Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Her konuda ahkâm kesmeye meraklı oluşumuzdan mı? İlgi yelpazemizin çok geniş olduğundan mı?

Gazeteci kulağı delik adamdır klişesinin beyinlere işlediğinden mi? Siyasetle mecburen haşır neşir olduğumuzdan mı?

Karar veremedim..

Çünkü; ne zaman sokağın nabzını tutmaya kalksak, sokak bizim nabzımızı tutmaya çalışır.. Ne zaman sokağı sorgulayıp, ağızlardan laf almaya çalışsak, sokak bizi sorgular..

Aslında sohbet de böyle başlar..

Bu işte iki tarafın da çıkarı vardır..

Biz onların bakışını gazete kâğıdına aktarırız..

Haberin Devamı

Onlar bizim söylediğimizi işyerinde, dost sohbetinde, kahvede arkadaşlarına aktarır.. Filanca ağabeyi gördüm; iş bitmiş, koalisyonu şu partiyle bu parti kuracakmış!.

Falanca ağabeyin dediği çıkmazsa kıyamet kopmaz ya!.

***

Bir süredir sokak ne düşünüyor diye önüme gelenle konuşuyorum.. Ne istediklerini, ne beklediklerini anlamaya çalıştım..

‘Laf olsun diye mi konuşuyorlar, inanarak mı söylüyorlar’ anlamak için üzerlerine gittim.. Söylediklerine kasten karşı çıktım, tartıştım..

Sonuç şu..

Sokak AKP-CHP koalisyonu istiyor..

Sokağın çoğunluğu diyelim..

(AKP-MHP koalisyonu isteyen yok mu diyeceksiniz.. Var tabii ama daha çok AKP’liler.. MHP’liler Bahçeli söylemini şiar edinmiş..)

***

Sohbet ederken hangi partiye oy verdikleri sormadım ama lafın gidişinden siyasi eğilimini anlıyorsun.. Adam CHP’li değil, adam AKP’li değil.. Hatta AKP’ye kızgın..

Ülke için en doğrusu

bu diyor..

Niye?

Herkesin kendine göre sağlam bi gerekçesi var..

Kimi, huzur peşinde.. Kimi, ekonomide dikişlerin atmamasının derdinde.. Kimi, PKK meselesi ancak böyle çözülür görüşünde.. Kimi, ben yaptım oldu dönemi kapanır diyor..

Sokakla aynı fikirdeyİm ama!..
Biliyorum.. Yukarıdaki satırları okuyunca ..
‘Tamam kardeşim sokak sana bunu dedi de sen sokaktaki adama ne dedin’ demişinizdir; Onlar da sana sormadı mı, seni sorgulamadılar mı?
Sordular.. Sokakla aynı fikirdeyim..
Ama önemli bir farkla..
***
Ben diyorum ki; sokak istedi diye yalapşap koalisyon kurulmaz.. Seçmen baskısıyla paldır küldür evlilik yapılmaz.. Seçmene şirin gözükmek için alelacele imzalar atılmaz..
Atılırsa ne olur?
1995’te kurulan ANAP-DYP koalisyonu gibi olur.. Üç ay sonra, beş ay sonra, bilemedin bir yıl sonra lastik patlar..
Araba devrilince altında kim kalır belli olmaz.. Bazen ortaklardan biri kalıyor, bazen ikisi de..
Arabayı devirip de yara almadan çıkanı yok..
***
Öncelikle şunda anlaşmaları lazım..
Hükümetler ülkeleri değiştirmek, rejimin sağıyla soluyla oynamak, toplumu dizayn etmek, format atmak, nesil yetiştirmek için kurulmazlar..
Ülkeyi belli bir süre yönetmek için kurulurlar..
Demokrasilerde hükümetin işlevi budur.. İki parti bu anlayışla masaya otururlarsa yolun yarısı aşılmış demektir..
Öteki yarısı bu süre içinde ne yapacakları konusudur.. Nasıl bir dış politika izleyecekleri, hangi yatırımlara ağırlık verecekleri, gelir dengesizliğini nasıl giderecekleri falan..
Demem şu; hükümetin işlevi konusunda anlaşırlarsa gerisi müzakere meselesidir..
Sonuç almak daha kolaydır..
Yapılanlar yanlarına kâr mı kalacak?
Tamam, sokağın nabzı
AKP-CHP koalisyonunu işaret ediyor ama böyle düşünenler de yok değil..
CHP’nin çekirdek seçmeninin dip duygusu bu..
Katı seçmenin..
Ne mesela diyorsun.. Sözcükler makineli tüfekten çıkar gibi fırlıyor..
Eğitimin altüst edildiğini, yargının yargı olmaktan çıktığını, ‘bizden, bizden değil ayrımının’ yaşamın her alanında yapıldığını, polisin keyfi davrandığını, taraflı olduğunu, AKP’li olmayana kamuda hayat hakkı kalmadığını söylüyorlar..
Özetle.. Parti devletini tarif ediyorlar..
Haksız değiller.. Seçim sürecinde parti devleti düzeni daha da görünür hale geldi!.
***
Tamam da bunu düzeltmenin yolu ne?
Kenarda oturup parti devleti anlayışının yıkılacağı günü beklemek mi, işin içine girip düzeltmek için çaba sarf etmek mi?
Eli taşın altına koymak mı?
Hangisi!..
***
Diyorlar ki; ‘Tamam da bakanlar ne olacak, yaptıkları yanlarına kâr mı kalacak?’
Zaman aşımına daha
çok var..