Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

PKK saldırılarıyla sarsıldık, teröre odaklandık.. Üstüne deprem acısı geldi..
Başka meseleleri konuşmaz olduk..
Geçen hafta sessiz bir tartışma yaşandı.. Tartışmanın konusu üniversitelerin sessizliğiydi..
Memlekette ne olursa olsun üniversitelerin çıtı çıkmıyor..
Neden!
Basit gibi görünüyor ama çok büyük sorun.. Çünkü bir ülkede bilim adamları susar da onların yerine kifayetsiz insanlar konuşmaya başlarsa o ülkenin geleceği aydınlık olmaz..
Üniversiteler liseleşirse bedeli on yıllar sonra çıkar..
Üniversitesiz toplum toplum olamaz..
Peki üniversiteler neden susuyor?
Geçen hafta Hürriyet’ten Yalçın Bayer’in köşesinde okudum..
Dr. Serdar Taşçı yazmış..
İşte altını çizdiğim satırlar:
*
İnsanlar sessiz çünkü her an bir iftiraya uğrayabilir hatta absürt bir olayın içinde kurban olabilirler.
İnsanlar sessiz çünkü akademik personelin özlük hakları her an ihlal edilmeye uygun sanılıyor.
İnsanlar sessiz çünkü siyasal muhafazakarlık koridorlarımıza hakim. En ufak farklı görüşe sahipseniz, cemaat duygusuyla sizi dışlarlar ve bunu bilim sanırlar.
(...)
Unvan alırlar, unvan verirler, ne yazar ne çizerler belli değildir. Biraz daha fazla maaş, okul içi hiyerarşide biraz daha yukarıda olmak, onlara yeter. Bilim ve öğrenciler ne durumda, umurlarında değil. Dünya bilim sıralamasında üniversitelerimizin yeri içler acısı.
(...)
Ya öğrenciler? En ateşli en heyecanlı dönemlerinde idari ve adli soruşturmalara mı konu olsunlar?
(...)
Çocuklar mimlenmekten korkuyor. Korku özgür gençliğin ensesinde... Bitirdiği bölümle ilgili bir işte çalışanların azınlıkta olduğu bilinmeli.
(...)
Aksini iddia edenlere basitçe soralım: Ülke ve toplum sorunlar yumağıyla boğuşuyor. Yüzlerce üniversite binlerce bölüm ve buradaki binlerce öğretim üyesinin kaçı bu sorunları yazıp konuşuyor? Ortalık her konuda konuşan TV- kadrolu gazeteciler ile dolu. Demek ki bilim adamları ve üniversiteler bu alanları boş bırakmış. Bu memleketin siyaset bilimcileri, sosyologları, felsefecileri, psikologları, tarihçileri, ekonomistleri ve diğerleri ne yapıyor? Bilen varsa beri gelsin!

Haberin Devamı

Diktatörler gidince demokrasi gelmez
Zannediliyor ki, bir ülkede diktatör alaşağı edilirse yerine demokrasi gelir..
Gelmez..
Hiçbir ülke pat diye demokratik rejime geçemez..
Ara bir dönem yaşanır..
Mısır da geçemeyecek, Libya da, Tunus da..
Esad devrilirse Suriye de..
Ulusal Geçiş Konseyi Başkanı Abdülcelil Libya’nın artık şeriat kurallarına göre yönetileceğini açıkladı..
Mısır’ın ne olacağı meçhul..
Peki neden adına ‘demokrasi’ denen rejime geçilemiyor..
Nedeni şu; demokrasi ithal edilen bir rejim değil.. Emek istiyor, zaman istiyor, sabır istiyor..
Önce demokrasi kültürü oluşacak ki demokrasi gelsin..
Saddam devrileli neredeyse sekiz yıl oluyor, Irak’a demokrasi geldi mi?
Ama seçim yapılıyor?
Seçimin yapılması o ülkede demokrasinin olduğu anlamına gelmiyor ki..
Bütün kurum ve kurallarıyla herkesin.. Evet evet sadece yönetenlerin değil, yönetilenlerin de hazmetmesi gerekiyor..
Toplumun hemen her alanda örgütlenmesi gerekiyor..
Hazmetme süresi kaç yıldır derseniz, toplumuna göre değişir ama en az 30 yıl, 40 yıl, hatta 50 yıl derim..
Bırakalım başkalarını.. Kendimize bakalım..
Türkiye Cumhuriyeti 1923’te kuruldu.. 27 yıl sonra çok partili düzene geçtik.. Bunun üzerine iki askeri darbe, bir yarı askeri darbe, bir de postmodern darbe yaşadık..
88 yıl olmuş..
Dört dörtlük demokrasimiz var mı?
Yok..
Diz boyu kadar sorunumuz var..
Olmasa yeni anayasa yapmaya kalkar mıyız?
Demek ki bu işler kolay değil..
*
Aynı süreçten Arap baharı yaşayan ülkeler de geçecek.. Belki onlarda daha kolay, daha hızlı olacak ama bugünden yarına olmayacak..

Haberin Devamı

Championships’ten tenis dışı notlar
BİR: Organizasyon mükemmeldi.. Salon ışıklandırma harika.. Federasyon Başkanı Aydan Uluç’a teşekkür borçluyuz..
İKİ: Kapı girişlerinde en küçük bir sıkıntı yaşanmadı.. Herkes yerini eliyle koymuş gibi buldu..
ÜÇ: Turnuvayı izlemeye gelen çok sayıda çocuk gördüm.. Bazı tenis okulları toplu halde getirmiş.. Kutlarım..
DÖRT: Seyircinin bir bölümü biraz tecrübesizdi.. Başlarda yerli yersiz alkışladılar.. Rakibin basit hatasıyla puan kazanılmasını alkışlamak tuhaf kaçtı..
BEŞ: Seyirci kıpır kıpırdı.. Maçı yöneten hakemler, dört beş defa lütfen oturalım diye uyardı..
ALTI: Büfeler ilk gün çuvalladı.. Saat 20.00’de ne yiyecek kaldı ne içecek.. 21.00’den sonra su bile yoktu.. Düşünün maçlar 23.40’ta bitti.. Niye tedbirsizlerdi anlamadım.. O salon ilk kez bir turnuva görmedi ki..
BİR: Organizasyon mükemmeldi.. Salon ışıklandırma harika.. Federasyon Başkanı Aydan Uluç’a teşekkür borçluyuz..
İKİ: Kapı girişlerinde en küçük bir sıkıntı yaşanmadı.. Herkes yerini eliyle koymuş gibi buldu..
ÜÇ: Turnuvayı izlemeye gelen çok sayıda çocuk gördüm.. Bazı tenis okulları toplu halde getirmiş.. Kutlarım..
DÖRT: Seyircinin bir bölümü biraz tecrübesizdi.. Başlarda yerli yersiz alkışladılar.. Rakibin basit hatasıyla puan kazanılmasını alkışlamak tuhaf kaçtı..
BEŞ: Seyirci kıpır kıpırdı.. Maçı yöneten hakemler, dört beş defa lütfen oturalım diye uyardı..
ALTI: Büfeler ilk gün çuvalladı.. Saat 20.00’de ne yiyecek kaldı ne içecek.. 21.00’den sonra su bile yoktu.. Düşünün maçlar 23.40’ta bitti.. Niye tedbirsizlerdi anlamadım.. O salon ilk kez bir turnuva görmedi ki..