Paket demokrasi adına tatmin edici mi? Değil..
Ne Kürtler beklediğini buldu ne Aleviler.. Bu iki cephede de büyük hayal kırıklığı yarattı..
Bunlar kadar önemlisi; birçok kişi sudan sebeplerle, ceza yasasındaki, terör yasasındaki muallak, ucube tanımlar nedeniyle hapiste..
Bu mesele de pakette yok..
Birçok genç, birçok üniversiteli; ‘örgüt üyesi olmadığı halde örgüt adına suç işlemekten’ yargılanıyor..
Bu sebeple tatmin edici değil.. Eksik..
Gerçi, AKP sözcüleri cemevleri sorununun ayrı bir paketle ele alınacağını, üzerinde çalışıldığını söylediler.. Bekleyeyim..
*
Eksik diye paketi çöpe atacak, yerden yere vuracak halimiz yok.. Paket önemli.. Demokrasi adına hatırı sayılır adımlar atıyor..
En önemlisi seçim sistemini masaya yatırıyor.. Tartışmamızı istiyor..
Tartışalım o zaman..
*
Şu anki uygulamayı beğenen, şahane diyen yok.. Geçelim.. Geriye iki şık kalıyor.
BİR: Barajın yüzde 5’e indirilerek, daraltılmış bölge sistemine geçilmesi..
İKİ: Barajın sıfırlanarak dar bölge sisteminin uygulanması..
İkincisinden başlayalım..
Her seçim çevresinden bir milletvekili seçilecek.. Bunun yararları da var zararları da..
*
Zararı şu: Türkiye’de hala yeterlilikten çok, hizmetten çok başka kimlikler etkin.. Deniliyor ki, dar bölge olursa bir yerde Alevi-Sünni, ötekinde Kürt-Türk, bir başkasında seküler- İslamcı yarışı olur.. Hatta seçim bazı yerlerde, Erzurumlu- Karslı, Sivaslı- Rizeli çekişmesine bile dönüşebilir..
Ülkenin yapısı buna uygun..
İnsanlar partiden çok adayların bu kimliklerine bakarak oy verir.. Hatta partiler insanların bu kimliklerine bakarak aday gösterir..
Seçim başka bir yarışa döner..
Peki bu sakıncayı ortadan kaldırmanın yolu yok mu?
Bir miktar var..
İki turlu yapmak.. İlk turda yüzde 50’yi geçen çıkmazsa, en yüksek oyu alan iki adayın bir sonraki pazar yeniden yarışa girmesi.. Yani yüzde 50 şartı aranması..
Böylece temsil genişliği sağlanır, seçmen ittifakı gerçekleşir..
*
Yararı da şu; seçmen vekiliyle yüz yüze temas kurar.. Vekil atacağı her adımda, vereceği her oyda seçmenini düşünür.. Seçmen sadece seçimden seçime değil, her kararda vekile hesap sorar.. Veya talebini iletir..
*
Gelelim daraltılmış bölgeye.. Bu sistem küçük partileri zora sokar.. İşin içine dün anlattığım gibi siyaset mühendisliği de girerse adalet madalet olmaz..
İktidar partisi seçim çevrelerini kendine göre ayarlarsa, yani seçimi kurgularsa şimdikinden daha kötü sonuçlar doğurur..
Şu da var tabii.. Seçim bölgeleri hakkaniyetle oluşturulursa, partilerin mutabakatıyla yapılırsa bu sakınca ortadan kalkar..
*
Bana göre; iki turlu dar bölge seçim sistemiyle birlikte Türkiye milletvekilliği de (merkez milletvekilliği diyelim) getirilirse en doğru, en demokratik, en hakkaniyetli seçim sistemi olur..
Partili memur!
Paketten bu da çıktı.. Başbakan; ‘oy verme hakkına sahip olan herkesin partilere üye olmasının önünü acıyoruz’ dedi..
Yani, memurlar partilere üye olabilecek..
Bu kararın demokratikleşmeyle ilgisi yok.. Son derece sakıncalı.. AKP’nin memurları, CHP’nin memurları, BDP’nin memurları, MHP’nin memurları dönemini başlatır ki, devlet dairelerinde kamplaşma yaşanır..
Terfide liyakat yerine parti üyesi olmayı teşvik eder..
*
Zaten öyle değil mi diyeceksiniz?
Öyle de; parti üyesi kaymakam, parti üyesi milli eğitim müdürü, parti üyesi polis müdürü, parti üyesi çevik kuvvet polisi hoş değil..
Doğru da değil..
Öğretmenler de türban takmasın
Pakette açıklanan bir diğer konu da kamu kurumlarında türban yasağının kaldırılması..
Silahlı Kuvvetler mensupları, emniyet mensupları ile hakim ve savcılar bunun dışında tutuldu..
Yani güvenlik ve yargı dışarıda tutuldu..
Niye?
Dini kimlikleri belli olmasın diye.. Çünkü türban veya başörtüsünün bağlanış biçimi bırakın inancını, o kişinin hangi tarikata, hangi cemaate yakın olduğunu bile simgeliyor..
Diyorum ki: Öğretmenler de kapsam dışında tutulsun.. Sınıfa girdiğimizde matematik hocası bu cemaattenmiş, Türkçe hocası bu cemaattenmiş demeyelim..
Veya öğretmenler kimliklerini bu şekilde açıklamasın.. Başka bir yarışa dönüşmesin.. Eğitim güvenlik kadar, yargı kadar önemli..
