Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bir şaşkınlık bir şaşkınlık. Ellerinde sayısız araştırma bulunan reklamcılar Hitler’i reklamda oynatınca ırkçılık olur mu diye düşünmemiş, tepkileri öngörememiş

Bir şaşkınlık bir şaşkınlık... Şampuan satmak için milyonlarca Yahudiyi öldüren, soykırımı lugatlara sokan, dünyayı birbirine katan ve savaşlarda her milletten milyonlarca insanın ölümüne neden olan adamı kullanmanın ırkçılık ve ayrımcılığa övgü olacağını akıl edememişler.
Bakmışlar ki konu hassas, “Durduralım o zaman” demişler. Bu reklamı yaratan M.A.R.K.A. ajansının başkanı Hulusi Derici böyle demiş (Hürriyet, 29 Mart). “Biz aslında Hitler’i maskara etmek istedik” de demiş. Ne kadar duyarlı biri. Sağ olsun bu alanda örnek oldu. Hepimiz Hulusiyiz...
Şimdi eline bir cetvel alsın, otursun gazetelerin başına, santimetrekare hesabından ilan tarifesiyle çarpsın, rapor olarak sunsun müşterisine. Kaç liralık haber çıktı raporu. Zaten yapmıştır da herhalde.
Kimse kimseyi kandırmasın. Hulusi Derici bu açıklamasıyla herkesi aptal yerine koyduklarını itiraf etmiş. Bunca yıllık ajans bir reklama kimlerden ne tepki geleceğini bilememiş, reklam gösterilince şaşırmış: “Allah Allah... Neden tepki gösteriyorlar acaba?”
Bu açıklamanın samimiyetini sorgulamak için ajansın daha önceki reklamlarına bakalım. Bakalım ne tip sosyal sorumluluk projelerine (!) imza atmışlar daha önce...
Çocuk istismarına dikkat çekmek için (!) anne-babaların tüylerini diken diken eden, her pedofilin ilgiyle izletiği o rahatsız edici reklamı yapan onlar, bir çocuk giyim markası için.
‘Ucuza satıyoruz’ temasına vurgu yapan bir beyaz eşya markasına “Almayanı dövüyorlar” diye slogan bulan ve bir kadını tokatlatan da onlar. Kadına şiddete dikkat çekmek içindir kesin ama kapasitemiz yetmediğinden biz onu da anlayamıyoruz...
Bir havayolunun koltuk aralıklarının geniş olduğuna vurgu yapmak için “Sizinki kaç santim, bizimki 77 santim” diyen. “69’u seveceksiniz” diyen. “Hosteslerimize para teklif etmeyin” diyen reklamı yaparken de muhakkak maçoluk, mobbing ve tacize dikkat çekiyorlardı.
Hep basında yazıldı çizildi, “Firma nasıl kabul edebildi?” diye soruldu (gerçi yanıt yok). Hepsi tamam, peki ama reklamcılar ne diyor bu işe? Ben reklamcılara soruyorum. Bütün yaratıcı ekiplere, müşteri temsilcilerine, yöneticilere. Reklamcılık bu mudur? OK’midir? Burada eleştirecek hiçbir şey yok mudur? Konuşun, anlatın da dinleyelim öğrenelim reklam camiası ne düşünüyor...

Haberin Devamı

İncinenler olduğunu görmüşler meğerse

Haberin Devamı

53 yaşında verecek daha anlamlı bir mesajın yok mu Madonna?

* Madonna’nın merakla beklenen “MDNA” isimli yeni albümünü dinledim. Notlar aldım. Benny Benassi, Martin Solveig, William Orbit gibi dans ve elektronik prodüktörleri baştan sona eline almış. Hepsi birbirinden farklı tarzlarda isimler bunlar. Ben en çok Orbit’in dokunduğu parçaları beğendim.
* İyi olmuş hoş olmuş albüm, ama bunlar herhangi bir internet radyosuna girip bir techno-dans-electronica kanalı seçerek yüzlercesini duyabileceğiniz parçalar. İyi bir pop albümü, kötü bir Madonna albümü.
* Madonna’nın sesi hâlâ iyi. Vücudu gibi ona da iyi bakıyor.
* Albümden, özellikle de “Gang Bang” şarkısından South Park’a iyi malzeme çıkar bu sezon. “Biaaaaacthhh” diye bağırdığı kısımlardan özellikle (“South Park”ın Paris Hilton’lu bölümü hatırlayın).
* Düşündüm de bu tarzda bir albüm dinlemek istesem Rihanna dinlemeyi tercih ederim. Ya da muhtelif Rihanna remikslerini...
* “Fallin Free” ve “Superstar” albümün en iyileri olabilir. Yiğidi öldür hakkını yeme.
* “Superstar”, “Girl Gone Wild”, “Gang Bang”, “I’m a Sinner”. Asi kızım, sekste özgürüm, günahkarım vesaire vesaire... Hep aynı mesaj, hep aynı imaj beni yordu. Kadınlara özgürlük bu mudur sadece? Cinsel özgürlüğe itirazım yok tabii ki ama benim itirazım bütün ergen kızların pornocu gibi görünmeye özendirilmesi. Onlara önerilen imajın kendilerini genç yaştan birer seks objesine dönüştümek olması. Bu konuda ahlakçı değilim, geri kafalı değilim, sadece Guardian yazarı Alexis Petridis gibi soruyorum: “53 yaşında genç kızlara vermek için bundan daha derin bir mesajın yok mu Madonna?”
Bir de not: Madonna’nın 80’lerin meşhur hit’lerinden “Girls Just Want To Have Fun” zihniyetinde kaldığını söyleyen Petridis, halbuki o devirde bu şarkıyla ünlü olan Cindy Lauper’in şu anda caz söylediğini ve gayet de cool olduğunu yazmış. Eyvah eyvah... Nasıl derler, “Çok sert...”

Haberin Devamı

Bir yerin görünmesin de ne yaparsan yap!

Geçenlerde fark ettim. “House M.D.” başlarken ‘18 yaşından küçüklere zararlıdır’ yazısı çıkıyor. Bir doktorun hastaları tedavi ettiği bir dizi bu. Ama Hitler şampuanı reklamı herkese serbest. Her tür ‘et’ takibinde çok başarılı olan, en ufak bir ten gördüğünde anında cezayı basan RTÜK acaba Hitler konusunda neden bu kadar yavaş davrandı? Başkan açıklamış: “Sansür yok, sadece denetliyoruz.” Bir kadınla bir erkeğin öpüşmesini filmlerden kimse görmeden uçuranlar, Hitler’de denetçi olduklarını hatırlamışlar. Televizyonda öpüşme, bir yerin falan görünmesin de, ne halt edersen et...
Bana “Ama yasal” diye gelmeyin. Bir şeyler yanlış, bunu hepimiz biliyoruz, görüyoruz.

CUMARTESİ ALBÜMÜ

“Sounds From Nowheresville” The Ting Tings

“Hang It Up” bu albümden çıkan ilk single’dı. Punk, rock ve dansı bir araya getiren bu şarkı ilgimizi çemişti haliyle. Zaten The Ting Tings’in, nasıl derler, ‘olayı bu’. Bu üçünü iyi birleştiriyor. Belki şu anda bu kulvarda olanların hepsinden daha iyi. 2008’deki “We Started Nothing”den dört yıl sonra bu sanatlarını daha da ileri götürdüklerini gördüm. Cumartesi için şahane bir “ver coşkuyu” albümü. Dolaşıma sokunuz...

İncinenler olduğunu görmüşler meğerse

Saddam Whitney Houston dinliyormuş.

İtiraf ediyorum

* Geçen hafta Daily Beast kaynaklı ‘Diktatörlerin dinlediği müzikler’ başlıklı haberi inandırıcı bulmadım. Bin Ladin’in Van Halen, Saddam’ın Whitney Houston dinlediğine (“I Will Always Love You”yu hem de) inanamıyorum nedense...
* Çift kaşarlı tost uygulamasına kafayı takmış bulunuyorum. Bu uygulama Türk insanının daha fazla kaşar ihtiyacından mı ortaya çıkmış olabilir, yoksa bakkalın büfenin tostlara yeteri kadar kaşar koymamasından mı? Başka ülkelerde de çift kaşarlı uygulaması var mı? Tek kaşarlı isteyen artık kaldı mı? İlk çift kaşarlı tostu kim sipariş etti ve ne zaman... Bunun gibi yanıtsız sorular var kafamda. Yeteri kadar kaşar koyun kardeşim şu tostlara...
* Yürüyen merdivende (ya da yürüyen yolda tam adı her neyse) nasıl davranılır başlıklı bir broşürün hazırlanması ve bütün alışveriş merkezi ve metrolara konması taraftarıyım. İlk madde de “Arkana bak, belki acelesi olan biri vardır” olmalı.
* Sakallı tesbihli molla, kel şişman purolu şapkalı patron, silindir şapkalı pişkin ve enseli siyasetçi, ve Şamil Tayyar’ın meyhanede Türkiye’yi kurtaran solcusu... Hepsi aynı aileden gibi geliyor bana. Bitsin artık canım bu klişeler...