Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İktidar partisi milletvekilleri kendi hazırladıkları yasa maddesine kabul yerine ret oyu vermiş..
Karışıklık şöyle olmuş.. Muhalefetin ‘kabul’ oyu kullandığını gören iktidar milletvekilleri onlar kabul ediyorsa biz reddetmeliyiz düşüncesiyle olsa gerek ret oyu vermiş..
Oylama bitip madde reddedilince bir bakmışlar ki; reddettikleri muhalefetin önerisi değil kendi önerileri..
*
Canım olur böyle şeyler.. Yeni değil, daha önce de olmuştu, 2008’de benzeri yaşanmıştı, yorgunluktandır diye geçiştirilecek kadar basit bir mesele değil..
Meclis’in çalışma biçimini anlatması..
Milletvekillerinin işlevini ortaya koyması..
Yasaların nasıl yapıldığını göstermesi cephesinden bakarsanız önemli.. Yasama iyice etkisizleşmiş.. Hele torba yasa uygulaması iyice bitirmiş..
Milletvekillerinin anlaması, takip etmesi çok zor.. Çünkü torbanın içinde birbiriyle alakası olmayan onlarca konuda değişiklik var.. Yürütme yapacağı değişiklikleri bekletiyor, biriktiriyor, torba haline getirip Meclis’e gönderiyor.. Meclis’ten bir an önce çıkmasını istiyor..
Günlerce sabahlara kadar mesai yapılmasının nedeni bu..
*
Torba uygulamasını sorduğunuz vakit kazanmak için, hız yapmak için diyeceklerdir..
Asıl nedeni bu değil.. Yangından mal kaçırır gibi değişiklikleri yapmak.. Bırakın kamuoyunun öğrenmesini, bırakın uzmanların tartışmasını, milletvekillerinin bile haberi olmasın isteniyor.. Daha da önemlisi, yürütme istediği kritik değişiklikleri gece yarısından sonra verilen önergelerle yaptırıyor..
Gecenin üçü, dördü, iktidar milletvekili bir önerge veriyor; kabul edenler, etmeyenler.. Kabul edilmiştir..
*
İktidar bu uygulamayı o kadar sevdi ki; iki yıl önce KHK’da bile torba uygulamasına geçmişti.. Adalet Bakanlığı’nın teşkilat ve görevleri hakkındaki kanun hükmündeki kararnamenin içinden doktorlara muayene açma yasağı çıkmıştı..
Üniversitelerin boşalması, özel hastanelerin ihya olma süreci böyle başlamıştı.. Öğrencilerin hocasız kalması!..
Neyse bu ayrı mesele, ‘torba’nın ne olduğunu anlatmak için bu örneği verdim..
Bu ortamda iktidar partisi milletvekillerinin kendi kalesine gol atması normal.. Aslında son kazada golü taşradaki sağlık personeli yemiş oldu.. Onların özlük hakları reddedilmiş!..

Haberin Devamı

Gezi yasak park haline gelmesin

Haberin Devamı

Gezi Parkı gündüz saatlerinde açıldı.. Akşam saatlerinde kapatıldı..
Niye!..
Efendim Taksim platformu çağrı yapmış orada forum yapacakmış.. Parkta olmazmış!.. Park tüm İstanbullulara aitmiş!..
Gidin Beşiktaş’a, Kadıköy’e, Kartal’a, Bakırköy’e.. Nereye giderseniz gidin bütün parklarda her gece forum var.. İnsanlar gidiyor, fikrini söylüyor, farklı fikirleri dinliyor..
Olay çıktığı falan yok.. İsteyen katılıyor isteyen katılmıyor..
Gezi’yi de açın.. Gezi’yi yasak park haline getirmeyin.. Gezi’yi merkez yapmayın..
*
Dün orada forum yapılsaydı, kime zararı olurdu ki.. Bin kişi mi, beş bin kişi mi, on bin kişi mi isteyen katılırdı..
Ama o zaman Gezi Parkı başka bir işleve bürünürdü..
Bürünmezdi.. Bir süre toplanma yeri olurdu sonra eski haline dönerdi..
*
Böylesi daha mı iyi? Polis her gün aç kapa mı yapacak? 24 saat nöbet mi bekleyecek..
Bir akşam ansızın gelip forum yapmasınlar diye!..

Haberin Devamı

Gezi Parkı gençlerin eseri

Gezi Parkı’nın eli ayağı düzgün hale getirildi.. Bu hal bile Gezi Parkı eylemlerinin ne kadar haklı olduğunun kanıtı..
Gezi Parkı’nda çadır kurup bekleyenlerin kente katkısı..
Çapulcu denen gençler olmasaydı, belediye bir pundunu bulup oraya Topçu Kışlası’nı dikecekti..
O kışlada kent müzesi falan olmayacaktı.. AVM olacaktı, otel olacaktı.. Rezidans olacaktı..
Gençler sayesinde pırıl pırıl park oldu.. Parktı park olarak kaldı..
Daha da önemlisi.. İnsanların pek uğramadığı, akşamları tinercilerin mekan seçtiği bir yerdi.. Şimdi Türkiye’nin en gözde parkı oldu..
Dünyanın adı bilinen parkları arasına girdi.. Adını Brezilyalı da biliyor, Japon da..
Demokrasinin simgesi haline geldi..
*
Gezi Parkı gençlerinin katkısı tabii bununla sınırlı değil.. Tabii ki; bireysel düşünceye, örgütsüz örgütlülük anlayışına, katılıma, hak arayışının hak olduğunun anlaşılmasına katkıları büyük..
Yöneten-yönetilen ilişkilerinin nasıl olması gerektiğine de, iktidarların alan daraltması yapamayacağının hatırlatılmasına da..
Gezi Parkı’nın park kalması sadece bir boyutuydu..