Böyle bir niyetim yoktu, tesadüf oldu.. Kendimi bir anda Urla’daki yelken yarışlarında buldum.. Yarışırken değil.. Rüzgar beklerken.. Kaç saat beklediniz derseniz.. Beş saat.. Rüzgar inat etti, üflemedi bile..
*
Ne işin var derseniz.. İzmir’e gitmiştim.. Hem iş hem tatil diyelim.. İzmir güzeldir ama çevresi daha güzeldir.. Küçük bir tur atarız diye düşündüm.. Önce Alaçatı’ya indik.. Mekanlar yaza hazırdı ama kimseler yoktu.. Yazın ana baba günü oluyor, iki adım atmak, oturup soluklanmak, iki lokma yemek işkenceye dönüşüyor..
Alaçatı bu haliyle çok hoştu, keyifliydi..
*
Geri döndük, doğru Sığacık’a.. Seferihisar’ın sahilidir, balığıyla ünlüdür.. Liman lokantasına gittik.. Mevsim barbun mevsimi.. Ege’nin barbunu da barbundur hani..
Çıtır çıtırdır..
Sığacık’a ilk gidişim.. Liman lokantasını beğendim.. Mezeleri çok iyiydi, tazeydi, lezzetliydi.. Karidesi de, barbunu da on numaraydı..
*
İzmir’e gelip de Urla’ya uğramadan olmaz.. İşte büyük macera orada başladı.. Jimmy Key tekne yarışı varmış..
Madem burdasın, gel yarışa katıl dediler; Candid teknesine atladık son dakikada yarışçı olduk..
Olduk olmasına ama rüzgar yoktu ki yarışayım..
Bekle dediler.. Beklemeye başladık..
Bir saat, iki saat, üç saat.. Dedim ya beş saat bekledik..
Yarışsak garanti birinciydik.. Geçen yıl ikinci olmuşlar.. İpekoğlu teknesine geçilmişler..
Bizim ekibin bahanesi hazır..
Ama onlar balon açtı..
Balon malon, alırız bu işi dedim..
*
Rüzgarı bekliyoruz da saatler ilerledikçe canımız sıkılmaya başladı.. Motorla küçük bir tur attık, bir tur daha.. Valla açtık biraları..
Tam bizim ekip deneyimli, rüzgarın kelek yapacağını tahmin etmişler, biraları stoklamışlar diyecektim ki lafım ağzında kaldı..
Hangi teknenin yanına yaklaşsak elde biralar..
*
11’de halat çözdük limandan ayrıldık saat 3.30 oldu, hala bekliyoruz.. Bu mevsim Ege’de.. Hava sıfır.. Yapacak bir şey yok.. Bastık Urla’nın dibindeki Pırnallı adasına gittik.. Atladık suya..
Bizi gören bütün tekneler peşimizden.. Adaya ilk biz vardığımız için ister istemez günün birincisi olduk.. Yelken yarışlarını anında yüzme yarışlarına çevirdik..
Tadını çıkarmaya başladık..
Dört gibi anons geldi.. Yarış iptal..
*
Hep söylerim.. Bizim Ege’nin koyları harika.. Ayvalık’tan başla Kaş’a kadar.. Zevk almasını biliyorsan doğadan, denizden, hayattan keyif alıyorsan altındaki teknenin hiç önemi yok..
50 bin liralık tekneyle de 500 bin liralık tekneyle de demir attığın koy aynı koy..
Doğa aynı doğa..
Fark insanda.. Fark insanın dostlarında.. Fark sohbette.. Fark ağız tadında..
Ağzınızın tadı bol olsun, iyi pazarlar..
Golfün önemi
Sporla başladık sporla devam edelim.. Yelkenden golfe geçelim..
Yok yok yeni merakım değil, Dr. Bülent Göktuna ile tanıştım.. Golfün önemini o anlattı.. Aklıma yattı..
Aslında bu iş aklına ilk yatan kişi Turgut Özal olmuş.. Çoğu konuda öncü olmuştur..
Bülent Bey, Özal’a golfün önemini anlatınca çok destek vermiş.. Antalya’yı ona borçluyuz.. Uzun sohbetimizde Bülent Bey’in özetle söylediği şu.. ‘2020 olimpiyatlarına talibiz, karar verecek üyeler arasında çok sayıda golfçü var. Golf olimpiyatlara girdi.’
İlgi göstermek için önemli neden.. Karar vericiler golf oynuyor.. Bülent Bey ne yapıyor derseniz? Elinden gelen her şeyi diyebilirim.. Antalya’daki National Golf Club Yönetim Kurulu Başkanı..
Dar gelirli ailelerin çocuklarına burs veriyor, eğitim veriyor.. Golfçü yapmaya çalışıyor.. Yıllar süren emek sonunda uluslararası turnuvalarda boy gösterecek ilk kadın golfçüler yetişmiş..
Daha da önemlisini söyleyeyim..
9 Mayıs’ta Antalya’da Avrupa Kadınlar Golf Turnuvası var.. 31 ülkeden 126 kadın katılıyor..Türkiye için önemli..
*
Hedef ne? Milli takım yapmak, olimpiyata katılmakmış.. Meselenin sportif yanı bu.. Bir de turizm yanı var ki ayrı bir yazı konusu..
