Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Topu kimse kimseye atmasın.. Manzara ortada.. Vicdanlar ağır yara aldı.. Kelimenin tam anlamıyla yargı sistemi patladı..
Memleketin esas meselesi buydu..
Bazı insanlar yargılanamamaktan mağdurdu..
Bazı insanlar yargılanmadıkları için mutluydu..
Tablo ortada.. Azılı katil, domuz bağcı Hizbullah militanları serbest..
10 yıldır karar verilemediği için serbest..
Gitti giderler..
Daha ki bul bulabilirsen..
Zavallı Konca Kuriş.. Domuz bağıyla öldürüleli on yıl oluyor.. Toprak olmayan son kemikleri mezarında ters dönmüştür herhalde.. Ayağa kalkmıştır..
Adalet adalet diye bağırıyordur..
Kuriş’e domuz bağıyla bağıra bağıra öldürülen onlarca kişi de eşlik etmiştir.. Bağır Konca demişlerdir bağır.. Bağır da birileri duysun artık..
*
Bingöl katilinin toprağa yolladığı kişiler de aynı feryat figan içindedirler.. Beş kişiydiler, bedenleri toprak olalı, beş yıl oldu..
Kemikleri toprak olmamıştır daha.. O kemiklerin sesi daha gür çıkar..
İşitiyorum.. Onlar da bağırıyor..
Katile 90 yıl hapis cezası verildi ama şimdi özgür..
Gitti gider..
Daha ki bul bulabilirsen..
*
Manzara bu.. Peki kim suçlu!..
İlla birilerinin suçlu olmasına gerek yok.. Suçlu yaratıp, linç ayini düzenleyerek vicdanlarımızı huzura kavuşturamayız..
Yıllarımız yargı vesayeti kavgasıyla geçti..
Yıllarımız HSYK inatlaşmasıyla geçti..
Yıllarımız bilek güreşine tanıklık etmekle geçti..
Kimse meselenin vatandaşı ilgilendiren bölümüyle ilgilenmedi.. Yok oraya o savcı mı gelsin, buraya bu hâkim mi atansın..
Kim kimi alt edecek..
Yıllar aktı gitti..
Sonunda yargı patladı.. Yanardağ gibi infilak etti..
Ağır cezada durum buysa..
Toplumun hassas olduğu davalar böyleyse, gerisini sormayın!..
Yeni yılın ilk günü Hizbullah tokadı, domuz bağı tokadı iyi oldu.. Belki aklımız başımıza gelir..

Haberin Devamı

Bu da böyle gazetecilik..
15-20 gün oluyor.. Memleketin ayarı kaçtı diye bir yazı yazdım..
Dedim ki..
İcraatın içinde olan biri hakkında bir yolsuzluk iddiası ortaya atılıyor, iktidara yakın duran medya ne oluyor diye durup bakacağına neredeyse iddia sahibini bir temiz dövecek..
Sen misin bu iddiaları gündeme taşıyan..
Yer misin, yemez misin?
Buna; savunmacı gazetecilik mi desem.. İktidar avukatı gazetecilik mi desem, iktidar ortağı gazetecilik mi desem..
Bilemedim..
Dün bunlara bir yenisi daha eklendi..
Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun aylık 39 bin lira olan ev kirası gündeme geldi ya..
Sıcağı sıcağına şu satırları okudum:
*
Dışişleri Konutu’nda Cumhurbaşkanı oturuyormuş, Köşk’ün tadilatı bir türlü bitmiyormuş, çünkü Demirel havuz yaptırmış, konutun tam ortasına havuz yapan mühendisler konutun içine etmiş, çökme tehlikesi varmış, zaten orasının müze olması gerekiyormuş, Davutoğlu’nun oturduğu bölgede diplomatlar yaşarmış, kiralar 30 bin lira seviyesindeymiş, bu sebeple Davutoğlu’nun kirası çok yüksek değilmiş, konutun kirasına takmaları mide bulandırıcıymış, mesele seçimler yaklaşırken ilk kez milletvekili olacak Davutoğlu’nu yıpratmakmış..
Nokta..
*
Bu satırları yazan kim?
Zannedersin ki Davutoğlu’nun basın danışmanı!..
Zannedersin ki Davutoğlu’nun avukatı..
Değil..
Gazeteci, köşe yazarı..
Ne diyeyim.. Bu da böyle gazetecilik..
*
Zaman’da Hüseyin Gülerce seçimden sonra en büyük değişim medyada olacak diye yazmıştı..
Model bu mu?