Wall Street Journal’daki habere sonunda Genelkurmay’dan cevap geldi..
İki gün niye bekledikleri ayrı bir konu..
Belli ki sıkıntı var.. Belli ki sıkıntı büyük.. İktidarın sivil kanadı da asker kanadı da ne diyeceğini bilmiyor..
WSJ’ın iddiası şuydu; ilk istihbarat ABD’nin ‘predator’ünden geldi.. Bitlis semalarından uçan bizim heron kaydırıldı.. ABD’nin ‘predator’üne uzaklaş denildi.. Daha net görüntü için ek keşif yapma teklifi, Türk yetkililer tarafından kabul edilmedi..
Genelkurmay cevap verdi..
İlk görüntü ‘predator’den gelmedi, TSK’ya ait insansız hava aracından geldi..
*
Zurnanın zırt dediği yer burası değil ki...
Görüntü oradan veya buradan geldi.. İstihbarat kaynağı predator veya heron ne önemi var..
Önemli olan görüntü analizini kimin yaptığı..
Uçakları kim kaldırdı? Bombalama emrini kim verdi?
Açıklanması gereken bu, ötesi teknik teferruat..
Üç dört gün önce Yeni Şafak’ta Abdülkadir Selvi yazdı.. Uludere olayından sorumlu olan kişinin Genelkurmay Komuta Kontrol Dairesi Başkanı Tuğgeneral Salim Kavuncu olduğunu, olaydan hemen sonra istifa ettiğini iddia etti..
Genelkurmay çıtını çıkarmadı..
Ne doğruladı, ne yalanladı..
*
İktidara yakın duran yayın organlarının bu işi alt perdeden götürmesi de ‘işin içinde başka iş mi var’ sorusunu akıllara düşürüyor..
Eskiden olsa.. Bir önceki Genelkurmay Başkanı döneminde.. Olay manşetlerden inmezdi..
Hele WSJ’ın yazdıklarından sonra..
Bir koruma kalkanı var.. Kıyamet koparılmıyor.. O bombalar F-16’dan yanlışlıkla düşmüş muamelesi yapılıyor..
*
En yetkili ağızlar ‘soruşturma sürüyor’un ötesinde bir şey söylemiyor..
Korkarım, Uludere soruşturması da Deniz Feneri gibi olacak..
Üç, beş yıl sürecek..
‘Silahlı predator’e taş koyma haberi
Wall Street Journal’ın haberinin bir başka boyutu daha var.. Zamanlaması mide bulandırıyor..
Kafalarda soru işareti bırakıyor..
Niye mi?
Ankara, ABD’den silahlı predator almak için bastırdığı dönemde bu haber yayımlandı..
Dikkat edin.. Predator devreden çıkarıldıktan sonra, bizim subaylar heron üzerinden değerlendirme yapmaya kalkınca hata yapıldığı söyleniyor..
Haberin özü bu..
Üst düzey bir ABD’li yetkili vurma kararını Türkler verdi, karar ABD’nin değildi demiş..
Eski bir yetkili ise, Türklerin hedef seçmede sıkıntı yaşadığını, hedefleri PKK ile ilişkilendirme içgüdüsüyle karar verildiğini söylemiş..
Yani..
Üst üste koyduğumuz zaman galiba şu sonucun çıkması isteniyor..
Silahlı ‘predator’ler Türklere verilmez..
Uludere’de olduğu gibi hata yapabilirler.. Sivilleri vurabilirler..
*
Zaten bu haber nedeniyle Amerika’da insansız hava araçlarından istihbarat paylaşımı sorgulanmaya başlandı.. Müttefiklerimize ne kadar güvenmeliyiz sorusu tartışılıyor..
Sözde başka icraatta başka
Başbakan’ın etkin danışmanlarından Yalçın Akdoğan önemli bir yazı kaleme aldı..
Adem-i merkeziyetçiliğin kronik sorunları çözmede önemli olduğunu, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gerektiğini yazdı..
Doğru..
Doğru da.. İktidar adamları lafta bunu söylüyor ama iş uygulamaya gelince tam tersini yapıyor..
İki örnek..
BİR: Şehircilik Bakanlığı İstanbul’daki SİT alanlarının imar planlarını kendisini yapacağını ilan etti..
Ne oldu yerinden yönetim.. Yerelin güçlendirilmesi!..
Bu açıkça merkezin yerele müdahalesi değil mi?
İKİ: Şehir Tiyatroları sanatçıları ile İBB arasında yönetim anlaşmazlığı çıktı.. Mesele tamamen İstanbul’u ilgilendiriyordu..
Adı üstünde şehir tiyatrosuydu..
Başbakan Ankara’dan müdahale etti.. Tiyatroları özelleştireceğini daha doğrusu kapısına kilit vuracağını açıkladı..
Ne oldu Adem-i merkeziyetçilik!.. Şehir Tiyatroları kapatılırsa bu duruma kızan seçmen hesabı kimden soracak..
Belediye Başkanı’ndan mı?
Başbakan’dan mı?
Yeni anayasa yaparken sınırları iyi çizelim.. Merkez yerele müdahale edemesin..
Yunanistan gibi oluruz ha!..
Son numaramız bu.. Daha doğrusu son gözdağımız..
Kim para isterse.. Kim büyümeden pay alma talebiyle ortaya çıkarsa laf yapıştırıyorlar..
Verelim de Yunanistan gibi mi olalım..
Memurlar 3+3’ü komik bulunca; batarız haa sesleri yükseldi..
Yunanistan’a döneriz!..
Madem kritik noktadayız.. Madem, memura verilecek zammı bir, iki puan arttırmak bile batışa neden olacak.. Madem bıçak sırtı hali var..
O halde devlet bu yıl araba da almasın.. Kamuya dokuzu zırhlı 6 bin 476 araç alınacakmış..
Bedeli 1.3 milyar liraymış..
Almayalım..
Zaten kamunun 86 bin 479 aracı varmış.. Daha ne!..
Parayı arabalara yatırıp sonunda Yunanistan gibi olmayalım da..
