Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Meclis Başkanı Çiçek dertliymiş.. Yeni Anayasa konusundaki ilgisizlikten şikâyetçiymiş.. Geçen hafta Ankara Temsilcimiz Fikret Bila’ya dert yandı..
Demiş ki; 163 üniversiteden hala ses yok. İki üniversite dışında görüş bildiren henüz olmadı.
* * *
Nasıl olsun ki..
Üniversiteler üniversite olmaktan çıktı eski liseler düzeyine indirildi..
Üniversite hocaları ses çıkaramaz hale geldi.. Devlet memuru muamelesi yapılmaya başlandı..
Yükselmek için, belli yerle gelmek için, kadro alabilmek için ‘bilimsel kriterler’ değil başka ‘kriterler’ geçerli olmaya başladı..
Türban falan demiyorum ha!..
Başka tür kriterler..
Bir üste itaat etme.. Onların sözünden çıkmama.. Etliye sütlüye karışmama .. İtiraz etmeme gibi..
(Uymayan biraz eziyet çekiyor)
* * *
Süreç şöyle olmalıydı..
Meclis’in talebi üzerine Hocaların toplanıp fikirlerini söylemesi, öneriler yapması, üzerinde tartışması gerekirdi; değil mi?
Böyle bi riski kim alır ki..
Doğru olan Hocaların söylediklerinin harfiyen not edilmesi, o notlar çerçevesinde rapor hazırlanması, o raporun rektörlük makamına sunulmasıydı; değil mi?
Böyle bi enayiliği kim yapar ki..
Rektörün son rötuşları yapıp bizim görüşümüz var, budur diye Meclis’e göndermesi lazımdı; değil mi?
Böyle bi yiğitliği kim yapabilir ki..
* * *
Üniversiteler susturuldu diyorduk..
Gülüp geçiyorlardı.. Tam tersi özgürleştiğini iddia ediyorlardı..
Sonuç..
Meclis Başkanı şaşkın..
Nasıl bi anayasa yapalım diye sormuş..
163 üniversiteden tıs yok! Ses yok!..
* * *
Olacağını söyleyeyim..
YÖK baskı yapacak.. Üniversitelerin büyük çoğunluğu, genel kuralları içeren, demokrasiye vurgu yapan birer metin gönderecek..
Ama içinde kritik soruların cevabı olmayacak..
Mesela..
Türk vatandaşı mı, Türkiye vatandaşı mı gibi..
Türklerle Kürtlerin kurucu ortak olup olmadığı gibi..
Kürtçe eğitim gibi..
YÖK kalksın mı, kalkmasın mı gibi..
Parlamenter sisteme devam mı, tamam mı gibi..
Bunlar olmayacaktır.. Çünkü bunlar cız konulardır..
El yakan konulardır..
* * *
Gelin, Yeni Anayasa’dan önce üniversiteler neden görüş bildiremiyor ona bakalım..
Sayın Çiçek ne dersiniz?

Hem müjde hem eyvah
Çünkü yine Atalay!..



Müjde..
Hükümet yeni bir demokrasi paketi üzerinde çalışıyormuş..
Şiddet içermeyen her düşünce serbest kalacakmış..
Hemen bi parantez açalım..
Demek ki şu anda şiddet içermeyen her düşünce serbest değil.. Bazıları suç!..
Neyse..
Terörle Mücadele Kanunu’nda Ceza Kanunu’nda önemli değişiklikler yapılacakmış..Yargının hızlandırılması dahil.. Demokrasi paketinin içi buymuş..
Müjde lafı az; alkış..
Çünkü şu anda şiddete bulaşmayan yüzlerce hatta binlerce kişi fikirlerinden dolayı terörist muamelesi görüyor..
* * *
Eyvah!..
Demokrasi paketini de Bakan Beşir Atalay açıkladı.. Biliyorsunuz Kürt Açılımı da onun kontrolündeydi.. Açılımla kucaklaşacağız derken kavga çıktı.. Türk Kürde, Kürt Türke ters bakar hale geldi.. Habur girişi açılımı dümdüz etti..
Barışı konuşurken savaşı konuşur hale geldik..
Eyvah çekmem bundan..
* * *
Ya demokrasi paketi de Kürt açılımı gibi olursa.. Özgürlüğe doğru koşarken ya totalitarizm durağına çıkarsak..
Aman Allah..


Üslup kaymasını Başbakan önledi

Mesele basit değil çok önemli birkaç açıdan önemli..
Başbakan telefon açtı üzüntüsünü dile getirdi..
Telefonu eşi aldı.. O da üzüldüğünü söyledi..
Başbakan Yardımcısı Arınç aradı; geçmiş olsun dileklerini iletti..
Bununla da kalmadı..
TRT Genel Müdürü Şahin’e verdi, veriştirdi.. Sözleri yakışıksız dedi.. Bir bürokratın taşıdığı vakara yakışmadığını söyledi..
Niye mi?
Genel Müdür, Rojin’e aşüfte demişti ya.. Onun için..
Genel Müdür gazetecilerin akademisyenlerin arasında olduğu için kibar söylemiş..
Aşüfte demiş..
Orospu da diyebilirdi..
Aşüfte ne demek?
Oynak, açık kadın, kokot demek..
Kokot?
Hafif kadın..
Yani orospu..
* * *
Genel Müdür, bu benim üslubum diyerek savunmaya geçti..
Ne demekse!
(Durun durun.. Genel Müdür, bu söylemi Serdar Turgut’tan kapmış olmasın.. Muhabbetleri var mı bilmiyorum ama; Serdar Turgut da Rojin için; ‘dağa kaldırıp seks kölesi yapardım’ demişti!.)
* * *
Mesele bu minvalde seyrederken..
Başbakan’ın, eşinin, Başbakan Yardımcısı’nın Rojin’e telefon açması çok önemliydi..
Ülkenin üslubunu kurtarması adına önemliydi..
Üslup kaymasına mani olması açısından önemliydi..
Uluorta çamur atılan kadına sahip çıkmaları adına önemliydi..
* * *
Sonuçta; Genel Müdür özür dilemek zorunda kaldı.. Hem Rojin’den, hem kamuoyundan..
Baştan yapsaydı ya!


Tersi olsaydı muhafazakâr medya ne yapardı?


Milletvekilleri gece yarısı golüyle hem kendilerine, hem emeklilerine yüklüce zam yaptılar ya..
Ama ne zam..
Emsal olup bütün emeklilere bütün çalışanlara uygulasan hazine patlar!..
Vatandaş, emekliler isyan etti.. Onların canları can da bizim ki patlıcan mı diye söylenmeye başladılar..
Gazeteler manşete çekti, köşe yazarları kıyasıya eleştirdi..
Muhafazakâr medya hariç.. Muhafazakâr yazarlar ilgisiz!
Acaba..
Yüzde 90’lara varan zammın 216 AKP’li, 1 CHP’li vekilin oyuyla kabul edilmesinin etkisi var mıdır?
Olmaz mı?
Suskunluk bundan..
* * *
Bu iş başka partilerin marifeti olsaydı.. Mesele muhalefetteki üç partinin gece yarısı operasyonu.. Önergeyle langırt!
Muhafazakâr medya..
Milletvekillerinin mal varlıklarını, ticaretle uğraşanların kazançlarını, oturdukları ev, bindikleri arabaları, kaldıkları otelleri, gittikleri tatilleri çarşaf çarşaf ortaya dökerdi..
Sadece vekillerin değil, eşlerinin çocuklarının hatta ana babalarının harcamaları da mercek altına alırdı..
Daha da ötesi gittikleri kalbur üstü lokantalarda fotoğraflarını çeker, halka şikâyet ederdi..
* * *
Şimdi muhafazakâr medyada ses soluk yok..