Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Fazıl Say duymasın, yeni bir “alternatif arabesk fantezi” şarkı dinledim ve pek beğendim. Şarkının adı “Enerji Sinerji”. Söyleyen nevi şahsına münhasır karakterin adı Emmo...
Albüm pek yakında çıkacak. Adı “Sanayi Mahallesinde Aşk” olacakmış. Bunu duyunca tabii bu işte muhakkak bir “yavşaklık” var diye işkillendim. İşkillendiğim kadar da varmış.
Emmo, Gorillaz misali bir çizgi karakter. Cep telefonunda “yeni mesaj yok” Emmo’nun. Boynu bükük ve genellikle sanayide takılıyor. Kaşları Emrah kaşları. Arabeskin bir tür karikatürü yani. Klişeler üzerinden gidiyor ama aşağılamak, dalga geçmek için falan değil. Bayağı iyi arabesk bir müzik söz konusu çünkü.
Enteresan olan, Emmo’nun arkasında Dağhan Baydur’un adının olması. Baydur’un sahip olduğu lisanslama şirketi (teknik olarak EMI katalogunu temsil ediyorlar) Müzikotek’in bir yapımı. Baydur’u müzik sektöründen tanıyan çoktur. Tanımayanlar da belki Fuat Güner ve Erdal Kızılçay ile birlikte yaptıkları “Beatles Alaturka” projesinden hatırlayacaklar. Sendur Güzelel ve Uçan Yaylılar eşliğinde diye belirtilmiş. Sendur Güzelel İbrahim Tatlıses’in baş kemancısı olarak biliniyor. Durum böyle olunca, yani müzisyenler seçkin, prodüksiyon sağlam olunca buna acaba yavşaklık denir mi denmez mi tam bilemedim. O konuyu benden iyi bilenler var malum. Neticede ben bayıldım bu işe. Zekice buldum ve şimdiden meraklandım.
Siz de merak ediyorsanız muzikotek.com.tr adresinde dinleyebilirsiniz şarkıyı.
Not: Düşünmeden edemiyorum. Ayşe Özyılmazel şu anda “Arabesk” adında bir şarkıyla gündemde. Önceki albümünde “Bir şey eksik o da enerji / Yok ki aramızda sinerji” diyordu. Acaba arabeskçi Emmo “Enerji Sinerji isimli” şarkısıyla aynı zamanda Ayşe ile kafa mı buluyor? Dur bakalım ne çıkacak...

CUMARTESİ ALBÜMÜ
“Let England Shake” - PJ Harvey
Polly Jean Harvey müzik dünyasının en karizmatik kadınlarından biri. Bazen rock’çı olur, bazen folkçu olur, bazen sahnede coşar, bazen durur gitar çalar, bazen haykırır, bazen fısıldar. Keyfi o an nasıl isterse. Biz de onu bu doğallığından dolayı severiz.
“Let England Shake”te memleketi İngiltere’yi kurcalıyor. Bir bütün olarak tarihiyle, emperyalizmini eleştirerek, asırlar boyu biriken pis işlerin tortusundan bahsederek, savaşlara lanet ederek. İronik bir şekilde hem de...
Bizde PJ Harvey’nin bu albümde dediklerini biri kendi ülkesi için şarkılarında söylese vallahi adamı Ahmet Kaya’dan beter ederler. Anında kasediniz falan çıkar. Ben PJ ablamızın “To Bring You My Love” albümünü (1995) şahika kabul eden biriyim. Arada onu da dinledim. Bunu sevdiyseniz onu da seversiniz. Ya da tam tersi...

İTİRAF EDİYORUM...
*Ben müzikten anlamıyorum. Cem Adrian’ın son albümü “Kayıp Çocuk Masalları”nı sonunda baştan sona dinledim. Sonuç: Ben bu albümde hiçbir şey göremedim. Bence yetersiz, sıkıcı, demode, ne müzik ne de sözlerde bir ışık var. Ama bu benim sorunum. Siz bana bakmayın. Müzikten anlamayan benim.
*Anjelika Akbar’ın Yürek adında bir oğlu olduğunu ve Akbar’ın yeni albümünden çıkan ilk klibi yönettiğini duyunca şunu dedim kendi kendime: “‘Bu klibe yüreğimizi koyduk’ klişesi gerçek oldu.”
*Gwyneth Paltrow’un çevreci blogunda Clarks marka ayakkabıları kastederek sorduğu “Neden Çinliler İngiltere’ye Çin yapımı ayakkabı almaya gidiyor?” sorusunu anlamlı buluyorum.
* Arctic Monkeys’in yeni şarkısı “Brick By Brick” Oasis tadında bir Brit rock klasiği olmuş. Yeni albüm “Suck It and See”yi (çevirtmeyin Türkçeye) fena halde merak ediyorum.

Değerli blogcular, lütfen paranıza kıyın!
Blogspot kapanınca hemen aklıma Hafifmuzik’in blogspot altında olduğu dönemler geldi. Blogum bir gün kapandı. Dünya başıma yıkıldı. Google’da önüme çıkan her mail adresine mesaj yazmak, bulduğum her telefonu aramak dışında Türk olduğumdan hemen araya tanıdık sokma, merkezde Türk çalışan bulma yöntemlerine başvurdum. Resmen “Blogumu açın” diye yalvarıyordum tanımadığım insanlara.
Altı aydır yazdığım her şey havaya uçacaktı. Çok sinirliydim.
Nedenini forumlardan sorup soruşturarak buldum. Blogum Google’a şikayet edildiği için incelenmek amacıyla kapanmıştı. İnceleme kuyruğu ne kadar uzunsa o kadar bekleyecektim. Kıl oldum. Biri yazdığınız bir şeye gıcık olsa üç-beş arkadaşına haber verip mesaj attırarak blogunuzun geçici bir süre için dahi olsa kapanmasına neden olabilirdi.
Hesabı açarken kabul ettiğim maddeler arasında “Google isterse blogunuzu kapatır ve size hesap vermek zorunda da değildir” bilgisi vardı.
Bir domain sitesine girdim. Kendime yıllık 15 dolara hafifmuzik.org adresini aldım. Konu kapandı.
Değerli blogger’lar... Digitürk, bicitürk, cicitürk; blog kapattıran kurum sayısı giderek artıyor. Ayrıca normalde de bloglarınız Blogspot’ta güvende değil. Size tavsiyem; cimrilik etmeyin, yılda 15 dolar verin, kendi adresinizi alın, yazdıklarınızı oraya transfer edin. İnanın bana emeğiniz o kadar eder. Etmiyorsa zaten uğraşmanıza hiç gerek yok. Benden söylemesi...