İstanbul’un en artiz mahallesi Cihangir’deki kahveler, yazar-senarist takımının ofisi gibi. ‘Ezel’ dizisinin senaristleri, Çağan Irmak, Özen Yula, Susam Cafe’yi mekan belleyenler

Ezel’in doğduğu kafe


Ezel’in doğduğu kafeAttila İlhan Divan pastahanesinde, Cemal Süreya Kadıköy’de bir kahvehanede yazardı... Tabii ki kalem kağıtla. Şimdiki nesil ise kesintisiz internetin olduğu, sabahtan akşama kadar takılabileceği mekanları tercih ediyor. Malum, laptop çağı.
‘Ezel’in senaristleri Kerem Deren ve Pınar Bulut, milleti ekrana kilitleyen diziyi Cihangir’deki Susam Cafe’de yazıyor. Sabah Cumartesi’de okuduğum bu röportaj sonrasında şöyle düşündüm: Demek bazı Cihangir kafeleri takılma mekanı olmaktan çıkıp, serbest çalışanların ofisine dönüşmüştü. Tıpkı New York’ta amatör yazarların sabahtan akşama kadar takıldığı kafeler gibi.
Cihangir’de laptop’uyla bir kafeye kurulup saatlerce oturan insanlar görmek son derecede olağan. Hatta laptop, çanta kadar vazgeçilmez bir aksesuvar. Mesai saatinde kafelere tüneyenlere uzaktan bakan, zaman öldürdüklerini, ne bileyim twitter veya facebook’ta dolaştıklarını düşünür.
Ama hiçbir şey uzaktan göründüğü gibi değil. İki çalışkan karıncanın (her hafta 90 dakikayı dolduruyorlar) bir kafede yazdığı ‘Ezel’, bunun en güzel kanıtı. Susam’ı home ofis belleyip yazan diğer ünlü isimlerse Çağan Irmak, Tuna Kiremitçi ve Özen Yula.

Ezel’in doğduğu kafe

Haberin Devamı

Nerede yazsak?
-İstanbul’daki top beşlik listem: Caffe Nero (Bebek), Cafe Den (Nişantaşı), Şimdi (Beyoğlu), Abracadabra (Arnavutköy), Robert’s Coffee (Beylerbeyi).
-Güncelle.com’a göre laptop’la çalışabilecek en iyi mekanlar: Bebek Kahve (İstanbul), Budakaltı Coffe Shop (Ankara), Sir Winston Tea House (İzmir), Hobby Cafe (Ankara), Tekirova Sundance Camping (Antalya), Emin Efendi Konakları (Amasya)
-New York, freelance çalışanların cenneti. Yazma işi için ideal kafe, otel lobisi ve alanları için rehber hazırlayanlar bile var. Yelp.com’a göre en ideal yazma mekanları şöyle: Tea Spot, 88 Orchard, Ace Hotel’in lobisi, La Sala 78 Cafe.

MİLLET WILDE’IN ŞİİRİNİ DUYSUN, FENA MI?
Türkiye’de bir şey tutmaya görsün. Hemen çamur atmalar başlar. ‘Ezel’ dizisinin senaristleri, Monte Kristo Kontu’ndan esinlendiklerini söyledikleri için ‘çalmakla’ suçlandı. Sanki bütün dizilerin senaryoları orijinal, sanki senaristler ilham aldıklarını saklamışlar gibi!
Ramiz Dayı’nın sözlerinin Shakespeare, Oscar Wilde, Ömer Hayyam’dan alıntılanması ve sanki kendi sözleriymiş gibi yansıtılması kısmen problem. Ancak dizinin akışı içerisinde Ramiz Dayı’nın her replik sonrasına kaynak belirtmesi seyirciyi olaydan koparır. Kaldı ki edebiyatı zayıf milletimiz, varsın kaynağını bilmediği bir Oscar Wilde güzellemesi duysun, kulağının pası silinsin, fena mı?
En doğrusu, dizinin web sitesinde Ramiz Dayı’nın sözlerinin yanına kimden alıntılandığını yazmak. Merak eden açar, bakar, okur. Hatta kitapçıya gidip “Bana bir Reading Zindanı Balladı verin” der mi, der! İşte yapılacak en büyük hayır işi de budur.

Haberin Devamı