Modası geçmeyen müzik caz
Bu yıl 25 Nisan - 1 Haziran tarihleri arasına yayılan PSM Caz Festivali’nin basın toplantısı yeni caz kulübü Touché’de yapıldı. Kadroda değerli isimler var.
Touché, Zorlu PSM’in içinde, Studio’ya doğru giderken sağdaki bara gelmeden hemen gözünüze çarpacak. Klasik caz kulüplerinin tasarımından ilham alınarak dekore edilmiş. Her biri sahneye bakan, loş bir ortamda üzeri abajurlu küçük masalara oturarak müzik dinlenecek bir yer. Burası aynı zamanda bu yılki PSM Caz Festivali’nin sahnelerinden biri olacak. Uzun ömürlü olmasını dilerim.
Maymun iştahlıyız. Hemen beğenir, hemen sıkılırız. Bir yer açılır, koşarak kapısında kuyruk oluruz. Kuyruk uzarken “orası da çok bozdu”lar başlar. İki ay sonra bir bakmışsınız mekan terk edilmiş. Herkes yeni açılan mekanın kapısında kuyruk olmuş. Bizim huyumuz böyle. Ama bazı şeyler var ki sıkılmıyoruz. Bugün pop müzikten bile sıkıldık. Satmıyor, dinlenmiyor, pop çalan televizyonlar kapıya kilit vuruyor. Ama caz müziği şaşırtıcı derecede popüler. Bakın, İKSV Caz festivali var. Akbank Caz Festivali var. Garanti Caz Yeşili konserleri var. Bozcaada’da caz festivali yapılıyor. Afyonkarahisar Caz Festivali var. Bodrum Caz Festivali var. İzmir’de İzmir Avrupa Caz Festivali var. Bu ülkede gezici blues festivali yapıldı. Türünün dünyadaki tek örneğiydi. Anadolu, blues dinlemeye konser salonlarına, meydanlara akıyordu. Biletix’i inceliyorum, Siemens Ev Aletleriyle Kahvaltı ve Caz diye etkinlik dahi var. İlginçtir, her şeyden sıkılabiliyoruz ama caz müziğinden sıkılmıyoruz. Hem yeni ve genç sanatçılar yetişiyor hem de yeni nesil seyirci.
Klasik tartışma gündeme gelir
PSM Caz Festivali’nin basın toplantısında açıklanan isimleri dinleyip ekrandaki videoları seyrederken aklımın bir köşesinde bu düşünce vardı. Caz festivalleri söz konusu olduğunda klasik bir tartışma hemen gündeme gelir: “Ama bu isimler cazcı mı ki?” denir. Caz festivallerine kimlerin çağırılacağı konusunda dünyada kesin kurallar mı var ya da bazı kişilerin elinde bizim bilmediğimiz bir cazmetre mi var diye merak ediyorum bazen. Shazam gibi ama gizli bir uygulama bu herhalde, müziği dinletiyorsunuz ve size yüzde kaç caz içerdiğini söylüyor. Buna göre kim caz festivaline davet edilir ona karar veriliyor.
PSM Caz Festivali 2019 basın toplantısında kimler “Cazcı değil bu” denilerek eleştirildi bilgisini kendime saklayarak cazdı değildi gibi bir ayrım yapmadan kadrodaki bazı isimlerden kısaca bahsedeceğim. Breakbeat sevenler, iyi bir piyanisti ve prodüktörü iş başında izleme fırsatı bulacaklar. Kamaal Williams 22 Mayıs’ta Studio’da. Akua Naru, hip hop / caz çizgisinde bir yer bulmuş kendine. 11 Mayıs’ta Studio’da. Mark Guiliana, üst düzey bir caz davulcusu olmanın yanında, Beat Music projesiyle elektronik sound’lara da el atan çok yönlü zihni açık bir müzisyen (acaba yeteri kadar cazcı mı?), 7 Mayıs’ta Studio’da.
Baba oğul piyanonun başında
Hollandalı besteci ve piyanist Joep Beving’in piyanoyla yarattığı dünyaya tanık olmak isteyenler 17 Mayıs’ta Turkcell Platinum Sahnesi’nde buluşmalı. Klasik gitara ilgi duyanlar için programda Ukraynalı virtüöz Estas Tonne var, 3-4 Mayıs Turkcell Platinum Sahnesi’nde. Multi instrumentalist David Santos’un (Noiserv) sahnede tek başına ürettiği müziğe tanık olmak için 11 Mayıs’ta Touché’de olmak lazım. Touché’deki çok özel bir konseri daha duyuralım. Çağımızın en büyük bestecilerinden kabul edilen 84 yaşındaki Terry Riley, oğlu Gyan Riley ile birlikte piyanonun başına geçecek.
Benim özellikle dikkat çekmeye çalıştığım isimler dışında elbette John McLaughlin’den, John Scofield’s Combo 66’e, Julia Biel’den Portico Quartet’e, Lars Danielsson Group, Bobby McFerrin, Chris Botti, Madeleine Peyroux, Morcheeba, Olafur Arnalds gibi geniş bir spektrumda kaliteli müzisyenler de var festivalde. Yerli caz müzisyenlerimizden söz etmedim. Ayrı bir yazıda değinmek daha doğru olacak.
