Adı büyük ama işlevi küçük de diyebiliriz.. Hangisi mi?
Meclis.. TBMM..
Bu durum Avrupa Birliği İlerleme Raporu’na bile girdi.. Kırık not hanesine yazıldı.. Şöyle denilmiş;
“Önemli siyasi konuların ele alınmasında parlamentonun rolü hala sınırlı kalmaktadır. Parlamentonun yürütme üzerindeki gözetim rolü güçlendirilmelidir”
Sistemin iyi işlememesinin nedeni bu.. Meclis’in inisiyatif koyamaması.. Yürütmeye tabii kalması.. Yürütmenin emrine girmesi.. Kuvvetler ayrılığının işlememesi..
Hal böyle olunca yürütmeden gelen yasa teklifleri yürütmenin izni olmadan değiştirilmiyor, çoğu zaman aynen geçiyor..
‘Yürütmenin izni olmadan’ ibaresini bilerek koydum.. Çünkü yasa teklifleri Meclis’e geldikten sonra komisyonda olsun genel kurulda olsun acayip değişikliğe uğruyor..
Bu vekillerin ağırlığını koymasından kaynaklanmıyor.. Yasa teklifleri ön hazırlık yapılmadan, enine boyuna konuşulmadan tartışılmadan Meclis’e yollandığı için oluyor..
Yanlışlar, eksiklikler görüldükçe önergelerle düzeltiliyor..
Bu durum da AB İlerleme Raporu’na girdi.. Şöyle demişler:
“Hükümet TBMM’den önemli yasaları geçirirken öncesinde yeteri kadar hazırlık yapmıyor, görüş alıverişinde bulunmuyor”
Örnek..
4 + 4 + 4 eğitim sistemi..
*
Meclis’in işlevsiz kalmasının en somut en bariz örneğini geçen yıl yaşadık.. Geçen yaz yasama organı, yetkisini yürütmeye devredip tatile çıkmıştı.. Yürütme devletin yapısıyla ilgili çok önemli değişikliği KHK ile yapmıştı..
Meclis’in haberi bile olmamıştı..
Bir milletvekili de çıkıp bu duruma itiraz etmemişti..
Kimse biz niye seçildik diye sormamıştı.. Varlık nedenini sorgulamamıştı..
Gerçi şimdi de sorgulamıyorlar ya!
*
Bu yasama kısmı, bir de denetim kısmı var..
Burası daha vahim.. İktidar partisi kendi hükümetini denetlemiyor.. Denetleyemiyor..
Çünkü sistem izin vermiyor..
Niye mi?
Kendini milletvekili seçtiren genel başkanını nasıl denetleyecek?
Geriye muhalefetin denetimi kalıyor..
O zaman da devreye gol atma gol yeme anlayışı giriyor.. Kafa koparma koparmama diyebiliriz..
Örnek mi?
Davutoğlu için verilen gensoru görüşülürken AKP’li vekil Çavuşoğlu kürsüye çıkıp şöyle konuşmuş:“Biz sayın Bakan’ım sizi yedirmeyiz, hiçbir bakanımızı yedirmeyiz”
*
AB’den gelen raporu paçavra diye çöpe atıyoruz ama gerçek bu.. Şunu da söyleyeyim o raporu çöpe atan milletvekili; başkanlık sistemini isterken bu ucube durumu örnek gösteriyor..
AB ile aynı dili kullanıyor..
Cumhurbaşkanı’nın veto gerekçesi ne olacak?
Veto edecek, Meclis’e gönderecek..
Hayır, imzayı basacak referanduma götürecek..
Veto edecek.. Etmeyecek..
Ankara papatya falı açıyor ama çoğunluk şöyle olsun böyle olsun diyerek rengini belli etmiyor..
Çünkü iktidar partisi oyun planını kurmuş değil..
Aralık ayında Anadolu diz boyu kara bürünmüşken referanduma gitse bir dert.. Cumhurbaşkanı geri gönderirse ikinci kez denemeye kalkarsa başka dert.. Bu işi başaramadık deyip hayatı akışına bıraksalar bambaşka dert..
İktidar partisinin işi kolay değil..
*
Dün yazdım; Cumhurbaşkanı’nın da işi kolay değil.. Veto ederse gerekçeye ne yazacak?
AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş veto ederse gerekçe yazamaz görüşünde..
Demiş ki; onaylayacağı kanaatindeyim. Çünkü anayasaya aykırı herhangi bir durum yoktur.
*
Aslında anayasaya aykırı bir durum var.. Anayasa hukukuna..
Niye mi?
Meclis’in yerel yönetimlerin görev süresini değiştirirse çok tehlikeli bir yolun kapısını açar..
İleride Meclis’te anayasayı değiştirecek güce sahip olan parti veya partiler sistemle istediği gibi oynar..
Belediye başkanlarının görev süresini istediği gibi kısaltır, istediği gibi uzatır.. Hatta Cumhurbaşkanı’nın bile..
Mesela beş yılı pat diye iki yıla indirir..
Demem şu..
Cumhurbaşkanı dahil, Anayasa Mahkemesi Başkanı dahil, Yargıtay Başkanı dahil kimsenin Anayasal güvencesi kalmaz..
Abartmıyorum..
Bu yasa bu kapıyı açıyor.. Cumhurbaşkanı bu gerekçeyle veto ederse şahane olur, anlamlı olur..
Yarı başkanlık işi zora girdi
İki parti birleşti yerel seçimleri istediği tarihe almayı başaramadı..
Fire verildi, geçmedi..
Yarı başkanlık veya partili cumhurbaşkanı için en az 330 oy lazım..
MHP yanaşmazsa zor..
AKP bu değişiklikte fire verdiğine göre yarı bakanlıkta haydi haydi verir..
Sinyali verildi.. AKP’deki telaşın bir nedeni de bu..
Fire korkusu..
Üç yılda beş kez sandık ihtimali
Sayalım.. Cumhurbaşkanı onaylarsa Aralık’ta referandum var demektir.. Sonra 2013’ün sonbaharında yerel seçim..
Etti iki.. 2014’ün ilkbaharında yarı başkanlık veya partili cumhurbaşkanı için de referanduma gidebiliriz.. (AKP 330 oyu bulursa )
Etti üç.. Üstüne Cumhurbaşkanı seçimi ile genel seçimi koyun..
Oldu beş.. Sandık yorgunu olacağız..
Bu kadar çok seçime ekonomi dayanır mı bilmem..
