12 Eylül darbesinin lideri sanık koltuğunda.. Savunmasını biliyoruz..
Ben kurucu iradeyim diyor; yeni anayasa yaptık halk onay verdi, rejimin meşruluğu vardır, beni yargılayamazsınız..
Özeti bu..
Meseleye buradan dalarsak, o dönemi gayrimeşru ilan edersek, cuntanın getirdiklerini hukuk dışı kabul edersek, işin içinden çıkamayız..
Apışıp kalırız..
Bağcıyı döveriz dövmesine de üzüm yiyemeyiz..
*
Şundan apışıp kalırız.. Evren’den sonra gelen, Evren’in anayasasına, Evren’in çıkardığı yasalara, Evren’in getirdiği düzene sırtını dayayarak ülkeyi yönetenleri ne yapacağız?
32 yıl bu az zaman değil..
Ayıptır söylemesi en hayati Evren yasaları hâlâ yürürlükte!..
Neyse bu başka mesele..
Peki ne yapalım?.
Amacımız, hem hesap sormak hem de bu ülkede bir daha bu tür işlerin olmamasını sağlamak değil mi?
İnsanlık suçundan yargılayalım.. Darbe ortamı hazırlamaktan, işkenceden, mahkemelerde emir komuta düzeni işletmekten..
Mahkemenin seyri böyle gitsin..
Elimizde yeteri kadar done var.. 650 bin kişi gözaltına alınmış.. 230 bin kişi sıkıyönetim mahkemelerinde yargılanmış.. 1 milyon 600 bin kişi fişlenmiş.. 50 kişi idam edilmiş..
İşkence görenler, işinden atılanlar, mimlenenler..
Yetmez mi?
Hele işkenceler..
*
Baskın Oran pazar günkü yazısında işkence konusunda Askeri Yargıtay’ın da onayladığı mahkeme kararına yer vermişti..
Nasıl bir dönem yaşandığını gözler önüne seriyor..
Mahkeme kararı şöyle..
*
“Bir an için işkence yapıldığı kabul edilse bile, işkence sanıktan doğru cevap almak için yapılmaktadır. Eğer doğru olmayan uydurma cevaplar verilirse, işkencenin gayesi doğru cevap almak olduğuna göre, işkence daha da artacaktır. O halde bu durumun sanıklarca da bilinmesi tabii olduğuna göre, bu önermenin mantıklı sonucu, işkenceye maruz kalanın doğru cevap vermesidir. Öyleyse ifadelerin işkence altında alındığı sabit görülse, bu, gerçekdışı olduğunu, itibar edilemeyeceğini ortaya koymaz. Şu halde işkence ayrı, işkence sonucu verilen ifadenin doğruluğu ayrı şeydir.” (Radikal İki)
*
Alın size insanlık suçunun belgesi.. Üzerine söz etmenin gereği var mı?
*
Gelelim darbe ortamı yaratmaya.. İşkenceler kadar önemli.. Sadece 32 yıl önceye ait mesele değil, bugün bu iddiayla hâlâ yargılananlar var.. 12 Eylül’e giden yolun kilometre taşlarını çıkarmak geleceğe katkı sağlar..
Çünkü ortam yaratmak sadece askeri darbe için yapılmaz.. Otoriter, totaliter rejim kurmak için de yapılır..
Dedim ya..
Bağcıyı dövelim dövmesine de üzüm de yiyelim..
Demokrasinin ruhuna aykırı
Kimse üzerinde durmuyor ama ben önemsiyorum..
Mesele Meclis’in gündeminde..
İddia ediyorum..
Yurtdışındakilerin oy kullanması; demokrasinin ruhuna, özüne, felsefesine aykırıdır..
Daha açık söyleyeyim demokrasi suçudur..
Yurtdışında kamu görevi yapanları, iş için gidenleri, okuyanları kastetmiyorum..
Onlar oy vermeli.. Bu onların en doğal hakkı..
Yurtdışına yerleşmiş, işini gücünü kurmuş, dönmesi zor olan veya uzun yıllar sonra dönecek olanlardan söz ediyorum..
Mesela ikinci nesilden, üçüncü nesilden..
Sayıları az buz değil, 2.5 milyona yakın..
Onlar oy verecek buradaki iktidarın oluşumunu etkileyecekler.. Veya Cumhurbaşkanı’nı veya referandum sonucunu..
Kendi Köln’de yaşamaya devam edecek ama sizi şu yönetsin diyecek..
Demokrasi bunun neresinde var..
İktidara gelmesine katkı yaptığı liderin kararları onu hiç etkilemeyecek.. Yaşamını değiştirmeyecek.. Ona ne zararı dokunacak ne faydası..
O halde niye oy veriyor?
Verdikleri oy evvelce oturdukları illere yansıyacakmış!..
Evvelce!..
Kaç yıl evvel oturmuş, kaç yıl sonra gelip oturacak?
Türkiye kötü yönetilirse etkilenmeyecek ama oy verecek.. Onu daha çok Almanya’nın iyi yönetilmesi ilgilendirecek..
Demokrasinin ruhuna, felsefesine, özüne aykırı..
Beş yaş 28 Şubat’a kurban olmasın..
Milli Eğitim Komisyonu kabul etti ceremesini Dilekçe Komisyonu çekiyor..
Binlerce kişi şikâyet dilekçesi vermiş.. Tamamına yakını kadınmış..
Neyi şikâyet ediyorlar?
Beş yaşında okula başlamayı..
Hele kentlerde, büyük kentlerde, beş yaşındaki çocuk nasıl okula gider, giderse ne yapar?
40 dakika derste nasıl oturur, dersle nasıl ilgilenir?
O yaşta kavga gürültü bol olur.. Bu yıl, beş yaşla altı yaş aynı sınıfta ya.. Büyük olan küçük olanı pataklar.. O yaşta bırakın 12 ayı 4-5 ayın bile çok büyük farkı var..
*
Diyeceksiniz ki kanun koyucular bunu düşünmedi mi?
Düşünmez olur mu, siyasi hesaplaşmaları ağır bastı.. 28 Şubat’ın son izlerini silmek için yaptıklarını söylüyorlar..
28 Şubat’ın izleri silinirken arada sıkışan beş yaşındaki çocukların da izi silinmese..
Onlar toz duman arasında zarar görmeseler.. Bu işin kurbanları olmasalar..
*
Not: Bu yasayı savunanların en büyük argümanı 14 yaşındaki çocuklarla 6-7 yaşındaki çocukların aynı okula gitmesinin yarattığı sıkıntıydı.. Eylül ayında görürsünüz.. Pek çok yerde 5 yaşındaki bebe ile 14 yaşındaki çocuk aynı okulda okuyacak, aynı bahçeyi paylaşacak.. Çünkü yasa var da okulları ayıracak bütçe yok, para yok..
Tunca Bengin
Partiye özel seçmen dinamiği!
28 Mart 2024
Hakkı Öcal
Amerika eteğindeki taşı dökerken
28 Mart 2024
Ali Eyüboğlu
Anev’de ‘Kültür Başkenti’ şovu!
28 Mart 2024
Çağdaş Ertuna
‘Genç Yetenekler’in başarıları gurur veriyor
28 Mart 2024
Cansen Erdoğan (Avukat – Yazar)
Okul Hayatı'ndan Hayat Okulu'na
28 Mart 2024