Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Cuma günü ilk işim; The King’s Speech filmine gitmek oldu..
Bu ne acele derseniz..
Merak işte..
Cumhurbaşkanı, ‘twitter’da, çok güzel bir film diye tavsiye ettiğine göre..
Cumhurbaşkanı, film vizyona girmeden, ABD’de bile DVD’si çıkmadan özel kopya getirterek izlediğine göre..
Vardır bir hikmeti dedim..
Cumhurbaşkanı evde izlediği her filmi twitter marifetiyle duyurmuyor ki.. Cumhurbaşkanı izlediği her filmi övmüyor ki..
Cumhurbaşkanı aynı zamanda sinema eleştirmeni değil ki; bu iyi, bu vasat diye öneriler yapsın..
Bir hikmeti var demem biraz da bundan..
*
(Filmi anlatırsam olmaz.. Kısaca, korkuları, endişeleri olan kekeme VI. George’un Britanya Kralı olma öyküsü.. Gerçek bir hayat hikâyesi, VI. George şimdiki Kraliçe Elizabeth’in babası..
Film şahane, kekeme kralı oynayan Colin Firth resmen döktürmüş.. Lafı uzatmayalım, zaten 12 dalda Oscar adayı..)
*
Filmin bir sahnesi bana çok anlamlı geldi.. Acaba dedim Cumhurbaşkanı biraz da bu sahne için mi filmin izlenmesini istedi..
Bunun için mi sıcağı sıcağına ‘twitter’a yazdı..
İnce bir siyasi mesaj hali mi var..
Sahne şöyle..
İngiltere, Almanya’ya savaş ilan eder, Kral VI. George radyo konuşmasıyla bunu halka anlatması gerekmektedir..
Kekemeliğine isyan ederek şöyle bağırır..
Vergi koymam, vergi kaldırmam, yasa çıkaramam.. Savaş da ilan edemem.. Bunları yapmaya yetkim yok.. Ama halk Kral’ın sözüne inanır, halk Kral’ın konuşmasını ister.. Ama ben konuşamıyorum..
*
Çıkarılması gereken ders şu mu?
Devletin zirvesindeki kişi siyasetin üstüne çıkacak.. Çok yetkili olmuş, az yetkili olmuş önemli değil, önemli olan o ülkede yaşayan herkes ona inanacak, herkes ona güvenecek..
O da herkesi kucaklayacak..

Haberin Devamı

Bir dokun bin ah işit!
Meğer kimse okuduğu okuldan memnun değilmiş.. Meğer hayal kırıklığı diz boyu hale gelmiş..
Geçen gün, plansız programsız, ha babam de babam fakülte açıldığından insanlar haybeye okumuş oluyor dedim..
16 üniversitede Almanca öğretmenliği var ama geçen yıl sadece sekiz kişiye kadro açıldı dedim..
Bir dokundum bin ses geldi..
Fransızcacılar bize hiç açılmadı dedi.. Arkeoloji okuyanlar kandırıldık diye feryat etti..
‘O bin ah’ın arasında..
Siyasal okuyanlar mı ararsın, işletmeyi tercih edenler mi? Eczacılık tahsil edenler mi ararsın, edebiyat bölümünde dirsek çürütenler mi?
Herkes iş diyor başka bi şey demiyor.. İş, iş..
*
Son yıllarda en şanslı kesim, sağlık meslek yüksek okullarından mezun olanlar galiba.. Mesela, fizik tedavi teknisyeni oldun mu iş çantada keklik..
İhtiyaç çok..

Haberin Devamı

Mustafa Hoca olsa Beşiktaş’ı uçururdu
Bizim cenahta perşembe akşamından beri en çok konuşulan konu Beşiktaş’ın hali..
Aslında Beşiktaş’tan çok Schuster’in hali konuşuluyor.. Beğenmiyorsanız maça gelmeyin tavrı milleti acayip sinirlendirdi..

GÜL’ÜN FİLMİNDEN ÇIKARILAN DERS

Açılan kredileri bin saniye tüketti!..
*
(Sözleri profesyonelce değil.. İnsanlar maça gitmezse, kulüp para kazanamazsa, kendisi parasını nasıl alacak ki!. Baştan aldığı için mi rahat? Neyse bu ayrı konu..)
*
Bizim cenah gece gündüz Beşiktaş’ı konuşuyor dedim ya söylenen şu..
Mustafa Hoca, Yusuf’la Beşiktaş’ı şampiyon yaptı. Bu kadro onda olsaydı uçururdu..
*
Önemli tespit..
Hatırlayın, Delgado sakatlanınca, orta alanda top dağıtan adam kalmamıştı.. Denizli Bursa’dan Yusuf’u aldı, Yusuf takımı sırtladı..
Bu yıla bakalım..
Delgado bu takıma giremez denildi, gitti.. Yusuf zaten hiç düşünülmedi, Tello bile hafif kaldı; o da gitti..
Almedia, Simao, Quaresma, Guti, Ernst, Fernandes, Hilbert, daha ne olsun dendi!..
*
Sonunda bugünkü Fener maçı kader maçı oldu çıktı.. Schuster’in son demeci seyirciyle arasındaki bağı koparmadı ama pamuk ipliği yaptı..
Yenilgi koparır..