Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Saflaşma, kutuplaşma, tek cepheden bakma, karşı görüşe kulak tıkama, yaftalama..
Maalesef medya kanserinin bulguları oldu..
Kimse; ‘ama’ diye başlayan cümlelerle itiraza kalkmasın..
Çünkü hiçbirimiz sütten çıkmış ak kaşık değiliz.. Meseleleri değerlendirirken zaman zaman sele kapılıyoruz..
Hengâmenin üzerine çıkıp, ne olup bittiğini görmeye çalışan kişi sayısı giderek azalıyor..
Veya bunu yapmak bile..
Sende mi ha..
Sattın mı ya..
Döndün mü be..
Gibi acayip, anlaşılmaz tepkilere neden oluyor.. Sağlıklı düşünme ortamı giderek ortadan kalkıyor..
*
Çoğu zaman bu olay nedir sorusuna anlamlı, ufuk açıcı tahlil yapılmıyor..
Dün son gözaltılar konusunda Star ve Yeni Şafak gazetelerinde iki yazı okudum..
Bana çok aydınlatıcı geldi..
Star’dan Mustafa Akyol’un yazısı ile başlayalım..
Meseleye gerçekten tepeden bakmış.. Objektif bakmış.. Evrensel hukuk normlarıyla değerlendirmiş..
Demiş ki..
*
“Kesinlikle desteklediğim, Ergenekon davasında ölçünün kaçtığından, özellikle son dönemde ‘medya ayağı’ üzerinden bir ‘fikir suçu davası’na kayış başladığından endişeliyim. Ergenekon’un giderek bir ‘zihniyet’ olarak tarif edilmesi, ‘Ergenekonculuk’ suçlamasının ‘davayı sulandırmak’ gibi subjektif suçlamalar üzerinden yapılması da, önemli alarm sinyalleri.”
*
Ali Bayramoğlu ise başka konuda endişeli..
Onun satırlarına göz atalım..
“Kanımız odur ki, bu dava başka bir çerçevede, gitgide artan oranda başka tür ilişkilerin hesabının görüldüğü bir zemin olarak da kullanılıyor.
Hanefi Avcı, Ahmet Şık ve Nedim Şener’in öyküleri bu açıdan son derece kuvvetli ipuçları sunuyor.
(...)
Umarız toplumsal duyarlılık yargıyı da yürütmeyi de gerçekten etkiler.
Zira o duyarlılık vicdan, adalet ve özgürlük istikametindedir.”
*
Olup bitene gelin bir de bu gözle bakın..

Haberin Devamı

AKP’de ‘Devlet Partisi’ görüntüsü
Kabul ediyorum her zaman böyle olmuştur.. İktidar partilerine akın hep fazla olmuştur..
Bürokrasinin kilit isimleri ‘güvenlik’ boyutunu temsil edenler, genellikle iktidar partisini seçmiştir..
Bu kez de böyle oldu..
Asayişi teminle hükümlü iki isim..
Kamu Düzeni Güvenlik Müsteşarı Muammer Güler ile..
Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kaan Köksal AKP’den milletvekili olmak için istifa ettiler..
Bu da ister istemez AKP’ye ‘devlet partisi görüntüsü’ verdi..
*
Durun hemen itiraz etmeyin..
1995 yılındaki DYP’yi hatırlatırım..
Kimlerin aday olduğunu.. Mehmet Ağar’ın Emniyet Genel Müdürlüğü’nden sirenlerle ayrılarak aday oluşunu..
O zaman eleştirmiştiniz..
Ne farkı var?

Haberin Devamı

Sana bu yazıyı kim yazdırdı?
Yukarıda iki yazarın durum tespitini aktardım..
Peki bu iş nereye gider?
Bir başka yazar da satır arasında bu işin nereye gideceğinin sinyalini verdi..
Sabah’tan Nazlı Ilıcak..
Önce o satır arasına bakalım..
“Zorluk, hangi basın mensuplarının gerçekten kendi fikirlerini ifade ettiği, hangilerinin örgütün tespit ettiği amaç ve stratejiye hizmet etmekte olduğunu birbirinden ayırt etmek.”
Bizi böyle bir süreç mi bekliyor?
Muhalif bir yazı yazdın, bir konuyu eleştirdin.. O yazı ‘birileri yazdırmıştır’ diye mi yaftalanacak?
Hükümete karşı yazıysa, Ergenekon’un işine geliyordur, o zaman sen de Ergenekoncusun mu denilecek?
Eğer böyle bakılıyorsa vahim.. Bundan sonra iktidar aleyhine satır oynatan yanmış demektir..
*
Not: Ilıcak’ın böyle bakılmasını istemesi ama zorluk var diye dertlenmesi, meslek adına utanç verici.. Kalemini kiralayan kişiye bırakın gazeteci demeyi bizim mahallede adam bile denmez..