Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Başbakan dün içki yasağını anlatırken kafasındaki devlet modelini de ortaya koydu..
Devlete çok önemli bir rol biçti.. Ailenin merkezine devleti oturttu.. Neredeyse her şeye müdahil olması gerektiğini savundu..
Piknik alanında neden içkiyi yasakladığını şöyle anlattı..
“Daha bu hafta sonu piknikte baba çocuğunu salıncağa bindiriyor, elinde bira şişesi. Senin bunu çocuğuna yapmaya ne hakkın var?”
Burada içkiyi bir kenara koyun..
Başbakan bu sözleriyle kafasındaki devlet modelini anlattı.. Babanın çocuğu yanında nasıl davranması gerektiğine müdahale eden devletten bahsetti..
Bu yaklaşımını da nesil yetiştirmeye bağladı..
Siyasal iktidar olarak, insana maddi ihtiyaçları kadar manevi ihtiyaçlarını da sunmakla mükellef olduklarını söyledi..
Bu iktidarların görevi midir?
Değil tabii..
Başbakan’ın devlet modeline göre; görevi..
*
‘İçeceksen al alkolünü evinde iç’ diyerek sözün sonuna geldi.. Son noktayı koydu!..
Yani yarının Türkiye’sinde içkinin evde içilmesi gerektiği mesajını verdi ama orada da durmadı..
Bir aşama sonrasını da düşündüğünü ima etti..
Şunu söyledi..
‘Kafayı bulmuşsa bir de aşırıya gitmişse tekme tokat evdeki hanımını duman ediyor. Devlet olarak bir şey yapmayacak mıyız?’
Devlet ne yapabilir?
Kolluk yakalar, yargı devreye girer, ağır cezalar verilir.. Şiddete uğrayan kadını devlet koruma altına alır, her türlü yardımı yapar..
Başka.. Kadına yönelik şiddetin önüne geçmenin tek ve kalıcı yolu eğitimdir..
Başbakan’ın kastettiği bunların bir adım daha ötesinde.. Kastettiği devletin adamın alkol almasını
engellemesi..
İçki içeceği veya satın alacağı yerleri azaltmak, alanı daraltmak, gerekirse ortadan kaldırmak..
*
Bu yaklaşım bize nasıl bir devlet modeli planlandığını gösteriyor..
Yasalar ve yasaklar ağır ağır geliyor..

Haberin Devamı

CHP uzmanı AKP’li vekil
Memlekette CHP uzmanı sayısı her geçen gün artıyor.. Herkes CHP’ye ayar çekmeye çalışıyor..
Seveni de..
Nefret edeni de..
Serbest atış alanı ilan edildi.. Risk sıfır!..
Kervana en son AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal da katılmış.. Sosyoloji dalında doktora yapıyormuş..
Hocası ödev mi verdi, paper mi yazdı bilmiyorum.. CHP yönetiminin tabanın taleplerini nasıl değerlendirdiğini incelemiş..
Kararını vermiş..
CHP faşist partidir..
Doktor adayının tezine göre, ömrünü doldurmuş, merkezin dışına düşmüş.. Yerine yeni muhalefet gelecekmiş..
AKP’li milletvekili kendine göre, yok olacak parti üzerine dirsek çürüteceğine, mesela muhafazakar demokrasi konusunda kafa yorsa daha faydalı olmaz mı?
*
Bir partilinin, kendi partisini bırakıp gece gündüz öteki partiyi düzeltmeye çalışmasının, akıl vermenin siyaset biliminde adı var mıdır?
Yoksa bile bir isim koymanın zamanı geldi..

Gezi Parkı direnişi..
Gezi Parkı’nda ağaçlara sarılarak kesilmesini engellemeye çalışan insanlar bize şu gerçeği hatırlattı..
Demokrasinin özü sivil toplumdur.. Sivil örgütlenmedir.. Siyasal partilerden daha önemlidir..
Hiçbir çıkarı olmayan yüzlerce insan, sırf kentin göbeğindeki 70-80 yıllık ağaçlar kesilmesin diye her türlü fedakarlığı göze aldı..
Polis biber gazıyla püskürtmeye kalktı; yılmadılar..
Polis üç kez denedi, üç kez biber gazı yediler ama pes etmediler..
Ağaçlar kesilmesin diye!..
*
Sivil toplum, sivil örgütlenme; yerel, merkezi iktidara gelen dört yıl, beş yıl boyunca aklının estiğini yapmasın diye önemli.. At koşturmasın diye.. Çünkü iktidarlar bir gün ömrünü dolduruyor..
Geriye kent kalıyor..
Çocuklarımıza miras bıraktığımız kent.. Veya ülke..
Telafisi zor oluyor..
Batı demokrasilerinde oyunu veren kenara çekilmiyor.. Sivil toplum örgütlerine katılarak her icraatın takipçisi oluyor.. Duyarlılığını hep koruyor..
Gezi Parkı direnişi bunun tipik örneğiydi.. Helal olsun..