Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Spor gazeteciliğinin duayeni Abdülkadir Yücelman’ı son yolculuğuna uğurlamak için toplanmıştık, telefonum çaldı..
Meslekten bir arkadaşım..
Ne diyorsun?
Neye!
Başbakan sana kızmış..
Yok canım dedim.. Niye kızmış ki.. Ben ne yaptım ki!..
Bugünkü yazına kızmış dedi, ısrar etti; eee ne diyorsun?
Allah razı olsun.. Başbakan beni onurlandırdı dedim..
Bu kez arkadaşım ‘niye’ diye sordu..
Demek ki beni okuyor, ciddiye alıyor, görüşlerime değer veriyor ki cevap verme ihtiyacı duydu..
Milletvekillerine yaptığı grup konuşmasının bir bölümünü benim yazıma ayırmış.. Cevap verme ihtiyacı duymuş..
Benim için gurur verici.. Başbakan’a teşekkür ederim..
Dedim..
* * *
Koşa koşa gazeteye gittim.. Anadolu Ajansı’nın geçtiği haberden Başbakan’ın sözlerini defalarca okudum..
Bir kere..
“Siyasetçiler ne kadar az konuşursa ülke o kadar huzur bulur” demedim.. Başbakan’a yanlış sunulmuş..
“Siyasetçiler az konuşunca ülke rahatlıyor” dedim..
Arada çok fark var..
Bunu da ilk defa söylemiyorum.. Siyasetçiler kürsüden hakaret dolu sözcüklerle birbirlerine saldırınca, birbirlerini vatan haini ilan edince ülke geriliyor..
Bunu söyledim..
Başbakan bana cevap verirken şöyle demiş..
“Ben de diyorum ki ‘siz köşe yazarları ne kadar az yazarsanız, ülke o kadar huzur bulur’ ”
Başbakan böyle düşünüyor olabilir..
Kimi de tam tersini düşünüyordur.. İyi ki köşe yazarları var, duygularımıza düşüncelerimize tercüman oluyorlar diyordur..
Anlayacağınız tartışmaya açık bir durum..
Bütün köşe yazarlarını kapsadığı için tek başıma üstüme almıyorum..
600‘e yakın köşe yazarı varmış.. AKP’ye yakın olanı da var, uzak olanı da.. Tam destek vereni de var, karşıtı da..
Var oğlu var..
Demek ki demokrasinin bu ayağında fazla sıkıntı yok!
* * *
Başbakan’ın sözleriyle devam edelim..
“Geçmişte bir köşe yazarı haftada bir veya iki kez yazardı. Ama şimdi her gün. Yarım saatte bir köşe yazısı yazabiliyorlar, ne kabiliyetli insanlar”’
Başbakan haklı.. Kendisine yüzde yüz katılıyorum..
Altı gün köşe yazısı çok..
Çok da bizimki biraz da ekmek parası.. İki gün yazı yazmak karın doyurmuyor.. Bu yaştan sonra ek iş de yapacak halimiz yok..
Maaşımdan kesmesinler yazıyı altı günden ikiye indirelim!
Söz..
Tüm köşeciler adına..
* * *
Başbakan’ın sözlerinde kızgınlık hissetmedim.. Bir sorun yok..
Ben siyasetçiler her gün konuşuyor, haftada bir gün konuşsunlar demişim..
Başbakan da sen de her gün yazıyorsun, haftada bir gün yaz demiş..
Esprili bir dille yanıt vermiş..
Üçüncü bir şahsa sorsak ikiniz de haklısınız der..
* * *
Buraya kadar her şey iyi hoş da Başbakan’ın bundan sonraki sözlerinde benim açımdan büyük problem var..
Gerçi benim için mi söylüyor, genelleme mi yapıyor belli değil..
Defalarca okudum, bana cevap vermeden önce muhalefete yüklenmişti, anladım ki onlara söylüyor.. Anladım ki araya aklına gelip beni sıkıştırınca biraz karışıklık olmuş..
Yanlış anlaşılmasın, üstüme kalmasın diye yine de cevabımı vereyim..
* * *
Başbakan’ın “Bunlar çok partili hayata, serbest piyasa ekonomisine geçerken de, Boğaziçi Köprüsü yapılırken de rahatsız oldular. Küresel sermayenin Türkiye’ye yatırım yapmasından, Türkiye’nin AB’ye katılmasından ve Kıbrıs sorununun çözülmesinden de rahatsız oldular. Şimdi 3. Köprü yapılıyor yine rahatsız olmaya başladılar” sözleriyle kızdığı, çattığı kişi ben değilim..
Neden mi?
Valla ne çok partili hayata karşıyım ne de küresel sermayenin gelmesine..
Tam tersi acayip destekliyorum..
Avrupa Birliği mi?
Başbakan’dan daha çok AB yanlısıyım.. AKP’yi ağır davranmakla eleştiriyorum.. Türkiye’nin AB’ye katılımı Türkiye’ye sınıf atlatacak, bu sayede demokrasi sağlam temellere oturacak, diyenlerdenim.. Türkiye’yi AB’li yapacak partiye gözüm kapalı oyumu veririm..
3. Köprü meselesine gelince..
Karşı değilim.. Hele İstanbul’un bu halini her gün yaşayan biri olarak bir an önce başlasalar diyorum..
Destekliyorum..
* * *
Gelelim bir başka problemli yere..
Başbakan bana verdiği cevabın hemen sonrasında “Bunların yaptıkları açık tahrikten başka bir şey değildir. Bu tezleri ileri sürenler, millet, devlet, barış düşmanıdır” demiş..
Bu sözleri de bana değildir herhalde..
Barış sürecini provoke ediyorlar dediklerinedir..
Çünkü..
Siyasetçiler az konuşsun demek nasıl tahrik olur ki..
Veya millet ,devlet, barış düşmanlığı..
Üstüme almadım..
* * *
Sonra..
Başbakan’ın ‘barış’ dediği ‘Kürt açılımı’nı ise bütün kalbimle destekliyorum.. Başbakan bu konulara girmediği dönemde PKK meselesi Türkiye’nin en önemli meselesidir, mutlaka çözmek zorunda olduğu meseledir, Türkiye’nin ayak bağıdır diye onlarca yazı yazdım..
Haa...
Ben hükümetin bu konuda izlediği yöntemi yanlış buluyorum.. Yola hatalı çıktığını düşünüyorum.. Bu şekilde yürütemeyeceğini görüyorum..
Bunu eleştiriyorum..
Kürt açılımı fikrini değil..
* * *
Şunu da anlamış değilim..
İmkânım yok Başbakan’a soramadım da..
120‘yi aşkın ülkede, 3 bin medya şirketi, 18 bin yayın, 15 bin internet sitesini temsil eden Dünya Gazeteciler ve Yayıncılar Birliği Yönetim Kurulu beş ülkeye basın özgürlüğü ihlalleriyle ilgili çağrı yaptı..
O ülkeler şunlar..
Türkiye, Rusya, Çin, Küba, Pakistan..
Türkiye için pek iç acıcı bir tablo değil..
Sıkıntılı bir durum..
Başbakan’ın özgür basın çağrısına cevap vermesini beklerken böyle bir günde bir gazeteciye niye yüklendi, anlamadım
Valla hiç anlamadım..
Günü değildi de!..