Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İsmail YK’nın son albümü “Haydi Bastır”ı dinledikten sonra cennet vatanın her kesiminden insanla kucaklaşmış oldum. Hayatım film şeridi gibi gözümün önünden geçti, “Facebook”a bile girdim

Arabadasınız ve teybinizde bangır bangır bir şarkı çalıyor. İleride çevirme var. Sizce bu çalan şarkı bir rock şarkısı olduğunda mı çevrilme şansınız artar, pop şarkısı olduğunda mı yoksa İsmail YK mı? Bence o şarkı İsmail YK’nın “Kudur Baby”siyse evraklarınız tam olsa iyi olur.
Türk pop ve fantezi aleminin en çok satan albümlerine imza atan İsmail YK’nın “Haydi Bastır” isimli çalışması son zamanlarda dinlediğim en “punk” çalışma. 80’lerin az bilinen punk gruplarından Boss Hog’u arabasına plaka yapan Alinur Velidedeoğlu bu albümü dinlese komple “YK” plakaya döner.
Albümün yayınlanmadan 70 bin
sipariş aldığını okumuştum. Bu rakam, Türkiye’de Michael Jackson gibi bir şeysiniz anlamına geliyor şu andaki şartlarda. Eh Türkiye’nin tercihini incelemek görevimiz. Bizimkisi hizmet yarışı diyelim ve notlarımıza bir göz atalım:
-Aldım CD’yi, gazetede dolanmaya başladım. Kimi jilet attı, kimi göbek. Aynı anda, aynı şarkıya biri gülerken diğeri içine kapandı. Türkiye’de zaten her ikisini birden yaptıran albüm iyi satacak demektir.
- “Çılgın” isimli şarkının adı yanlış konmuş. O şarkının adı “Facebook” olmalı. Zira elimde albümü gören herkes “Facebook’u çalsana” dedi. Burada internet kafeye giderek “çılgın” adıyla facebook’a giren bir delikanlının hikayesi anlatılıyor. “Çılgın” güzel bir kız buluyor, tabii olaylar gelişiyor. Yalnız İsmail kardeş, Facebook hafiften nasıl desem, “out” oldu. Bu şarkının Twitter versiyonunu single olarak acilen çıkarmak lazım...
-YK her kesimden insanı memnun etmeye çalışmış, albüme her telden şarkı koymuş.
-Mesela “Ayrılmam”ı dinleyince gözümde çelik cantlı bir Şahin model araba canlandı.
-“Sanma Sana Dönerim”de ise paparazzilerden kaçan ünlüler... İsmail bu şarkıda tatile gidiyor. Kısa kollu tişört ve şort ile çok mutlu. Denize giriyor, sahilde dolaşırken sere serpe güneşlenen bir kıza tutuluyor. Pardon kız ona tutuluyor.
-Favorim “Kudur Baby” isimli çalışma. Burada İsmail barda tek başına oturan bir kızı kudurtuyor. Dans ise dans, ritim ise ritim, söz ise söz, erotizm ise erotizm. YK “Kudur kudur baby” (Kuddur kuddur şeklinde) dedikçe o da “Sen kudurttun beni” diye yanıt veriyor. “Ol dı boyz yea kamon” tarzı Avrupai laflar da aralara serpilmiş, hatta dekore edilmiş.
-“Senin İçin” isimli şarkıda “Habumbeya zabumbeya zılla heya” diye vokallerin olduğu bir bölüm var. Yalanım varsa kudurayım beybi...
-“Patlat Gitsin” Türkçe rap şeklinde başlıyor. Elektrogitarlarla devam ediyor, bir Hasan Karacadağ korkusu olarak sona eriyor. Kafam karıştı, Dabbetül Arz oldum.
-“Dokuz Mevsim” isimli şarkıda YK, fena halde âşık oluyor. Özellikle slov müzik müzik eşliğinde konuştuğu bir bölüm var ki şarkının da can alıcı noktası orası işte. Nerede benim jiletim...
-“Öptüm mü Tam Öperim” diye bir şarkı var, “Bir naz yaparsan seni cimciklerim, yerim” diyor YK. Çok karmaşık duygular bunlar. Beni aştı.
-Tam üç saat 27 dakika boyunca İsmail YK dinledikten sonra cennet vatanın her köşesini dolaştım ve her kesimden insanla akraba, kardeş oldum. Ve bu uzun maratonun sonunda bana yollanan kopyanın altında “Albüm Özetleri” isimli bir parça olduğunu fark ettim. Albümdeki 15 şarkının 10’ar saniyelik özet görüntüleri var burada. Dinlerken 1,5 dakikada son 3,5 saat film şeridi gibi geçti gözümün önünden.
-Bu albüm hakikaten çok eğlenceli. Ne zaman lazım olacağı belli olmaz diye çekmeceye soteliyorum. Hepinize değişik ortamlarda tavsiye ediyorum.

İsmail-Jackson

Haydi “Kudur Baby”



İsmail YK ile ilgili araştırmalarım sırasında kendisinin her anlamda Türkiye’nin Michael Jackson’ı olabileceğine dair önemli bulgulara ulaştım (solda). Bir diğer bulgu ise son albümün cidden eğlenceli olduğu.



Dekorasyon!

Haydi “Kudur Baby”

Gittiğiniz mekanın dekorasyonu sizin için ne kadar önemli? Benim için çok önemli. Ve bazen mekanlar kendilerini sürekli yenileme adı altında modernleştirmek yerine bazı şeyleri olduğu gibi bırakmalılar. Şahane bir atmosferi olan bir yer, minik bir kahve, bir küçük lokanta keşfedilmeyegörsün. Bir bakıyorsunuz temiz görünmek için duvarları beyaza boyatmış, floresanları takmış, ışıklı tabelayı asıyor, hastane gibi oluveriyor. Bir daha gidilmiyor tabii oraya. Bazı mekanlar oldukları gibi, en sakil ve köhne halleriyle seviliyor oysa.
Bunlardan birine geçenlerde gittim. Moda’daki yılların Koço’su. İçeri girdiğiniz andan itibaren sanki zamanda yolculuk başlıyor. Ben diyeyim 70’ler 80’ler siz deyin 50’ler, 60’lar...
Sandalyeler, masalar, ahşap lambri kaplama koridor bile değişmemiş.
Salonun köşesinde Türkan Şoray’la Kadir İnanır yemek yiyor olsa şaşırmayacağım, atmosferi hayal edin.
Değerli işletmeciler, böyle yerlere de ihtiyaç var. Aynen korunan, insanı zamanda yolculuğa çıkaran, sürekli yenilenmeyen mekanlara.
Bir eleştiri de yeni açılan mekanlara:
Geçen akşam Asmalımescit-Şişhane taraflarındaydım. Bir sürü yeni yer açılmış. Tamam açtınız, şahane, hayırlı olsun da... Hepinizin içi aynı...
Kırmızı tuğla duvar önü koca ahşap masa, tepede babaanne avizesi, varak çerçeveli dev ayna ve Çukurcuma’dan alınan koltuklardan sıkıldık artık.

Daha ucuz bilet, daha fazla konser nasıl olur?
Haydi “Kudur Baby”



Ben çocukken Şan Tiyatrosu’nda tek tük konserler vardı. Derken “Beyoğlu devrimi” geldi, Kemancı, Hayal Kahvesi, Roxy gibi yerlerde millet canlı müzik dinlemeye ve yurtdışından gelen grupların konserlerine gitmeye başladı. Ardından Ahmet San konserleri ve ötesini biliyorsunuz. Bugün artık Türkiye ve özellikle İstanbul dünyanın kültür rotasında önemli bir durak. Ancak yasalar bu gelişime ayak uyduramıyor. U2 konseri bile hâlâ Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na tabii olarak düzenleniyor.
Çağdaş, sektörü kayıt altına alacak düzenlemelere ihtiyaç var.
Organizatörler Tesder, yani Türkiye Eğlence Sektörü Derneği isimli bir dernek kurdu. Pozitif, İKSV, Echoes gibi pek çok organizatör firma kurucular arasında. Peki bize ne diyeceksiniz. Söyleyeyim.
- Bir kere daha güvenli ve konforlu mekanlarda, daha iyi ses sistemleriyle, daha medeni şartlarda konser izleyeceğiz.
-Sektör örgütlendikçe daha farklı özelliklerde sahip salonlar olacak ve buralara daha fazla ve farklı gruplar gelecek.
-Eskisi gibi bir gruba
10 organizatör birden fiyat verip sanatçı ücretleri haddinden fazla yükseltilmeyecek. Aynı iş için birden fazla organizatöre ihale veren sponsorlara bir tercih yapması söylenecek.
-Ve elbette daha makul bütçeli organizasyonlar biletlerin de ucuzlamasına yarayacak.
Derneğe ve üyelerine başarı diliyorum. MÜYAP gibi tekelleşip hep beraber musluğun başına oturup, kimseye hesap vermeden ömür boyu saltanat sürmeyeceklerini tahmin ediyorum.
Rekabeti öldüren birtakım uygulamalara girişmeyeceklerini düşünmek istiyorum.
Tebrik ediyorum.


Hafta sonu albümü: “Ready for the Weekend” / Calvin Harris

Hiç lafı dolandırmayayım yerim dar. Calvin Harris’in “Ready For the Weekend” albümü alınsın, köşeye konsun. Hafta sonları her ortamda sabah akşam dinlensin.
Bir de not: Sevgili Bedük, tarzınıza çok yakın olan bu albümü dinleyiniz. “Featuring” denen farklı solistlerle çalışma hikayesinin işi ne kadar zenginleştirdiğini görünce yeni albümünüzde siz de denemek isteyeceksiniz.