Bir adım öteye geçelim, Nevruz sonrası neler olacağına bakalım..
Eylemsizlik kararı, çatışmasızlık ortamının ilanıyla birlikte Güneydoğu sakin bir döneme girecek..
Yani bu yıl ‘eyvah karlar erimeye başladı’ cümlesini sarf etmeyeceğiz..
Hal böyle olunca PKK gündemin ilk sırasından düşecek.. Bu düşüş ülke üzerinde yarattığı stresi de azaltacak..
Çocukları askerde olan analar-babalar daha rahat uyuyacak..
Sonra ne olacak?
Bu süre içinde PKK militanları yavaş yavaş Irak’a geçecek.. Kandil’e yerleşecek..
Çekilme süreci üç ay da sürebilir.. Yaz sonuna kadar da uzayabilir.. Yılsonuna sarkabilir..
Haa.. Bu süreçte hiç çatışma olmaz mı? Mayın patlatılmaz mı?
Olmaz olur mu?
İki tarafın ‘derinliklerinde’ süreci sabote etmek isteyenler vardır..
Daha doğrusu var..
Bunu ayrı tutalım..
*
En çok merak edilen şu; Meclis devreye girecek mi?
Çekilme sürecinde hayır..
Görünen o ki; çekilme sürecinde Meclis yerine sivil toplum örgütleri devreye sokulacak.. Meclis dışından kurulacak akil adamlar komisyonuyla çekilme denetlenecek..
Hatta bu komisyon sabotajların açığa çıkarılması, topluma anlatılması yükünü de sırtlayabilir..
*
Ya Meclis!..
Çekilme süreci bittiği gün Meclis devreye girecek.. Başbakan; ‘süreç çekilme sınır dışına çıkıldıktan sonra başlayacak’ demişti..
Hangi süreç?
Yasal, anayasal değişiklikler yapma süreci..
O süreç de bu süreç kadar zorlu olacak.. Belki daha zorlu..
*
Toplumun kanaat önderine ihtiyaç duyduğu anlar böyle süreçlerdir.. Yazdıkları bir makale, ne makalesi bir paragraf, hatta bir cümle bile harita olur.. Topluma yön verir.. Böyle insanların sayısı çok değil..
Hasan Cemal abi de bunlardan biriydi.. Birincisi..
Yokluğunu çok arayacağız.. Aramaya başladık bile..
‘Yeni Nevruz’ polisi de değiştirdi
Nevruz bir hafta boyunca her ilde kutlandı.. Son nokta Diyarbakır’da konuldu..
Çarşamba günü Elazığ’da kutlama vardı..
O kutlamada on yıllardır alıştığımız bir tavır.. Bir gelenek bozuldu..
Eskiden polis gözünü göstericilere dikerdi.. Kalkanlarını göstericilere çevirirdi.. Coplarını onlara kaldırırdı.. Biber gazları onlara atılırdı..
Tersi oldu..
Bir grup Nevruz’u kutlamaya çalışanları protesto etmeye kalktı.. Polis kalkanlarını onlara çevirdi, saf tuttu, göstericileri koruma altına aldı..
Bu değişim değilse nedir?
Türk milleti nelerden anlar..
Bu topraklarda yaşayanların tümünü tarif ederken artık Türk milleti demeyecek miyiz?.
Türkiye milleti demek saçma..
Türk Kürt milleti mi diyeceğiz?
Bunu söylemek de zor.. Şimdilik halk diyelim orta yoldan gidelim..
O zaman soruyu soralım..
Halk nelerden anlar..
Çemberi daha da daraltalım.. Erkekler diyelim.. Söyleyeyim..
Futboldan anlar.. Memleketin yarısı teknik direktör gibidir.. Aynı zamanda siyasetten de anlar..
Sanattan, edebiyattan hoşlanmaz..
Bu durumun nedeni sonunda anlaşıldı..
Bilimsel temeli..
Bu topraklarda 400 bin kahvehane varmış.. 400 bin kahvehanenin herhalde milyonlarca müdavimi vardır..
Bu milyonlarca siyasetçi, gazeteci, futbolcu, teknik direktör demek..
Fener’de Aziz Yıldırım vesayeti
Aziz Yıldırım ‘ceza almamı dört gözle bekleyenler var. Beş yıl daha kalırım. Yerime geçecek kişiyi belirlerim. Ali Koç’un olmasını çok isterim’ demiş..
Ali Koç’a yakışır..
Ama bi dakka..
Aziz Yıldırım’ın kendinden sonra gelecek başkanı tayin etmesi vesayet değil mi?
Bal gibi vesayet rejimi..
Aziz Yıldırım vesayeti..
