Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

1979 tarihli “Off The Wall” albümünü yeniden tanıtma fırsatı verdiği için bu albümü yeniden yayınlayanlara teşekkür etmek lazım. Çünkü belleksiz insanlarız (ve çoğunluktayız), böyle albümleri unutuyoruz

Belleği henüz oluşmakta olan genç nesiller de zaten bilmez etmez. Büyük ihtimalle Michael Jackson’ı da herhalde çok eskiden adından söz ettirmiş eksantrik bir tür medya fenomeni ya da pop star jürisi sanırlar. Onları suçlamam. Çünkü dünya starı diye ünlü tekstilci ve iş adamı Kanye West’i gören nesil her şeyi düşünebilir. Normaldir.

Haberin Devamı

“Off The Wall” Michael Jackson’ın belki de en özel albümü. Evet “Thriller” ve “Bad” ile büyük oldu ama “Off The Wall” ile The Jacksons’tan bağımsızlığını ilan etti. Çocuk star döneminin bitimini belgelendirdi. Üstelik kariyerinin en şahane şarkılarını yaptı bu albümde. Benim gözümde Michael Jackson severler bile “Off The Wall”cular ve diğerleri olarak ikiye ayrılır. Çünkü bu albüm kuru kuruya bir pop star albümü de değildir. Burada katıksız müzik bulursunuz.

Benzemezliğin ilanı

Prodüktör Quincy Jones, Frank Sinatra, Dizzie Gillespie gibi isimlerle çalışmış büyük bir aranjör ve müzik adamıdır. Jackson’ın yeteneğini funk, soul, caz ve disco geleneğiyle en üst düzeyde harmanlamıştır. Popun da gelecek 30 yılının yol kitabını yazmıştır.

Michael Jackson hiçbir yönüyle sıradan değildi ve müziğinin de başka hiçbir pop müziğine benzemediğini ilan etti bu albümde.

Bana kalırsa bugün dinlediğimiz neo-soul, hiphop, pop da dahil bütün 90’lar ve 2000’ler onun izinden gitmiştir, ondan etkilenmiştir. Neredeyse bütün vokalleri, temel gırtlak ve dans hareketleri ondan gelmektedir. Bugün Justin Timberlake diye biri varsa, Pharrell varsa, The Weeknd, Frank Ocean dinleniyorsa hepsinin temelinde Michael Jackson var. Elbette daha geçmiş 20 yıla yayılan onlarca isim daha sayarım ama bu kadarına girmeyeceğim.

Bilinmeyen bir dönem

Sony Legacy Recordings, “Off The Wall”un reissue paketine Spike Lee imzalı “Michael Jackson’s Journey from Motown to Off the Wall” belgeselini de koymuş. Sundance’te ilk gösterimi yapılan film, Jackson’ın Motown yıllarından “Off The Wall” albümüne geçişini ele alıyor belgeselde. Bir anlamda The Jacksons’da şarkı söyleyen sevimli güzel sesli çocuk kimliğinden yetişkin bir dünya starı olmaya yolculuğu anlatılıyor. Jackson’ın çok fazla bilinmeyen dönemidir. Bu yıllarda kardeşlerinin ve babasının etkisinden kurtulmak için çok çırpınmıştı. “Off The Wall” bunu başarmaya en yakın olduğu albümdü. İzleyen dönemlerde büyük bir serveti ve şöhreti yakaladı ama hiçbir zaman ailesinin maddi manevi ağırlığından ve babasının onun üzerindeki kontrolünden kurtulamadı.

Haberin Devamı

Bu hafta fırsat buldukça “Off The Wall” dinleyeceğim. Size de tavsiye ederim.

Bir-iki bilgi

- “Off The Wall” 1979 kasımında yayınlandı ve toplamda 30 milyon
adet sattı.

- Quincy Jones’un prodüktörü
olduğu albümde klavyeler George Duke’a emanetti. Toto’dan Steve Porcaro synthesizer’ları
üstlendi. Louis Johnson
basları çaldı (Johnson bugün basçıların takdirini toplamış MusicMan Stingray modeli bas gitarın esin kaynağıdır).

Haberin Devamı

- Quincy Jones albümde iki şarkıda İngiliz besteci Rod Temperton ile çalıştı. Temperton albüme adını veren “Off The Wall”
yanında “Rock With You” ve “Burn This Disco Out”un da bestecisidir. İngiliz besteci bundan sonraki “Thriller” albümünde de “Thriller”ı bestelemişti Jackson için.

- Albümün gizli güzelliklerinden
“I Can’t Help It” bir Stevie Wonder bestesidir.

- Açılıştaki, aynı zamanda albümün ilk single’ı “Don’t Stop Till You Get Enough”, Michael Jackson’ın yazıp bestelediği ilk şarkıdır.

al-büm

MASA ÜSTÜNDEN NOTLAR

PAINTING WITH - ANIMAL COLLECTIVE

Bu albümün özeti “henüz tamamlanmamış post-pop/electronica düşlerimiz” şeklinde olabilirdi. Şarkılar oldukça kısa, üç dakika civarındalar ve başları sonları pek yok gibi. Sözler genel olarak sayıklama ya da tekerleme gibi. Animal Collective 11’inci stüdyo albümünde müziğini oluşturan “öz”e gayet radikal bir geri dönüş hatta o yönde bilinçli (ama kontrolsüz) bir gerileme yaşamış gibi.

Bunlardan bu bir anda başlayıp biten şarkıların yer yer dahiyane fikirler içermediği anlamı çıkmasın. Albüme Panda Bear’in dokunuşu, ritim bölümlerindeki ayrıntılar (Vampire Weekend’in altyapıları kadar çekici olmasa da) ilgi çekici. Bu albümü nasıl canlı çalacaklarını ayrıca merak ediyor insan.