarında hayat boyu ilkokul düzeyinde kalmaktır.
-İnsan hayatı boyunca çalışıp dünya çapında devleşse de ağzından çıkan tek bir kelimeyle anında küçülebilir.
-Birisine “senin sevdiğin şey iğrenç” demek ve ona kendi sevdiği şeyi dayatmak en basitinden faşistliktir.
-Arabeski “Emek karşıtıdır. Yaratamamaktır! Etik dışı yalan dolanla doludur. Ortadoğu işi üçüncü sınıf, acındırmaca, tembellik, yeteneksizlik, rant, çamurdur” diye tanımlayan birine şunu demek hakkımızdır: “Bırak yaratma, dağınık kalsın Fazıl. Hayatta her şeyi yanlış anlamışsın. Ne olur sus kendini daha fazla küçültmeden.”