İmralı’daki ‘masa başında’ yol haritası da yapılmıştır herhalde.. Mutabakat olmasa gizli görüşme en yetkili ağızdan açıklanmazdı..
Peki, yol haritasında ne var?
Şöyle mi?
Silahların susması, PKK’lıların sınır dışına çıkmaları, silah bırakmaları, dağdan inmeleri..
Karşılığında!..
Oraya geleceğim..
Başbakan çözüme giden zincirin en önemli halkasını Nijer’de açıkladı..
Bölücü terör örgütünün Türkiye’yi terk etmesidir amaç..
Dedi ve ekledi..
Silah bırakarak terk etmesidir..
Yani önce Kuzey Irak’a çekilmek sonra silah bırakmak değil.. Silah bırakarak çekilmek..
*
Olur mu? Öcalan’ın gücü buna yeter mi? Yetse bile hangi şartlarda kabul eder? Kandil ‘evet’ der mi? Karayılan’ın ilk günkü açıklamada sorun olarak dikkat çektiği ‘geniş komutanlık kademesi ve savaşçı yapı’ ikna olur mu?
Gerçekçi olalım..
Eline silah alıp dağa çıkan neden silahını bırakarak ülkeyi terk etsin ki..
Terk etmesi için bir şeylerin olması gerekir.. Kuvvetli değişiklikler, şaşırtıcı kararlar..
Bunun içine Öcalan’ın bulunduğu koşulları da koyabilirsiniz, dağdan inenin cezaevini boylamayacağı garantisini de..
Bunlar bile yetmez.. Daha birçok şart da..
Zorluk da burada başlıyor.. Bunun Türk toplumuna da Kürt toplumuna da anlatılması lazım.. Silah bırakacak 16 yaşındaki çocuğun da geleceğini görmesi lazım..
Şehit verenlerin tatmin olması lazım..
İki tarafın da kazandık, kaybettik duygularından arınması lazım..
Barışın kutsanması lazım..
Kolay değil..
Bunu kim yapacak?
İktidarın gücü tek başına altından kalkmaya yeter mi?
Yetmez..
*
Bu süreçte herkes önemli.. CHP de önemli, BDP de, KCK da.. İmralı önemli, hapishane önemli, sivil toplum kuruluşları önemli, şehit aileleri önemli, kanaat önderleri önemli..
*
Biliyoruz ki Ortadoğu’nun yeni şartları PKK’yı eskisinden daha güçlü hale getirdi..
Niye o gücü bırakıp, Kandil’i terk edip herhangi bir Avrupa ülkesinde önemsiz bir adam olarak yaşamaya devam etsinler ki..
Orada kalsalar bile silahı bırakıp piknik hayatına geçmeyi niye seçsinler ki..
Bi şeyler olası lazım..
O bi şeyler; sıkıntılıdır, kahredicidir, sarsıcıdır.. Katlanması, göğüslenmesi zordur..
Üstesinden gelmek için birlik olmak gerekir.. Herkesin etkin olduğu tabana seslenmesi olmazsa olmazıdır..
En küçük bir dışlama, ihmal arabayı devirir..
*
Bu sebepten derim ki; Başbakan’ın bundan sonraki tavrı çok önemlidir.. Nijer’de BDP ile müzakere yapabiliriz demesi olumlu adım..
Gerisi gelmeli..
Gördüğüm şu.. Başbakan üslup ayarı yapıp tonu düşürürse, kızgınlığını içine atabilirse zorlu yolculuk daha az hasarlı olur..
‘Özerklik’ yerine güçlü yerel yönetim
Böyle durumlarda, sızan bilgileri değerlendirerek, satır aralarını okuyarak önümüzü görmeye çalışırız..
Denildiğine göre, İmralı görüşmesinde Öcalan demokratik özerklik talebinden vazgeçmiş..
Biliyorsunuz.. 2009 yılında Kürt açılımı başlamadan İmralı’dan sızan talep listesinin en önemli maddesi buydu..
Demokratik özerklik..
Olmazsa olmazı!..
*
Yerini ne dolduruyor?
Güçlü yerel yönetim.. Türkiye’nin Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın 4 ve 5. maddelerine koyduğu çekinceyi kaldırması..
Yeter mi?
Yetiyor..
Kısa bir süre önce büyükşehirleri ‘bütün şehir’ yapan yasa bu işi kolaylaştırdı.. Belediye başkanlarına yerel başkan gibi yetkiler verdi..
Çekince kalkınca iş hallolacak..
*
Ne mi olacak?
Anayasa ve yasa ile belirlenen yetkilerle yerel yönetimler tam takdir hakkına sahip olacak, bu yetkiler merkezi hükümet tarafından zayıflatılmayacak, sınırlandırılmayacak.. Yerel yönetimlerin sınırları o bölgede referandum yapılmadan değiştirilemeyecek..
Kısaca ‘yerel yönetimler’, ‘yerel iktidarlar’ olacak..
Meclis ne yapmış?
Zonguldak Kozlu’daki vahim maden kazası birçok gerçeği ortaya çıkardı.. Bir de soru sordurdu..
BİR: Sayıştay denetimi önemliymiş..
İKİ: İktidarın Sayıştay’ın kolunu bacağını budamaya çalışması yanlışmış.. İktidar, Sayıştay’ın sadece mali nitelikteki hesapları incelemesini, yerindelik denetimi yapmasını istiyordu..
ÜÇ: Anayasa Mahkemesi’nin kararı doğruymuş.. Mahkeme hükümetin bu uğurda çıkarttığı yasayı iptal etti..
Soru da şu..
Sayıştay Kozlu için Meclis’e verdiği raporda vahim bir olayın olmaması tamamen tesadüf demiş..
Peki Meclis ne yapmış?
