Gezi Parkı turnusol işlevi yaptı.. Defoları ortaya çıkardı.. Türkiye değişti sözünün, yeni Türkiye sözünün palavradan ibaret olduğunu gösterdi..
Gezi Parkı eyleminden önce ne nutuklar atılmıştı.. Büyük büyük laflar edilmişti.. Eski Türkiye tarihin çöplüğüne atılmıştı.. Değişim süreci her alanı kaplamıştı.. Değişimi anlayanlar, öncülük edenler alıp başını gitmişti..
Yepyeni ilişkiler ağı ortaya çıkmıştı.. Toplumdaki büyük değişimi anlamayanlar devre dışı kalmaya mahkumdu.. Değişime ayak uyduramayanların başında ‘merkez medyanın’ yazarları çizerleri gelmekteydi...
Yeni Türkiye’ye direniyorlardı..
Eski Türkiye sürsün istiyorlardı..
Bırakın öteki kurumları yargı bile değişimden nasibini almıştı.. Statükocu kişiler, statükocu yapılar, statükocu partiler yok olmaya mahkumdu..
*
Söyledikleri, yazdıkları, çizdikleri aşağı yukarı böyleydi.. Söze yeni Türkiye diye başlayıp, yeni Türkiye diye bitiriyorlardı..
Gezi Parkı eylemine kadar..
Eylemle birlikte eski alışkanlıklar hortladı.. Çok acayip bir şey oldu.. Gördük ki, Türkiye değişti diyenler, Türkiye’yi değiştirdiğini iddia edenler değişmemiş.. Değişimi anlamamakla, kavramamakla suçlananlar değişmiş..
Mesela diyeceksiniz?
Bundan 10 yıl önce de, 20 yıl önce de, 30 yıl önce de sosyal olaylar, toplumsal eylemler, protestolar, gösteriler ‘dış mihraklar’a bağlanırdı..
Sokağa çıkan insanların ne istediğine bakılmaz, dış mihraklardan söz edilirdi, Türkiye’yi kıskananlardan..
Şimdi de aynısı oldu..
*
Eskiden ülkeyi yönetenler, eylemcileri dinlemek, anlamak yerine polis marifetiyle susturmaya, sindirmeye çalışırdı..
Şimdi de aynısı oldu..
Şu farkla.. Eskiden cop kullanıyorlardı şimdi biber gazı kullanıyorlar..
*
Eskiden bu tür hadiseleri veren, üzerinde yorum yapan dış basın hiç sevilmezdi.. Bilerek Türkiye aleyhine yayın yaptıkları iddia edilirdi.. Hatta olayları veren televizyonların, gazetelerin Yahudi sermayesine hizmet ettiği söylenirdi..
İtibarsızlaştırılmaya çalışılırdı..
Şimdi de aynısı oldu..
*
Lafta değiştiği söylenen ama değişmediği ortaya çıkanlar listesi uzadıkça uzar.. Mesela iktidara yakınlığıyla bilinen Medya Derneği, Değişim sürecinde bir meslek: Gazetecilik konulu forum düzenlemiş..
Medyadaki değişim konuşulacakmış..
Merakım şu.. 31 Mayıs akşamı da konuşulacak mı?
Fişleme yapılıyorsa halimiz çok vahim
Taraf gazetesi iki üç gündür yayın yapıyor.. MİT ile yapılan protokol gereği Milli Eğitim Bakanlığı, THY, Tapu daireleri, PTT sitemdeki bütün işlemleri ve bilgileri MİT’e aktarıyormuş..
Yalanlanmadı..
Kimse protokol yok demedi..
Hukuk dışı bir durum olmadığından söz ettiler.. Mesela MİT açıklamasında; MİT’in milli iradenin emrinde olmasını hazmedemeyenlerin karalama çabası diyerek habere kızdı..
Mesela PTT Genel Müdürü protokol yok demedi, yasalar çerçevesinde yapılan işlemler gibi yuvarlak laflar etti..
Bir iki soruyla konuyu açmaya, ne olduğunu anlamaya çalışan gazeteciye kızdı..
Kapının önüne koyarım dedi..
*
Orada değildim, televizyon haberlerinde gördüm.. Genel müdür bu kadar sinirlendiğine göre galiba var bi şeyler..
CHP konuyu Meclis’e taşıdı.. Ulaştırma Bakanı protokollerden haberi olmadığını söyledi.. Mesele etlenip budaklanmadı..
Hakkıyla konuşulmadı, tartışılmadı..
Ama kapağı aralandı.. Bakalım altından neler çıkacak..
Vicdanlara sığmadı
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı 1.5 yıldır Uludere’yi araştırıyordu.. Geçen gün görevsizlik kararı verdi.. Dosyayı Genelkurmay Askeri Savcılığı’na yolladı..
Hani askerler de bizim gibi sivil mahkemelerde yargılanmalıydı.. Ast-üst ilişkisinin olduğu yerde hakkıyla yargılama olmazdı..
Eskiden bunları söyleyenler şimdi suskun!..
*
İşin kötü tarafı dosyada şüpheli tespiti yapılmamış.. Bombalama var, 32 ölüm var tek bir şüpheli bile yok..
İlginç!..
Bu konudaki Meclis komisyonunun raporu da garipti.. ‘Uzaydan gelenlerin sebebiyet verdiği kaza’ der gibiydi.. Üstünü örtmeye çalışmak içindi..
