Bir geçim biçimi olarak evlilik (ve boşanma)

Bir geçim biçimi olarak  evlilik (ve boşanma)


Kentli ve modern kadınlar bile evliliği ‘hayatı garantilemenin yolu’ olarak görüyor. Tuğba Erbil, Nazlıcan Tagizade gibi isimler, bu anlamda kötü birer rol modeli... Kadınlara çalışmadan, üretmeden, sadece doğurarak hak talep etmeyi öğretmeyelim


Bazı kadınlar için evlenmek, sadece yuva kurmak ve hayatının adamını bulmaktan ibaret değil. “Evleneyim hayatım kurtulsun” ya da “Hele evleneyim, çocuk yapayım da evimde oturayım” diye düşünen çok. Modern kesimde evlenmeye endeksli yaşamak, ‘politically incorrect’ sayıldığı için açıkça dile getirilmiyor, o kadar. Ama kız çocuklarının bilinçaltına, bu sosyal kodlar yerleştiriliyor. İki yıl önce KAGİDER’in yaptığı bir araştırmada, özellikle 15-19 yaş aralığındaki kızların “Kadının yeri evidir. Ekonomik özgürlüğü o kadar da önemli değil” düsturunu savunduğu ortaya çıktı.
Sahi, hangi erkeğin evlenme hayali kurarak yaşadığını duydunuz?
Bazen en eğitim görmüş, en becerikli, en kültürlü kadınların bile içinde arzu pıtırakları bu şekilde açıyor: İyi bir evlilik yapayım. Tabii iyiden kasıt, fazla har gürün olmadığı bir izdivaç. Ama en çok da para sıkıntısı yaşa(t)mayacak, mümkünse paralı bir koca bulma hayali. Zengin adamla evlenen fakir ama güzel kız imgesi gökten düşmedi ya!
İzdivaç programlarından popüler dizilere, müfredat kitaplarından rol modellerine, herkes ve her şey, kadının ‘iyi bir evlilik’ yapması üzerine kurulu. Kadın çalışsa bile, evlenip çocuk doğurduktan sonra kariyerini ikinci plana atıyor. Çalışma zahmetine katlanmayanlar, hesabı iyi bir koca bulup madden hayatı garantileme üzerine kuruyor. İlk adım, ‘ciddi bir ilişki’ arayışı. Zaten erkeklerin çoğu, bu sözcüğü duyar duymaz kafeslenme planına kurban gideceğini düşünüp uzaklaşıyor.

Haberin Devamı

Tuğba Hanım’ın talepleri
Daha da ötesi, artık evliliğin yürümediği durumlarda boşanma da bir geçim biçimi olarak karşımıza çıkıyor. Bunun son örneği, Mehmet Ali-Tuğba Erbil ayrılığında dönen pazarlık. Tuğba Hanım 40 bin lira nafaka, üç milyon TL maddi ve manevi tazminat, ayrıca mal rejiminin tasfiyesini istiyor. Bunun anlamı şu: Hayatında hiçbir zaman çalışmadığı gibi, bundan sonra da çalışmayacağını garantileyecek lüks bir hayat talebi. “Emeğinin ve gençliğinin karşılığı” olarak kendini savunuyor ama... “Zengin bir adamla evlen, yürümezse boşan ve köşeyi dön” örneğinin kanlı canlı rol modeli haline geliveriyor.
Peki Mehmet Ali Erbil’in bu durumda ‘kurban’ olduğunu söyleyebilir miyiz? Defalarca evlenip boşanmış, evlat sahibi bir adam tekrar tekrar aynı tufaya düştüğüne göre, belki de müstahak demek daha doğru!

Haberin Devamı

Çalışmayı teşvik edin
Evliliği bir geçim modeli olarak gören kadınlardan en çok şikayet eden, erkekler. Madem öyle, kadınların çalışmasını en çok erkekler desteklemeli. Onlara iş hayatında yol açıp teşvik etmeli.
Ama ne yazık ki işler öyle yürümüyor. Kadınlar, “Her an evlenip, çocuk doğurabilir... Doğum iznine çıkar, eve erken gitmek ister, işi bırakıverir” diye kafadan ayrımcılığa tabi tutuluyor.
İşveren çok da haksız değil. Ama şartları değiştirmek, toplumun evlilik üzerinden geçinen kadınlardan oluşmasını engellemek konusunda ciddi önlemler almak da onun elinde.
Ben bu yüzden KAGİDER’in son çalışmasını çok önemsiyorum. “Çalışmak istiyoruz” sloganıyla başlayan kampanya, çalışan kadın nüfusunun artırılmasını hedefliyor. KAGİDER, ‘çevre dostu’ kurumlar gibi ‘kadın dostu’ kurumları belirleyecek. Bu şirketler ödüllendirilecek.
Sanırım en önemlisi, baba ve kocanın kanatları altında kalmayı tercih eden veya buna zorlanan kadınları heveslendirecek rol modelleri üretebilmek. Kadınlara evlenerek hayatlarının kurtulmayacağını, erkeklere de kadının çalışmasının en çok kendi hayatını güzelleştireceğini daha çok anlatmak lazım.


KENTLi KADIN ÇALIŞMIYOR
Dünya Bankası’nın araştırmasına göre kadının çalışmasını engelleyen nedenler şöyle:
1.Sosyo kültürel faktör: “Kadının yeri evidir” mantalitesini savunanlar arasında Hindistan birinci, Türkiye ikinci.
2.Eğitim: Kadınlar yüksek okullardan mezun oldukça çalışma hayatına katılma oranı da artıyor. İlkokul mezunu kadın, yüzde 3 oranında, üniversite mezunu kadın ise yüzde 73 oranında çalışıyor.
3.Kentleşme: Sanıldığının aksine, köyden kente göç edince kadınların çalışma oranı düşüyor. Kentli kadınların sadece yüzde 16’sı çalışıyor. Bu arada araştırmada “Başörtüsü nedeniyle iş bulamıyorum” diyenlerin sayısı çok az.
4.Medeni durum: Evlilikle birlikte kadının iş hayatına katılımı ciddi oranda düşüyor.
5.Ekonomik dönem: Ekonomik krizde kadın istihdamı artarken bolluk zamanlarında düşüyor. Yani kadınlar ‘mecburen’, ev ekonomisine katkı olsun diye çalışıyor.

Haberin Devamı