Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Normal değil.. İleri teknolojinin başımıza ördüğü çoraplar da değil..
Teknolojiyse her ülkede var.. Her ülkede gizli kasetler havalarda uçuşmuyor.. Her ülkede en mahrem telefon konuşmaları ortalığa saçılmıyor.. Her ülkede ülkenin önemli siyasetçileri hakkında komplolar düzenlenmiyor..
Kasetler piyasaya sürülmüyor..
Her ülkede internet var.. O ülkeler, interneti bel altı savaşının platformu yapmıyorlar..
Biz yapıyoruz..
Biz yaptık..
* * *
Bugün Baykal’a yapılanları, bıyık altından gülerek, timsah gözyaşları dökerek kınıyoruz, lanetliyoruz, alçaklık, kalleşlik diyenler vicdanlarını aklayamazlar..
Yürekten söyleseler de aklayamazlar..
Çünkü..
İnternete düşen ses kayıtlarına, videolara dayanarak yaptıkları yorumlarla internete düşmeyi meşru hale getirdiler..
Bilerek, bilmeyerek..
O gizli ele..
Gizli ellere..
Bilinmeyen merkeze, merkezlere interneti tepe tepe kullanın mesajı verdiler..
Cadı kazanı böyle yaratıldı..
Şimdi herkes sırasını bekliyor, bugün ona yarın sana!..
Yol açıldı bir kere..
* * *
O kasetin yayınlanması CHP Genel Başkanı’na yönelik bir komplo mu?
Evet mi?
O zaman tezgâhı kuranı ortaya çıkarmak şart.. Mafya hesaplaşmalarında, çete işlerinde ‘parayı takip et’ derler ya..
Beylik sözdür; parayı takip et, birinci adama ulaş..
Bu olayda Baykal’ı köşeye sıkıştırmak en çok kimin işine geliyorsa.. En çok kim faydalanacaksa en çok kim nemalanacaksa..
Tezgâhı kuran odur..
Veya kurulan tezgâhı halka açan..

Haberin Devamı

TEZGÂHI KURANI BULMA YÖNTEMİ
İÇİN RAHAT OLSUN MUSTAFA, BECERMİŞSİN
Perşembe akşamı, masamın üzerine bırakılan zarfı açtım..
İçinden, “Rica etsem saçımı okşar mısınız?” çıktı..
Mustafa Mutlu’nun kitabı..
İlk sayfasını çevirdim..Bir not..
Tezkan sen gittin, kat sessiz kaldı, fırsat bu fırsat roman yazdım. Sevgiyle. Mustafa
Kendi kendime nihayet bir işe yaramışım dedim, güldüm..
* * *
Vatan’da Mustafa ile odalarımız yan yanaydı.. Bütün gün oturup ciddi ve sıkıcı siyasi yazılar yazacak, siyaset konuşacak değiliz ya..
Bol bol şamata da yapardık..
Birbirimize takılırdık.. En çok da ben.. Bir yolunu bulur veya uydurur Mustafa’yı kızdırmaya başlardım..
Ne çok şamata yapıyor muşum, insanların ne çok vaktini alıyor muşum ki, Mustafa o boşluğa bir roman sığdırmış..
Harika bir iş yapmış..
* * *
İkinci sayfayı çevirdim, ne yazmış diye bir göz atayıp dedim.. Aaa 1.5 saat geçmiş, farkına varmadım..
Yaşama çok farklı bir gözle bakmış.. Bravo..
* * *
Mustafa, Vatan’daki köşesinde her zamanki mütevazı tavrıyla okurlarına sormuş..
Becerebilmiş miyim?
Okurun olarak yanıt vereyim..
Becermişsin..
Roman yazma, kitap yazma korkusunu üzerinden attığına göre sonbaharda bir tane daha bekleriz!..
Kaytarmak yok, kolları sıvamışken yazmaya devam..

Haberin Devamı

ŞİMDİ DE KAÇAK KALKAN!
Beşiktaş çarşıya uğradım.. Balıkçılarla balık sohbeti yaptık...
Baktım kalkanın fiyatı bir nebze aşağıya inmiş..
Hayırdır, bolluk mu var dedim..
Kaçak kalkan girdi de ondan dediler..
Haydaa.. Çiftlikte yetiştirilen çakma kalkanı anladık da kaçak kalkan nasıl oluyor?
Anlattılar..
Karadeniz’in kuzeyinde av yasağının olduğu yerlere kaçak ağ atıyorlarmış.. Bu işin başrolünde Ukraynalılar varmış!. Yakalanma korkusuyla bazen günlerce, haftalarca attıkları ağı toplayamıyorlarmış.. Ağa sıkışıp kalan balıkların halini düşünün.. Kaçak getirilen o kalkanlar fiyatı düşürmüş..
Tadı nasıl?..
Etleri pörsümüş oluyormuş, tadı yavanlaşıyormuş..
Çakma kalkanda son durum ne dedim..
Bu aralar gelmiyor, kalkan çekilsin, bir aya kalmaz piyasaya çıkar dediler..