Alex’in kovuluşu, Bağdat yönetiminin Kuzey Irak’taki üslerinizi kapatın kararının da, 28 Şubat soruşturma komisyonunun gazetecileri dinlemesinin de önüne geçti..
Hafta sonuna denk gelse neredeyse AKP kongresini bile gölgede bırakacaktı..
Fenerli olsun olmasın herkesin dilindeki tek konu bu..
15 gün önce heykeli dikilen adamın kovulması..
Dünkü yazıda ucundan kıyısından ben de bu meseleye girmiştim.. İddialı olmayan bir tonla şu teşhisi koymuştum:
“Anladım ki Alex, Aziz Yıldırım’ın önüne geçmiş..
Belki de bütün mesele bu!.
Taraftarın Alex’i Aziz Yıldırım’dan daha çok seviyor olması..”
*
Aziz Yıldırım’ın dün havaalanında söylediklerini dinleyince tereddütlü halim kararlılığa dönüştü..
Kuşkum yok.. Alex, Aziz Yıldırım’ın önüne geçtiği için Fenerbahçe’den kovuldu..
Kötü futbol oynadığı için değil..
Çok para istediği için değil..
Aziz Yıldırım bu durumu saklamadı.. Dün yazdıklarımı teyit etti..
“Alex, Fenerbahçe Başkanı’nın üzerine çıkmışsa ya Alex gider ya da Fenerbahçe Başkanı” dedi..
Fenerbahçe Başkanı gitmeyeceğine göre Alex gitti..
Meselenin özü bu..
Ama kavga burada bitmeyeceğe benziyor.. Alex, damardan çalışıyor, yaptığı açıklamalarla Aziz Yıldırım’ın koltuğunu sallıyor..
*
Şike davası sırasında Fenerbahçeliler tek vücuttu.. Hiçbir Fenerbahçeliye ‘bazı maçlar satın alınmış olabilir’ dedirtemezdiniz..
Takıma gönül verenler Aziz Yıldırım’ın arkasındaydı..
Bugün değiller..
En azından yarısı Alexçi olmuş!..
*
Fenerbahçe Başkanı’nın dünkü açıklamalarıyla şu gerçek de ortaya çıktı..
Meğer Aykut Kocaman günah keçisi olmuş..
Alex’e takan, istemeyen Kocaman’dan önce Yıldırım’mış!
Belli ki, Yıldırım ne yap ne et Alex’i gönder diye Kocaman’a talimat vermiş.. Kocaman da kovulmanın altyapısını hazırlamaya çalışmış..
Son dört haftadır olan bitenin anlamı buymuş..
Böyle olmasa..
Aziz Yıldırım sahadaki Alex başka dışarıdaki hayatta başka diyerek futbol dışı faktörlere dikkat çekmezdi..
*
Yıldırım’ı da, Kocaman’ı da zor günler bekliyor.. Ceza bitiyor, bu haftadan sonra Fener taraftarı tribüne dönüyor..
Bu aralar yol kazaları olursa ‘büyük başkan’ sloganı yerini başka sloganlara bırakır..
Eveleme geveleme dönemi..
Bazı medya kuruluşları AKP kongresine sokulmadı.. Günlerdir konuşuluyor, yazılıyor çiziliyor..
Demokratlığı kimseye bırakmayanlar da mecburen topa giriyor..
Giriyorlar ama karın ağrısı çekerek..
Eskiden Genelkurmay da yapardı, normal karşılanırdı, şimdi karşı çıkanlar o gün sessiz kaldı, önce özeleştiri yapsınlar sonra bugünü konuşsunlar..
Falan filan..
Eveleme geveleme yani..
Aslında soru basit, akreditasyon uygulamasını doğru buluyor musun, bulmuyor musun?
Cevabı net olmalı..
Evet, hayır.. Yapılan doğrudur, değildir..
*
Sıkıntı burada başlıyor.. Evet, yapılan doğru dense demokratlık zedelenecek.. Doğru değil derse iktidarla ters düşecek..
En iyisi lafı çevirmek, topu uygun zamanda taca atmak..
TV’lerdeki uzun lafların nedeni bu..
Camiler de yıkılmalı..
Diyanet güzel bir iş yaptı; cami mimarisi sempozyumu düzenledi.. Diyanet İşleri Başkanı bir adım daha ileri gitti, birçok caminin yıkılarak yeniden yapılması gerektiğini söyledi..
Haklı..
O kadar çok gecekondu cami var ki.. Estetik yönden sıfır, hatta utanç verici olan..
Dedim ya gecekondu yapar gibi cami dikilmiş..
Caminin işlevi nedir diye düşünülmemiş, kadın ve erkeğin birlikte gideceği mekan olarak tasarlanmamış, sadece briketler üst üste konulmuş..
*
Osmanlı’dan kalan, Mimar Sinan’dan kalan cuma camilerini geçtim.. Önce Boğaz’a inin, yalı camii dedikleri küçük camilere bakın..
Daha sonra iç kesimlere gidin, yeni yerleşim merkezlerinde yapılan camilere..
Ne söylediğimi anlarsınız..
