YOKSULLAR DA MARKETE GİDEBİLSİN

Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı aile sigortasının özeti bu.. Biz para vereceğiz diyor; yasal bir zemine oturtacağız. Markete gitsin ister pirinç alsın, ister mercimek alsın. Ne alacağına kendi karar versin..
Kısaca markete gitme hakkı diyelim..
CHP, yoksullara aile sigortasıyla ulaşacağını söylüyor..
Akla gelen ilk soru.. Kömür yardımı ne olacak?
Kılıçdaroğlu kömürden söz etmedi, doğalgaz ücretsiz olacak dedi..
Kömür out.. Doğalgaz in..
Kurmaylarıyla oturup hesabını kitabını yapmış.. Kısaca 3.5 milyon aile..
Ailenin durumuna göre her ay bankaya 600 ila 1250 lira yatacak.. Diyelim ki 800 lira yardım alan bir aile var.. Adam da kadın da sittin sene çalışmazlar ki.. Veya 800 lira kesilmesin diye ıvır zıvır işlerle uğraşırlar, sigortasız çalışırlar.. Kaçak çalışırlar..
Çalışmadan kazanmayı severiz çünkü!..
Buna da çare düşünmüşler..
Kamu ve belediyelerde öncelikle yoksul gruptaki kişileri işe alacak.. Bunun için yasa çıkaracaklar.. Gelmezse, beğenmezse?
Kendi bilir!..
*
Bir de çalışan yoksullar var.. Bence Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri.. Adamın işi var gücü var ama yetmiyor..
Misal ayda eline 900 lira geçse ay sonunu bulacak ama 700 lira kazanıyor.. İki yakası bir araya gelmiyor.. Bu adam yoksul mu?
Bu adam yardım alacak mı?
Evet.. Ama 200 lira alacakmış.. 400 lira kazanıyor olsaydı aile sigortasından 500 lira alacaktı..
*
CHP’nin getirmek istediği sistem en basit anlatımıyla böyle.. Aslında yardımın ötesinde çok daha önemli bir işlevi daha varmış..
O da şu.. Diyelim ki 49 yaşındasın.. Eski yasadan yararlanıyorsun.. 54 yaşında emekli olacaksın.. Pirim gününü doldurmuşsun, yaşının dolmasını bekliyorsun.. Bir sabah uyandın, işsizsin.. Elde yok avuçta yok.. O yaşındaki adama kolay kolay iş vermezler.. Hadi iki yıl işsizlik parası aldın, idare ettin.. Sonra?
Emekli olmak için üç yıl daha var..
Aile sigortası devreye giriyor.. Emekli olana kadar seni maaşa bağlıyor..

Şahane adamı kaybettik..
Adı; İsmail Gülgeç’ti.. Karikatüristlerin şahıydı..
Star’dan Mustafa Sağlamer haber verdi, içimden bir şeyler koptu gitti.. Gerçi beklemiyor değildik ama ne de olsa ölüm..
Üçümüzün çok anısı vardır, çok gezmişliğimiz vardır, yemiş içmişliğimiz vardır, avarelik ettiğimiz vardır..
Huysuzdu huysuz olmasına.. Daha doğrusu bize karşı huysuzdu.. Biz onu kızdırmaktan, o bize huysuzluk yapmaktan hoşlanırdı..
Solcuydu, devrimciydi, muhalifin önde gideniydi.. İnatçının ağa babasıydı..
Ama şeker adamdı, iyi adamdı, klas adamdı.. Kendiyle barışık adamdı, komplekssiz adamdı.. Hayatı gırgıra alan adamdı.. En amansız hastalıklarla başa çıkması, süreyi uzatması bundandı..
Ama ne kadar uzatırsan uzat, bu dünyaya kazık çakamıyorsun.. Sıra geliyor!.
Gülgeç’in de sırası gelmiş..
Geriye ne bıraktı derseniz.. Bırakın yüzlerce karikatürü, sadece Entellektüel Ayı’sı bile yeter..
Allah rahmet eylesin.. Mekânı cennet olsun..
(Acaba diyorum, öteki dünyada buluştuğumuzda ‘arkamdan ne biçim yazmışın öyle’ diyerek vozurdanır mı? Huysuzluk yapar mı?)