Hepimiz şaşırmıştık.. Bir türlü Uludere ile kürtaj arasında bağlantı kuramamıştık..
Gerçi Başbakan kurmuştu..
Her kürtaj bir Uludere’dir diyerek kürtaj tartışmasının startını vermişti..
Durup dururken kürtaj..
Konu edilmezken, adı bile anılmazken!..
30 yıldır kürtaj serbest.. Bu 30 yılın 10 yılında AKP iktidar..
Neden şimdi?
Sağlık Bakanı zamanı yeni geldi, her şeyi bir anda yapamayız gibi gerekçeler yuvarladı ama tutmadı..
Kimse yemedi!..
*
Tartışmanın üçüncü haftasında, Uludere’nin karşısına neden kürtajın konulduğu sonunda anlaşıldı..
Dindar Müslüman kesimin gönlünü okşamak..
Dindar, mütedeyyin kesime güçlü bir tartışma alanı açmak.. Böylece Uludere’den koparmak..
Hedef onlardı..
*
Başbakan, Uludere’nin konuşulmamasını istedi.. Susan olmadı, uyan olmadı..
Özellikle AKP’ye destek veren dindar kesim hiç susmadı..
İktidar yıpranır kaygısına kapılmadılar.. Hatta sesleri iktidar muhaliflerinden daha fazla çıktı..
Yazılar yazdılar..
Konuşmalar yaptılar, kampanyalar düzenlediler..
Bombalamayı kınadılar..
Peygamberimizin ‘haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır’ sözünü hatırlatarak susmadılar..
‘Uludere için adalet’ sitesi açtılar, ‘sorumlulardan hesap sorulsun’ diye imza kampanyasına başladılar..
Dindar Müslümanların bildirisi şu ayetle başlıyor..
“Ey iman edenler, Allah için hakkı ayakta tutanlar ve adaletle şahitlik yapanlar olunuz. Bir kavme olan kininiz, sizi adaletsizliğe sevk etmesin. Adaletli olun, çünkü o, takvaya daha yakındır. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır..”
*
Kuşkusuz iktidarı kendi tabanından gelen bu tepki daha fazla sarstı.. Karşı tarafı suçlamak ‘istismarcı ilan etmek’ kolaydı da dindar Müslümanlara ne diyecektiler?
Başbakan’ın sert tepki göstermesinin..
Kürtajı öne sürmesinin nedeni bu..
Uludere etrafında oluşan dindar aydınlarla, liberal demokrat , sosyal demokrat, solcu ittifakını kırmak..
Dindar aydınlarla, liberal demokrat, sosyal demokrat aydınları tartıştırmak..
Yerlerini hatırlatmak..
Ortalık bir alevlendi.. Plan tuttu gibi oldu ama dün baktım ki tutmamış..
Uludere meselesine dönüş başladı..
Kürtajda son nokta!
Kürtaj konusunda Star yazarı Fehmi Koru’yla aynı sonuca varacağım aklımın ucundan geçmezdi..
Benzer şeyler yazacaktım..
En iyisi Koru’dan alıntı yapmak..
*
“Şu son tartışmalar sırasında konuyu enine boyuna öğrenme fırsatı bulan insanlarımız, bırakalım, nasıl bir tavır alacaklarına kendileri karar versinler..
Devletin görevi zaten bundan ibarettir.”
Aynen öyle..
*
Kürtaj yaptıran, yaptırmak zorunda kalan kadınları daha fazla rencide etmeyelim..
Tecavüze uğrayıp hamile kalan kadına bir de cinayet suçu yüklemeyelim..
Bu ağırlık altında ezmeye kalkmayalım..
Herkes kendi yolunu kendi çizsin..
Süper Başkanlık CHP ile MHP’yi perişan eder
Süper Başkanlık geliyor ya.. Büyükşehirlerin sayısı 16’dan 29’a çıkarılacak.. İlin tamamı büyükşehir kapsamında olacak..
O ildeki bütün seçmenler ‘süper yetkili belediye başkanı’ için oy verecek..
Peki, böyle olursa ne oluyor? Ne değişiyor?
İşin püf noktası bu..
TV8’den Münir Koçaslan oturup çalışmış.. 2009 il genel meclisi oyları ile 2001 seçim sonuçlarını karşılaştırmış..
Yapılacak değişiklikle, mevcut büyükşehirlere Hatay, Manisa, Balıkesir, Kahramanmaraş, Van, Aydın, Denizli, Muğla, Tekirdağ, Mardin, Şanlıurfa, Malatya ve Trabzon da eklenecek..
Bu 29 ilin 16’sında AKP’li belediye başkanları var..
7’sini CHP almış..
3’ünü MHP..
Şanlıurfa da bağımsız!..
*
İlin tamamı büyükşehir sayılırsa ne olacak? Yani sadece kentte oturan değil, kasabada oturan da beldede oturan da köyde oturan da oy verecek..
İl genel meclisi gibi..
2009 il genel meclisi sonuçlarını yeni düzenlemeye uydurursak.. MHP, Balıkesir, Manisa ve Adana’yı AKP’ye kaptırıyor..
3’ü de gidiyor yani..
CHP, Eskişehir’i AKP’ye, Mersin’i MHP’ye devrediyor..
AKP Mardin’i kaybediyor, Urfa’yı alıyor..
Sonuç; AKP 16 belediye başkanlığından 21’e çıkıyor.. BDP 2’den 3’e yükseliyor..
CHP 7’den 5’e, MHP 3’ten 2’ye iniyor..
*
2011 genel seçim sonuçlarına bakarsak.. CHP Antalya’yı da kaybediyor..
İnce hesap meselesi.. İktidar partisinin süper yetkili belediye başkanlığı sistemini getirirken büyükşehirleri il sınırına kadar dayaması boşuna değil..
Amaç belli; kırsaldan gelen oylarla kent merkezlerini almak..
Kırsalın kentler üzerindeki hakimiyetini arttırmak..
