Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Albümler birikti. Emektar discman’imi çekmeceden çıkarıyorum ve masadaki albümlerin jelatinlerini açıp “CD discman’de dinlenir” sloganıyla bir bir dinlemeye başlıyorum

Bir ara bir jelatin yırtma aletim vardı. Alet dediğim, CD’nin köşesine bir konserve açacağı misali yerleştirdiğiniz ve kapıya gelen pizza dağıtıcısının kredi kartınıza yaptığı gibi yukarıdan aşağı hızla ‘çekerek’ jelatini yırttığınız bir tür özel bıçak. Gazete taşınırken kaybolduğundan ya da henüz açılmayan kolilerden birinde olduğundan bulamadım. Zaten CD’nin düşüş çağında bu alet de modası geçmiş bir köstekli saat gibi duruyordu çekmecede. Şimdi tırnaklarımla kazıyorum CD’leri. Bakın neler kazıdım size bu hafta...

Masaüstünden notlar

Haberin Devamı

“Alper Cengiz (EP)” / Alper Cengiz
1995’te kurduğu blues grubu Soul Stuff’la rock ve blues dinleyen kitleye neredeyse iki kuşaktır hizmet veriyor. İyi bir vokalist, başarılı bir yorumcu olan Alper Cengiz’in birbirinden farklı özelliklerde beş bestesi var. Öğrenci blues olarak tanımladığı “Yetmiyor” Bulutsuzluk Özlemi tarzı bir sound’a ve “Para yetmiyor baba, öğrenci olmak zor” temasına sahip. Parayı vermeyen babayı Soul Stuff’ın kalesi Hayal Kahvesi’nin müdavimlerinden Engin Günaydın seslendirmiş. “Yorgun Gemi” bir balad, açılış şarkısı “İstanbul” bir tür İstanbul gospel’ı tadında. “Rüya”, ‘Hawaiian’ tadındaki gitar rifleriyle romantik, “Yalan” ise eski usul rock diyebileceğim türde bir şarkı. Vokaller MFÖ tarzı olmuş. Albümün vokal kayıtlarının Fuat Güner Studio’da yapılmasının bunda bir etkisi olmalı. Albümde çok değerli müzisyenler çalıyor. Turhan Yükseler’den Ozan Musluoğlu’na, Batur Yurtsever’den Nedim Ruacan’a kadro geniş. iİgilenin bir ara...

“Back Home” / Emir Yeşil
Tırnağımla jelatini yırtayım derken öyle bir ses çıkardım ki herkes dönüp baktı. Bir şekilde Emir Yeşil’in “Back Home” isimli albümü gazetede ilgiyle karşılandı diyebiliriz yani. Baştan sona İngilizce şarkılardan oluşan bir yerli albümü açıkçası önyargıyla karşıladım. Dinlemeye başladım ve şaşırdım. Bir adet Phil Collins sesli Türk, hiç de fena olmayan pop şarkıları söylüyor. Romantik şarkılar da var dans şarkıları da. Bu açıkçası dinlediğim en iyi yabancı yerli albüm. Herhangi birine dinletseniz bu şarkıları söyleyeyenin bir Türk olduğunu kimse anlamaz. Ancak Emir Yeşil’in hedefleri arasında yurtdışına açılmak mı var yoksa Türkiye’de İngilizce bir kariyer mi planlıyor bilemiyorum. Her iki şekilde de işi zor.

“Sonsuz Ol” / Ziynet Sali
Ziynet Sali’nin Jenifırlopezleşmesi süreci farklı bir boyutta devam ediyor. Artık Jenifer Lopez’İn Ziynet Sali’ye benzediğini söyleyebiliriz çünkü Lopez kendine Sali’den daha az benziyor artık. “Sonsuz Ol” isimli albüm muhtemelen bu yılın en başarılı pop albümlerinden olacak. Ozan Çolakoğlu’nun müzik direktörlüğünde Mustafa Ceceli’den Kenan Doğulu’ya, yakın zamanda kont olarak karşımıza çıkan -sanatsal şizofren, adeta popun Dali’si- Sinan Akçıl’a kadar mühim isimler katkıda bulunmuş albüme. “Tebrix” demek istiyorum. Ama bunların arasından bir adet ‘yaza damgasını vuracak şey’ çıkar mı emin olamadım. Havalar biraz ısınınca anlarız.
Not: Türk popunun Rihanna’ya benzeyen bir isim üretmesinin zamanı gelmedi mi? Lopez ‘pase’ de...

“Aşk En Büyüktür Her Zaman...” / İzel
İzel deyince kafadan aklımıza 90’ların gelmesi bir önyargı, kabul. Ama albümü dinleyince de bu fikrimiz değişmiyor ki. Bu albüm 1995 yılında yayımlanmış olabilirdi ve şaşkınlık yaratmazdı. Veya şöyle anlatayım: 1995’te birine bu albümü dinletsek ve “17 yıl sonra çıkacak olan, geleceğin albümü işte bu” deseydik gülerlerdi bize. “Gökyüzüne bulutlardan bir kalp yapalım, altına da Türkçe biz âşığız yazalım” diyor İzel. Bence bulutun diğer tarafına da “evlendik mutluyuz” yazsınlar. Buluta düğün arabası muamelesi... “Bir sen bir ben bir de bebek”ten bulutlara doğru uçan İzel’e bakınca insan “Aşk insana her şeyi yaptırıyor herhalde, böyle şarkılar da dahil” diyor. Siyah tüller içinde bol fotoşoplu ve gizemli bakışlar var albüm kitapçığında. Çok sıradan, çok öngörülebilir ve hakkındaki bütün klişeleri destekleyen bir albüm.
“Bazı şeylerin değişmemesi güzel” diyenlere...

“Meşk” / Sibel Can
Son albümü “Meşk”te sanatçı fotoşop diyetinin en güzel örneklerini sergiliyor. 16 sayfalık parlak kuşe kitapçıkta yer alan dokuz resimdeki kıyafetleri Nur Yerlitaş hazırlamış ve gerçekten de bakarken insanın gözü acıyor, yorum yok (Melis Alphan görmesin ama, o kadar söyleyeyim). Fotoğrafları Erol Atar emekliye ayrıldığı İzmir’den gelip çekmiş sandım. Başka biriymiş. Çağdaş Erol Atar ödülünü hak ediyor ama. Özellikle son sayfada kapı önündeki duruş fevkaladenin de fevkinde. Basına geçilen bültenlerdeki bilgiler doğruysa Sibel Can 2002’den bu yana 177 kilo vermiş (teknik olarak kendinden iki tane uzaya yollamış). Ben çok aradım ama kendisiyle müziğiyle ilgili yapılmış tek bir röportaj bulamadım. Hep diyet, hep rejim. Biz müzikten bahsedelim. Yakın tarihli klasik olmaya aday eserleri okumuş Can. Eserlerin ilk okunduğu tarihler altlarında yazıyor. 70’lerden 80’lerden söz ediyoruz. Benlik değil, meraklısına... Müzikte ise pek bir numara yok. Düzenlemeler Casio orgla yapılmış gibi duruyor. Zaten bu albümde eski ve retro birşeyler var. İnsanın canı gidip hesap makinalı Casio saat almak istiyor.

Haberin Devamı

İnadına liste

Haberin Devamı

Sevgiliyle el ele yürünecek 8 yer

(Farklı illerden katkılara açığız)

* Caddebostan sahil
* Maçka Parkı
* Kadıköy sahil ve balon civarı
* Gülhane Parkı
* Maltepe Sahil Yolu
* Sütlüce Parkı
* Balat Parkı
* Cankurtaran-Sarayburnu sahil hattı