Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Gezi eylemcilerini itibarsızlaştırmak için, nereden tutturacaklarını bilemedikleri için her yerden tutturmaya çalışıyorlar..
Herkes bi yerden dalıyor.. Kimi içki lobisinin tezgahı olduğunu söylüyor, kimi Alman Ergenekon’unu işaret ediyor..
Tutmuyor..
Çünkü Gezi Parkı eylemine katılanlar ne için orada olduklarını biliyor.. Sen bunun için oradaydın diye parmak sallamak o insanlar için bi şey ifade etmiyor..
*
Mesela bu eylemler ‘yaşam tarzı hassasiyetiyle’ açıklanmalıymış, demokrasiyle bağdaştırılması başka bir oyunun parçasıymış..
Benim bildiğim şu..
Demokrasiler geliştikçe, yerli yerine oturdukça insanlar dilediği gibi yaşarlar.. Kimse dert etmez, dönüp bakmaz, sorun olmaz..
Demokrasilerin eni boyu daralınca insanlara nasıl yaşayacakları dikte edilir..
*
Yeri gelmişken şu soruyu da soralım; Ankara kriterleri hayata geçirilseydi 22-23 gündür Türkiye’yi sallayan bu olaylar olur muydu?
Bakın Kopenhag demiyorum.. Çünkü 10 yıl önce Kopenhag kriterleri Ankara kriterleri olacak deniliyordu..
Olmadı..
İleri demokrasinin adından çok söz edildi, kendisi gelmedi..
Gelmediği için ülkenin doğusunda da batısında da aynı sesler yükseliyor.. PKK militanları bu toprakları terk ederken ne talep etti?
Daha fazla demokrasi.. Daha fazla özgürlük.. Devletin toplum üzerinden elini ayağını çekmesi..
Gezi’den yükselen ses, ne diye haykırdı..
Daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük..
*
Bir başka örnek vereyim..
Seçim barajının düşürülmesini BDP de istiyor, CHP de, Diyarbakır’daki genç de, her akşam Abbasağa Parkı’nda toplanan insanlar da..
Başka şeyler aramaya gerek yok.. İşin aslı astarı bu..
İyi kandiller, iyi pazarlar..

Haberin Devamı

Yeni lokanta

Adı bu.. Beyoğlu’nda Kumbaracı Yokuşu’nun başında.. Arkadaşlar yeni bir mekan açılmış, görelim dediler..
Gittik.. Mekanı beğendim.. Nasıl anlatayım, kendinizi Avrupa’da bir lokantaya girmiş gibi hissediyorsunuz.. Sakin şıklık da diyebilirim..
Masaya oturduk, ne içersiniz diye sordular.. Soruya soruyla karşılık verdik; tarzınız nedir?
Cevap geldi; modernleştirilmiş Türk mutfağı.. Ne var, ne yok bi öğrenelim derken aşçı kıyafetinde genç bir adam yanımıza geldi..
Üçüncü laftan sonra tanıdık çıktı.. Gazeteci-yazar Alev Er’in oğluymuş.. Alev’le 1980’li yılların ikinci yarısında Cumhuriyet’te birlikte çalışmıştık.. Taraf gazetesi yayın hayatına başlarken genel yayın yönetmeniydi..
Ayvalık’a yerleşmiş..
*
O zaman ‘biz sana teslimiz’ dedik; azar azar ver ki çok şeyin tadına bakalım..
Verdi; vişneli kısır verdi, hellimli köfte verdi, üzüm ve zahter salatalı humus verdi..
Hepsi lezzetliydi ama bana göre şu üçü çok farklıydı.. Cevizli Antep et sucuğu ve ılık barbunya püresi.. Asma yaprağında paçanga ve Ezine peynirli levrek.. Levrek zaten onların da favori yemeğiymiş...
Meraklısına haber vereyim dedim..