Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Neil Young’ın kendi halinde çalıp söylediği cover şarkılardan oluşan
“A Letter Home” isimli albüm dedenizden kalma bir taş plak gibi tınlıyor. Tek fark; bu albüm yeni

Neil Young’ın son yıllardaki en önemli meselesi internetteki kalitesiz müzik. Müziğin ses kalitesini düşüren mp3 yerine (Young buna müziğin fotokopisi diyor) plak hatta stüdyodaki orijinal kayıt kalitesinde müzik paylaşımı sağlayacak bir dijital format ve dağıtım sistemi yaratmak... Young’ın bir sürü para yatırdığı platformun adı Pono ve yakın gelecekte hizmete girecek.
Bunu yapan bir Neil Young’dan ne beklersiniz?
Cayır cayır bir sound’u olan, inanılmaz ses kalitesiyle büyüleyen falan bir yeni albüm. Young bunu yapmadı. Adeta sesi ve tarzı taş plakları andıran bir albüm hazırladı.

Hafif pahalı ama şahane bir hediye
Young albümde başkalarının şarkılarını yorumluyor. Şarkıları seçerken de söylerken de country geleneğine olduğu kadar kendi çağdaş şarkı sözü yazarı/ozan kuşağı külliyatına da bağlı kalmış. Willie Nelson’dan “On The Road Again”, Bruce Springsteen’den “My Hometown”, Bob Dylan’dan “Girl From the North Country” klasikler. Diğer klasiklerden mesela Bert Jansch’ın “Needle of Death”i, Gordon Lightfood’un “Early Morning Rain”i ve “If You Could Read My Mind”ı, Don Everly’nin “I Wonder If I Care As Much”ı bu halleriyle yazıldıkları tarihten bile eski tınlıyor. Young şarkıları yeni çağa uyarlamaktansa eski çağa, bir 50 yıl geriye ışınlamış sanki.
27 Mayıs’ta piyasaya çıkacak bu albümü bir haftadır dinliyorum. Eskiden promo CD gelirdi, şimdilerde link yollanıyor. Özel bir sitede adınıza açılan hesaba şifrenizle girerek stream ediyorsunuz. Önce bu yüzden ses kalitesi düşük sandım. Elbette hayır. Aslına bakarsanız Young farklı bir şey denemişti.
Bu albüm White Stripes’tan tanıdığımız Jack White’ın plak şirketi Thirdman Records’dan sınırlı sayıda plak olarak yayınlandı ilk kez.
Jack White, Neil Young’ı alıyor, 1947 model “voice-o-graph” tabir edilen eski tip telefon kulübesi büyüklüğünde mono kayıt yapan stüdyoya sokuyor, yanına da işte oraya ne sığarsa o kadar müzik aleti veriyor. Bir gitar, mızıka hepsi bu. Bu eski tip stüdyolar doğrudan plağa kayıt yaparmış. İşte bu albüm ilk kez doğrudan plağa kaydedilmiş ve 19 Nisan’da Dünya Plak Günü vesilesiyle sınırlı sayıda satışa sunulmuştu. Şimdi içinde CD, DVD ve plaklar olan, aynı zamanda bu kaydın hikayesini anlatan bir “making of” filmiyle birlikte özel bir pakette yayınlanacak. Hafif pahalı ama enteresan bir tecrübe ve ne şahane bir hediye...

Albümde vaadini yerine getiriyor
Neil Young yasal kaliteli müzik dosyası indirme platformu Pono’yu anlatırken “Biz stüdyoda ne duyuyorsak siz de aynısını duyacaksınız” diyordu. Galiba bu albümde vaadini yerine getiriyor. Sadece stüdyo 1940’lardan kalma ve kayıt mono. (Not: Albüm 19 Mayıs Pazartesi gününden itibaren Neil Young İstanbul konserini düzenleyen İKSV’nin internet sitesinde dinlenebilecek.)

Haberin Devamı

İptaller

Haberin Devamı

Soma’daki ölümler hepimizi üzüntüye boğdu, öfkelendirdi. Tedbirsizlik, göz göre göre gelen felaket... Ve ardından yine şu tartışma başladı. Hayat devam etmeli mi etmemeli mi? Etkinlikler, konserler gene iptal çünkü bir bir. Elbette iptal olacak, hayat duracak. Ulusal yas ilan edilmiş. Zaten kimsenin ne çalmak ne konsere gitmek içinden gelir.
Ama bakıyorum diğer herkes işinde gücünde hayat devam ediyor, “Ölenle ölünmez” deniyor; bir tek konserler, festivaller, tiyatrolar, etkinlikler iptal. “Kültür-sanat” sektörü bu ülkenin en toplumsal vicdan sahibi, en duyarlı ve en kadersiz sektörü. En çok onlar etkileniyor, en çok onlar zarar görüyor, en çok baskı onlara geliyor. İptal ettiler-etmediler tartışması hep onlar üzerinden yürüyor. Madenler aynı tas aynı hamam çalışmaya devam. Konserler iptal.

Haberin Devamı

CD

MASA ÜSTÜNDEN NOTLAR

“Nabuma Rubberband”
Lıttle Dragon

Götebourg’lu ekibin dördüncü stüdyo albümü yayınlandı. Japon asıllı solistleri Yukimi Nagano’nun 90’lı yılların trip hop albümlerinden kalma R&B etkisindeki vokalleri, arkada şahane indie-electronica esintileri... Dikkatle ve huşu içinde dinlenmeli.

“Drop”
Thee Oh Sees

Saykodelik rock sound’undan ve havasından ve suyundan ve yan etkilerinden hoşlananlar hemen
ilk şarkı “Penetrating Eye” ile başlayabilirler dinlemeye. Hippilerin anavatanı olan
San Francisco’dan saykodelik çıkmayacak da başka nereden çıkacak?