Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Konuyu merak ettiğimden işin uzmanlarından, sosyal medya alanında önemli markalara hizmet veren Promoqube ajansının kurucularından Özgür Alaz’a danıştım. Kendisinden bilgi aldım. Alaz diyor ki;
* Türkiye seçimleri, sosyal medya kullanımı konusunda dünya için de bir dönüm noktası olacak. Başka hiçbir ülkenin olmadığı kadar çok ve yoğun şekilde sosyal medya kullanıyoruz. Gezi protestoları sonrası siyasi partiler de bu alanın önemini fark etmiş durumdalar.
* Partiler arasında twitter’ın “trend konular” listesini belirleme ve burayı manipüle etme yarışı başladı, başlıyor. Birçok parti, bu konuda organize oldu, takımlar kurdu. Düzenli olarak etiketler belirleyip o etiketleri Türkiye gündemine sokmaya çalışıyorlar. Partiler eskiden kapı kapı dolaşıp oy isterdi, artık sosyal medyada teker teker profilleri dolaşıp onlara parti propagandası yapıyorlar. Bu yapılanlar aslında işin yüzeysel, etik olmayan ve insanları rahatsız eden kısmı. Ancak, bu fazlasıyla yapılacak.
* Seçim afişlerinde bolca sosyal medyaya atıf göreceğiz. Nasıl ki, televizyon reklamlarında artık markalar kendi facebook ve twitter adreslerini yazıyorsa, seçim pankartlarında da seçmeni twitter’a yönlendiren, belki adayın etiketinin reklamını yapan uygulamalar göreceğiz. Miting alanlarında siyasi liderler “bizi twitter’dan takip edebilirsiniz” derlerse de ayrıca şaşırmamak lazım.
* Sosyal medya seçmeni dinlemek ve seçmenle iletişim kurmak için harika bir ortam. Kadıköy Belediyesi şu an bu işi en iyi yapan yer. İnsani bir yüzü var, insanlarla aynı tonda konuşuyor. Birçok aday bu örneği taklit edecektir.
* Bazı adaylar insanların fikirlerini aldıkları, en beğenilen fikirleri halkın oyladığı sistemler kullanabilir. Amerika’da “open government” gibi uygulamalar var. Türkiye’de de partiler bu yaklaşımı deneyebilir. Geçtiğimiz seçimlerde İncisözlük’ün desteklediği milletvekili adayı vardı. Bu seçimde sosyal medyada doğan adaylar görebiliriz. Sosyal medya fenomenleri eskiden kitap yazardı, acaba bundan sonra siyasi alanda da varlık gösterebilecekler mi hep birlikte göreceğiz...
Özgür Alaz böyle söylüyor. Merakla bekliyorum ben de...

Haberin Devamı

Açık açık

Haberin Devamı

Ne güzel artık açık açık konuşuyoruz.
Son 10 yılda ne iyi oldu, ne kötüye gitti tartışılıyor. En azından şu oldu; açık açık konuşur olduk.
Artık biri bir laf ettiğinde “Acaba ne demek istedi”, “aslında bunu demek mi istedi”, “yok yok onu kastetmiş olamaz”, “aslında iyi adam da ağzından öyle çıktı herhalde” gibi ikilemler yaşanmıyor. Niyetten falan şüphe duyulmuyor artık.
Bunun yanında, ne bileyim, askeri vesayetin kalkmasının lafı mı olur canım!
“Kızlı erkekli yaşatmam” diyor. Altını da çiziyor. Net...
“Ben muhafazakarım, herkes de böyle yaşayacak” diyor. Açık açık.
“Bana ters düşen bin yıllık yoldaşım olsa tanımam, artık tek adamım” diyor.
“Aslında şunu demek istedi”cilik önemli bir iş koluydu, bu sektör artık tarihe karıştı. Az şey mi?
Takiyye diye bir sözcük çıktı gitti lügatimizden. Bunun değerinin farkında mısınız?
Hangi ekonomik gösterge, hangi şahane kalkınma ve zenginleşme hikayesi bundan daha değerli?
Artık “öyle dedi sonradan böyle yaptı”, “yetmez ama evet dedik yanıldık”, “filancanın lafına kandık”, falan bitti.
Kartlar açık, kem küm yok. Seçimlere giderken her şey net herkes neye oy vereceğini gayet iyi biliyor.
Galiba bir Adana valimiz kaldı kasan. Sayın vali beye haksızlık ediliyor.
Göğsünüzü gere gere “gavat” deyiniz sayın vali bey. Hiç kavas falan diye kendinizi kasmayınız. Artık endişe edecek bir şey yok, devir açık açık konuşma devri.