Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bana bu albümü kim, nerede, nasıl önermişti? Ben nerede bulup da almıştım? Zaten bu soruları hakkıyla yanıtlayabiliyorsanız hikayeleriniz hazır demektir. Carl Barat’ın, Daniel Miller’ın (Mute’un kurucusu), Andrew Weatherall’un, Boy George’un (Nico’nun “Chelsea Girl”ünü önermiş), Ian McCulloch’ın (kendi albümünü önermiş, Echo & The Bunnymen “Porcupine”) ve nice dostunun önerileri var.

Türkiye’de üç plakçıya gitmiş. Kontraplak, Lale Plak ve Deform.

Açıkçası Kadıköy’e de geçmeliymiş dedim kendi kendime okurken ama konserden önce birkaç saatiniz varsa elbette Beyoğlu’nda aynı cadde üzerinde üç tane plakçı gezmek en pratiği.

Deform’da içerde sürekli zeytin yiyen birinden bahsediliyor. Burgess buna takılmış. Ya rahatsız olmuş ya da çok egzotik bulmuş. Konuşurken bir yandan da zeytin çekirdeği tüküren biri ne kadar egzotik bulunabilirse tabii.

Aradığı plakları bulamamış. “Bir dakika bakalım” dedikten uzun süre sonra “yok” yanıtını almış zeytin yiyen kişiden. Kendisine “Yarın gel depoya götüreyim, çok plak var” denmiş, o da olmayınca bir Ajda Pekkan plağı övülmüş. Plağı satın almış Burgess.

“Andy Votel böyle şeyleri çok sever” diye de belirtmiş.

Bir arkadaşına doğum günü hediyesi olarak bir Curtis Mayfield satın almak istemiş. İçini kontrol edince başka plak olduğunu (David Bowie’nin “Diamond Dogs”u) fark etmiş. Almamış. Onun yerine kendisininki yağmurda kaldığından eğilip bükülen Indoor Life’ın “Indoor Life”ının temiz bir kopyasını satın almış.

Tatlı tatlı okunuyor

Kontraplak’ta Okan’ın çok yardımcı olduğunu yazıyor. Okan kendisine imzalı plaklarını göstermiş ve satılık olmadıklarını belirtmiş. Burgess “Üzerinde To Okan yazılı bir plağı kim neden almak istesin ki zaten?” diye soruyor. Okan içeriden bir The Charlatans plağı ve bir Türk kahvesiyle gelmiş ve Burgess’tan imzasını kapmış. Burgess burada Tomita “Snowflakes Are Dancing”i bulup satın almış. Kendisine Edwyn Collins önermiş bu albümü. Neyse muhabbeti bir de Okan’dan dinlemek lazım. Cevap hakkı doğdu.

Lale Plak’tan da Ornette Coleman (“Twins”) ve Miles Davis (“Tutu”) satın almış Burgess.
Kitap dünyanın dört bir yanındaki plakçılarda plak ararken yaşanan hikayelerden oluşuyor. Öyle inanılmaz bir macera yok ama tatlı tatlı okutuyor işte kendini kitap.

Benim aklıma sevgili Kanat’la (Atkaya) Kopenhag’da plakçılar arasında mekik dokuyup sonra tesadüfen (!) biracılar sokağına düşmemizle son bulan tatlı kaybolma maceramız geldi. Sanırım bir derlesek bizden de (özellikle Murat Abbas’tan) bayağı sağlam hikayeler çıkar. Bu konuda çalışmaya söz veriyorum.

(Kitabın adı “Vinyl Adventures, From İstanbul To San Francisco”, Tim Burgess, Faber & Faber. İngilizce bilenlere. Ayrıca Burgess’in Ogenesis adlı plak şirketinin sayfasını da bir ziyaret edip çatısı altındaki sanatçılara göz atabilirsiniz.)

Haberin Devamı

Şu ara dinlemeniz gereken 4 şarkı

Haberin Devamı

İstanbul’dan San Francisco’ya plak maceraları

“24K Magic” - Bruno Mars: Mars geçen sene Mark Ronson’ın büyük liste başarısı yakalayan “Uptown Funk”ıyla yeniden doğdu. Yeni single’ı yine funk sularında, yine eski usul. Hele hele synthe’ler 80’ler başı kokuyor fena halde. Şikayetimiz yok.

“One More Night” - Michael Kiwanuka: Britanya kökenli besteci ve şarkıcı Kiwanuka’nın “Love & Hate” adlı son albümü temmuzda raflara düşmüştü. Bu albümdeki pek çok güzel şarkıdan şu ara radyoların gözdesi konumunda olan “One More Night”. Klasik soul, R&B unsurlarıyla gayet iyi işlenmiş bir Kiwanuka bestesi.

Haberin Devamı

“Jesus’ Son” - Placebo: Placebo bir EP albüm yayınladı. Adı “Life’s What You Make It”. Bu albümden ilk yayınlanan, çok çarpıcı sözleriyle “Jesus’ Son”. Klasik Placebo dinamizmi ve estetik anlayışı, synthe’lerle coşan bir gitar, bas, davul coşkusu. Placebo “20 Years” turnesine devam ediyor. Turne buralara gelmiyor. Ben olsam Zagreb’dekine giderim 10 Kasım’da (8 Kasım Prag da iyiymiş).

”16 Beat (Cassius Remix)” - Metronomy: Son dönem Britanya çıkışlı en başarılı alt-elektonik müzik malzemesi Metronomy’den geliyor. Joseph Mount en baştaki gibi yola tek başına devam kararı aldı ve bireyselleştikçe coştu. Son albüm “Summer 08”i dinlemediyseniz hemen dinleyin. Albümdeki en şahane işlerden “16 Beat”in Cassius remiksi de tatlı niyetine gelsin.

MASA ÜSTÜNDEN NOTLAR

“100 Otobiyografi” adlı kitap masamın üzerindeydi. Ağaçkakan Yayınevi’nin Hazır Bilgi Serisi’nin yeni kitabı Tolga Arvas tarafından hazırlanmış. Bu seriden Murat Meriç’in de “100 Şarkıda Memleket Tarihi” adlı kitabını tanıtmıştım hatırlarsanız. Burada konu arabalar. Otobiyografinin “oto”su otomobile gönderme. Şoför Nebahat’in 1955 Model Dodge’u, seçim otobüsleri, Naylon “telli” arabalar (öyle denirdi biz çocukken), matchbox arabalar, Çiçek Abbas’ın 78 Ford Minibüs’ü... Elime aldım bırakamadım. Bir ara bakarsınız.

Eis Ten Polin, Baba Zula’dan Murat Ertel, Gevende’den Gökçe Gürçay ve İngiliz müzisyen Nikolai Galen’den oluşuyor. Konsept grubun albümü “Wild Flowers of Anatolia” da konsept bir albüm. Doğu-Batı sentezinin başka türlü bir hali. Büyük emek var, sanatçıların birikimleri var. Ama ben ısınamadım. Sırrına zevkine vakıf olamadım, içine giremedim. Fazla laboratuvar buldum. “In vitro” değil, “in vivo” özleminde olduğumuz günlerdeyiz.

Kolektif İstanbul’un “Pastırma Yazı” tam da bugünlere uygun sanki. İstanbul’un seslerini, melodilerini geleneksel enstrümanlar ve caz armoni anlayışı çerçevesinde yorumlayan Kolektif İstanbul’un yeni albümü “L’Ete Indien” gibi bir klasiği alaturkalaştırmaya, “Nihavend Longa” gibi bir alaturkayı da Batılılaştırmaya girişmiş. Balkan, Roman, alaturka şemsiyesi altında oradan oraya savrulmalı maceralar merak uyandırıcı.