BU MANZARADAN DEMOKRASİ ÇIKMAZ
Mısır’da halk sandık başına gitti.. Seçim kurulu yanlışlık yapılmasını önlemek için her partiye her adaya rastgele bir sembol vermiş..
Adayların isminin yanında futbol topu, fotoğraf makinesi, şişe, sandalye, musluk, şemsiye gibi semboller yerleştirilmiş..
Komik bi durum gibi duruyor ama değil..
Şundan değil, ülkenin yarısından fazlası okuma yazma bilmiyor..
Sembollere bakarak tercih yapacaklar!
Derim ki; bu manzaradan demokrasi çıkmaz..
Ama iktidar çıkar..
Fas’ta çıktı, Tunus’ta çıktı, Mısır’da da çıkacak, Libya’da da..
Ama demokrasi çıkmayacak..
Adı demokrasi olacak ama otoriter rejim çıkaracak.. Çünkü, demokrasi demek sadece ülkeyi yönetenleri seçmek değil ki..
Yaşam biçimi.. Bu da o ülkenin eğitim düzeyine bağlı..
O ülkedeki kitap satışlarıyla..
O ülkedeki gazete satışlarıyla..
Sinemaya gitme, tiyatroya gitme alışkanlığıyla ilintili..
*
Düşünün, seçimle hükümet çıkmış ama yasaların demokrasiyle alakası yok.. Veya uygulamalar eski rejimi aratmayacak şekilde.. Özgürlük konusunda geniş kitlelerin de bir talebi yok..
Çünkü ne isteyeceklerini bilmiyorlar!..
Sadece aydınların zorlaması da bir yere kadar.. Bir iktidar için ülkeyi yönetmek için ideal durum..
Zaten ‘baskı görmek’, ‘korkuyla yaşamak’ alışkanlık olmuş.. Polis devleti toplumun içine işlemiş, hücrelerine girmiş..
Baskıyı biraz hafiflettiniz mi olur biter..
Demem şudur..
Serbest seçime gitmek az buz şey değildir, demokrasi alfabesinin ‘a’sıdır.. Ama sadece seçim demokrasi getirmez..
Gelen iktidarın da inanması gerekir..
Toplumun o kültürü özümsemesi gerekir.. Toplumun bilinçli bir şekilde çekinmeden hak arama mücadelesine girmesi gerekir..
Demokrasi kolay kolay gelmiyor..
*
Bize bakın.. Serbest seçimlere geçeli 60 yıl oldu hâlâ rayına oturtamadık..
Kolay tutukluluk, uzun tutukluluk, suçlananın suçunu öğrenememesi gibi demokrasinin temel meselesini bile halledemedik..
2011’e geldik, hâlâ Meclis bu konuyu konuşuyor..
Ama sadece konuşuyor..
155 gündür milletvekili
Gazeteci arkadaşımız Mustafa Balbay 1000 gündür tutuklu..
Cumhuriyet’teki köşesinde bugün şöyle bir not çıkacak..
1000 gündür tutuklu..
Hücrede tek başına 276. günü..
Cumhuriyet’e önerim şu.. Bir not daha ilave etsinler...
155 gündür milletvekili..
12 Haziran’da sandığa gittik.. Mazbatasını aldığı günü değil, yemin gününü dikkate alırsak..
28 Haziran’daki yemin törenini.. Balbay, o gün yemin edebilseydi, 155 gündür yeminli milletvekiliydi..
Peki, yemin etmediğine göre diğer vekiller gibi dokunulmazlığı var mı?
Var, var..
Dokunulmazlığı var..
Hücrede tek başına tutulduğu için kimse dokunamıyor!
Uygarlık Tarihi’nin acı serüveni!..
Server Tanilli dün öldü..
12 Eylül’den önceki adıyla Şişli Siyasal’ın efsanevi hocasıydı.. Uygarlık Tarihi dersi verirdi..
Öğrencileri kitabını hatmederdi..
Derslerinde izdiham yaşanırdı.. Şişli’deki iş merkezinden bozma binanın en büyük salonu ona ayrılırdı..
Hangi sınıfta olursa olsun, fakültenin tüm sol görüşlü öğrencileri akın ederdi..
7 Nisan 1978’de vurdular..
Sakat kaldı, tekerlekli sandalyeye mahkûm oldu, ama yılmadı, küsmedi..
Yazılarıyla ‘uygarlık’ derslerini düne kadar sürdürdü..
*
Server Tanilli vurulunca, yerine Ümit Yaşar Doğanay geldi..
Bayrağı o devraldı.. Uygarlık Tarihi derslerini o vermeye başladı..
Uygarlığı o öğretiyordu ki..
Onu da vurdular..
20 Kasım 1979’da..
O daha şanssızdı, kurtulamadı.. Son nefesini orada verdi..
*
Türkiye’de ‘uygarlık tarihi’nin serüveni böyle..
