Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İktidara yakın duranların ‘Türk usulü başkanlık’ meselesine niye girmedikleri.. Televizyonların bu konuda tartışma programları yapmadıkları.. Bazı kişilerin kanal kanal dolaşıp canhıraş halde savunmadığı belli oldu..
Çünkü savunulacak bi yanı yok!..
İktidar adamları da (Hepsi konuşmuyor, belli ki bu işi Bekir Bozdağ üstlenmiş, Burhan Kuzu üstlenmiş) soru almadan konuşuyor..
Demokrasi dışı delikler ortaya çıksın istemiyorlar.. İktidar partisi 81 ilde konferans düzenledi ama tartıştırmadı!..
Zaten başkanlıktan partili cumhurbaşkanlığına çark edildi..
Fakat yine de partili cumhurbaşkanının ne anlama geldiğini, fiiliyatta ne olacağını anlatmaktan çok yan yollara sapıyorlar..
Kafa karıştırıyorlar..
Partisiz cumhurbaşkanının vesayetçi anlayış olduğunu iddia ediyorlar!.. Vesayetin son halkasıymış!
Türkiye partili cumhurbaşkanı sistemine geçerse vesayet bitecekmiş!..
Anlamadınız değil mi?
Ben de anlamadım.. Partisiz olmayı vesayet rejimiyle bağdaştıramadım!..
Bu yüzden sık sık ünlem koydum..
Hayretler içindeyim..
Mesela ileride bağımsız bir aday cumhurbaşkanı seçilirse vesayet rejimi geri gelmiş mi olur!..
*
Cumhurbaşkanının partisiz olmasını 1960 Anayasası’na bağlıyorlar.. Yani askerlere.. Yani darbeye..
Cumhurbaşkanının partisiz olması şartını anayasaya darbeciler koymuş..
Bu sebeple artık partili olmalıymış!..
Peki 1960’tan önce durum neymiş.. Mesela Celal Bayar partili cumhurbaşkanı mıydı?
Hayır..
Anayasal şart olmamasına rağmen Cumhurbaşkanı seçildiği gün iki koltuk bir arada olmaz, o makama yakışmaz diye Demokrat Parti Genel Başkanlığı’ndan istifa etti..
İstese etmezdi!..
Seçim 14 Mayıs 1950’de oldu.. DP oyların yüzde 52.7’sini alarak 487 milletvekilinin 420’sini aldı..
Meclis’te ezici çoğunluk kazandı..
Kendisini zorlayacak bir güç yoktu..
*
22 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı seçildiği gün Başbakanlığa Adnan Menderes’i tayin etti.. DP Genel Başkanlığı’ndan da istifa etti..
Bu hassasiyeti gösteren, DP Genel Başkanlığı’nı bırakan Bayar bir süre sonra DP amblemli bastonla dolaşınca bile acayip eleştirildi..
Çünkü kendisi artık hem ülkeyi hem devleti temsil ediyordu..

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Bayar DP’yi bırakmasaydı ne olurdu?
Evet, Cumhurbaşkanı seçildiği gün istifa etmeseydi ne olurdu? DP Genel Başkanı sıfatını korusaydı..
Partili Cumhurbaşkanı olsaydı..
Hemen söyleyeyim..
Partisi devlet partisi olurdu.. DP devletin partisi olurdu.. Cumhurbaşkanları başbakan gibi değil.. Aracına Türk bayrağı takılır..
Çünkü devleti temsil eder.. Valiler de takar, büyükelçiler de.. Çünkü onlar da devleti temsil ederler.. Siyasal iktidarları veya herhangi bir partiyi değil..
Bu sebeple onlar da partili olamazlar..
Mesela başbakanın aracına Türk bayrağı çekilemez.. Çünkü devleti temsil etmez..
Bayar iki şapkalı olsaydı.. Aracının bir tarafına Türk bayrağı öte tarafına DP bayrağı mı çekilecekti..

72 kilometreye 343 lira ceza
Görgün’ün mektubu şöyle..
“Silivri Bölge trafik denetleme amirliğinden Selimpaşa- Kumburgaz arasında hız sınırını aştığım ve radara yakalandığım konusunda tebligat aldım. 13 yıllık emekli ve 35 yıldır araç kullanan ve hiçbir şekilde hız tutkusu olmayan sade bir vatandaşım. Tebligatta aracın hızı 72 km olarak tespit edilmiş ve ceza bedeli olarak 343 lira belirlenmiş.
Tebligatı aldığımın ertesi günü tekrar Silivri’ye gitmek zorunda kaldım. Arası 25 kilometredir 20 kilometresinde azami hız 50 km ile sınırlandırılmış.
Tekrar ceza yememek için hız tabelalarına harfiyen uydum. Ancak arkamdan gelenler selektör yaparak, korna çalarak, el kol işareti yaparak sürekli uyardı. Bir ara tacizden kurtulmak için flaşörleri yakmayı bile düşündüm.
Trafik yetkililerine soruyorum, bu güzergahta nasıl huzur içinde seyahat edebilirim.”
*
Yollardaki bazı hız tabelaları tuzak gibi.. Belirtilen hızla gitsen gidemezsin.. Gitmeye kalksan trafiği altüst edersin.. Azami hız 30 km yazan yer bile var..
Nedense bu meseleye el atılmaz..
Sıkışınca para toplarız diye mi?