Simi Adası Bozburun’un tam karşısında. Eskiler Sömbeki der. Geceleri Türkiye’ye bakan Pedi köyünün ışıkları en bulutlu, puslu gecede bile karanlıkta ışıl ışıl yanar. İlk kez görenler bu köy neresi diye sorar. Simi olduğunu öğrenince şaşkınlıklarını gizleyemez.
Bu yıl Bozburun’da yeniden açılan gümrük kapısından faydalanıp günübirlik bir bakıp gelelim dedik. Bizden başka kimse yoktu gümrükte. Guletler boş boş yatıyormuş. Geçen yılın yarısı kadar bile iş yok dediler. Neyse hayatın gerçeklerini şimdilik boş verelim dedik, karşıya geçtik.
Minik bir tatil beldesi. Tek geçim kaynağı turizm, hatta daha kesin konuşursak, Türkiye’den gelen turistler. Esnaf sokaklarda Türkçe laf atma ve müşteri kapma peşinde. Şöyle sizi süzüp meşrebinizi, paranızı pulunuzu tartıp bir iki zoka lafla yaklaşmaları pek tanıdık geldi. Aynı Kapalıçarşı halıcısı olmuş Simi esnafı. Esnafı da kendimize benzetmişiz. Hayatın gerçekleri dedik...
Yüksek sezonda limandaki kazık restoranlarda bolca pembe gömlekli purolu Türk görülmekteymiş. Hatta koyda demirli Amerikan bayraklı Türk motor yatlarının limanı Demet Akalın ve Hande Yener’le inlettiğini anlattılar. Öyle bir ortamda olacağıma öğle sıcağında Mecidiyeköy’de olmayı tercih ederim. Şu aralar Yunan adaları arasında turist taşıyan feribotun yanaşma anı hariç ada sakin.
Sahilde sessiz sakin, kendi halinde, turistlerin üzerine atlamayan yerler de var. Son birkaç yıldır doğası Türkiye’den daha az bozulmuş, daha az yoz, daha iyi hizmet verilen hem de ucuz Yunan adalarına fırsat buldukça gidiyorum. Bu yıl artık ucuz değil. Hayatın gerçekleri tabii...
Zira biz geçen yıla oranla yüzde 40 fakirleştik biz. 10 lira ödediğin şeye bugün 15 lira ödüyorsun. Bir de “Ekonomik istikrar için tek parti ve güçlü iktidar şart” falan diyorlar. Kardeşim 13 yıldır tek parti var. Ha bire duble yol AVM derken bir baktık ki cebimizdeki paranın yarısı uçmuş. Kim aldı bu parayı Ce Ha Pe mi?
Yunanistan’ın durumu da fena. Biz ödemeyiz kardeşim bu borçları diye efelenerek iktidara gelen hükümetleri hayatın gerçekleriyle yüzleşmek zorunda. Onlara da yüzde 50 devalüasyon yolda. Euro ve AB tatlı birer hatıra olacak. Kim bilir daha paketten neler çıkacak? Uzaktan bakıp “Yazık bak, Yunanistan ne halde” diye kendilerine pay çıkaranlar bizde de büyünün bozulduğunu görmeliler. Ben bu ufacık Ege adasında görüyorum.
Sahildeki saat kulesinin arkasında liman polis var. Karakolun koya bakan balkonunu sanki VIP alanı gibi bir separatörle ayırmışlar. Bütün Simi karşında. Fakat bu balkonun sakinleri kaçak göçmenler. O turizmin, o keyif ekonomisinin ortasında sefalet içinde don gömlek yerlere yatmış beklemede garibanlar. Kim bilir Türkiye’nin hangi ıssız koyundan bir gece yarısı azgın dalgalara atıldılar? İnsan tüccarları tarafından kim bilir nerede terk edilip Yunan sahil güvenliğinin eline düştüler? Kim bilir ne olacak sonları? Şimdilik kaderlerini bekliyorlar.
Biz, elimizde telefonlar, Instagram’a malzeme peşindeyiz. Bu insanlar can derdinde.
Hayatın gerçekleri dedik. Kahvemizi içtik, cennet vatana döndük.
