Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Küçük hava taşıtlarıyla ulaşım gelecekte hayatımızda çok önemli bir yere sahip olacak. Hayır “uçan arabalar geliyor” tarzı fantastik bir şey söylemiyorum.
“Avrupa Ulaşımının Yeni Bileşeni Olarak Küçük Hava Taşıtları” başlıklı araştırmada yer alan bazı öngörülerden bahsetmek istiyorum.
Çevreci, pratik, ekonomik ve sürdürülebilir bir hava taşımacılığı sisteminin çalışmaları şimdiden yapılıyor. Örneğin 2020’ye kadar Avrupa’daki araç trafiğinin yüzde 7’sinin yerini küçük hava taşıtlarına bırakacağı öngörüsü var. İlerleyen dönemlerde ise 8-10 kişilik taşıtlarla şehirler, kasabalar arası hızlı tren bağlantılı uçuşlardan bahsediliyor.
Bu uçuşların 200 kilometreden daha uzun mesafelerde kara araçlarından yani arabalardan ya da otobüslerden daha ekonomik olacağı hesaplanmış.
Bu tip küçük taşıtla havacılığın gelişmesinin bir diğer yönü de havaalanlarına yakın olmayan bölgelere de ulaşım kolaylığı sağlaması.
Avrupa’daki mevcut havaalanlarının bu sistemin altyapısında kullanılabileceği ancak gelecekte dev değil bölgesel küçük havalimanlarına ihtiyaç olacağı belirtiliyor.
Bir tane dev gibi havalimanı yerine birçok küçük ve orta ölçekli, insanların evlerine ya da işyerlerine yakın alanlardan söz ediliyor. Yani 50 dakikalık uçuş için havaalanına gidiş dönüşte dört saat harcanmayacak demek bu. Bu alanların toplu ulaşımla bağlantılı olacağı da vurgulanıyor 2012 tarihli bu raporda.
Halen birçok uçak üreticisinin küçük hava taşıtları üzerinde çalıştığı biliniyor.
Havacılığın geleceğine dair gelişmiş dünyada insanların kafası bu şekilde çalışıyor.
Şu veya bu şekilde hava taşımacılığının gideceği yer böyle bir yer...
Biz ise halihazırda dünyadaki en kalabalık havalimanının neredeyse iki katı yolcu ağırlayacağımızı öngörüp dev bir havalimanı inşa ediyoruz. Bunu için şehrin hayat damarlarından kuzey ormanlarını, buradaki sulak arazileri yok ediyoruz. Kanallar açıp tatlı suları denize akıtıyoruz.
Yolu oradan geçecek o kadar insan olacak mı sorusunu bir yana bırakırsak, bu havaalanının dünyanın geleceğinde yeri olmayacak. Bu havaalanı zamanla çağdışı kalacak, tıpkı nükleer enerji gibi artık ufaktan terk edilmeye başlanan bir eski dünya fikri olacak. Bunu yöneticilerin bilmemesi mümkün değil. “Ama istihdam” deniyor.
Yani bir süre için bazı inşaat firmaları ve taşeronlar ve arazi spekülatörleri çok memnun olacak. Ama en nihayetinde “ihale” bize kalacak. Bu şahane proje elimizde patlayacak. Yanlış hesap Bağdat’tan dönecek. O hesabı ödeyen de “devlet garantisi” sayesinde yine biz vatandaşlar olacağız. Yıllarca mutfakta bulaşık yıkatacaklar. Başka sorum yok hâkim bey, tanık sizindir.

Haberin Devamı

Muhtelif ‘Ekmel Bey’ tepkileri

Haberin Devamı

* “Beni temsil etmiyor ama Tayyip Erdoğan karşısında oyumu ona veririm.”
* “Yerel seçimlerde aman AKP olmasın da ne olursa olsun diye oy verdik ama cumhurbaşkanlığı farklı. Oy kullanmam.”
* “Adaylığının açıklanması halinde Selahattin Demirtaş’a veririm. En azından muhafazakâr değil.”
* “Tayyip Erdoğan aday olursa karşısında kimsenin şansı yok. Ha vermişiz ha vermemişiz ne fark eder?”
“Ölene kadar Tayyip Erdoğan” diyen kesim dışında durum böyle. Seçime bir ay kala hâlâ adayların kesinleşmemiş olması da ayrı bir saygısızlık. Hâlâ “öyle olursa böyle olursa” yazıyoruz. Nasılsa cepheler belli, kimi göstersek ona oy verecekler hazırcılığı baskın ideoloji. Kutuplaşma kime yarıyor ortada. Hayırlı seçimler...