TUNUS HURMASI

24 Şubat 2024

Ramazan yaklaşırken hurma ithali de hızlanmış. Markette hayli uygun fiyata (200 gramı 30 TL) görünce alacak olduk. Ama içeriğine bakınca durduk. Çünkü:

“Hurma ve Glikoz şurubu” diyor...

Tunus’tan ithal edilmiş, burada bir yerli firma tarafından paketlenmiş...

Hurma zaten tatlı değil mi? Glikoz şurubuna ne gerek var?

İnternette kısa bir araştırma yapınca mesele anlaşılıyor...

Glikoz şurubu özellikle Tunus’tan gelen tatsız hurmalarda kullanılıyor, ürünü hem parlatıyor hem tatlandırıyormuş...

Sağlıklı hurmalar örneğin Medine hurması parlak değil, daha iri ve daha pahalı. 500 gramı 200 lira civarında...

Glikoz şurubu sadece hurmada mı var?

Yazının Devamı

Sihirli pabuçlar

22 Şubat 2024

İthal malı spor ayakkabılar satan bir mağazadayız... Tezgahtar arkadaş bir iki model çıkarıp önümüze koyuyor... Birini giymek için eğiliyorum...

- Eğilmenize gerek yok, diyor...

Bir çekecek yok mu, diyorum, eğilmeden giyeyim…

- Çekecek kullanmanıza da gerek yok...

- Neden?

- Çünkü bu eğilmeden ve el sürülmeden giyilen model...

Böyle bir ayakkabıyı ilk kez duyuyorum...

- İyi de eğilmeden giyersem ayakkabının topuğunu ezerim.

Yazının Devamı

Dilsiz rehber!

20 Şubat 2024

Turist rehberliği meslek kanunu TBMM komisyonundan geçti. Yakında genel kurula gelecek olan yasaya rehberlerden ve bu alanda eğitim veren akademisyenlerden tepki var. Sakıncalar şöyle özetleniyor:

1- Arkeoloji ve sanat tarihi gibi bölüm mezunlarına ayrı bir eğitim almaksızın, yüz saatlik bir kurstan sonra rehber olabilme hakkı tanınmaktadır.

2- Her tur aracında bir rehber bulundurma zorunluluğu kaldırılmaktadır.

3- Turist rehberlerinin en az bir yabancı dil bilme zorunluluğu kaldırılmaktadır.

Yabancı dil bilme zorunluluğunun kaldırılmasının gerekçesi ilginç:

“Yabancı dil şartını sağlayamadığı için rehber olamayanların mağduriyetini gidermek ve iç turizmde artan Türkçe rehber ihtiyacını karşılamak...”

Mesleğin profesyonelleri 100 saatlik eğitimle turist rehberi olunamayacağını, yeterli eğitim almayan rehberlerin turiste doğru bilgi veremeyeceğini hatırlatıyor. Yabancılar kendi rehberlerini getirebilecekler.

Prof. İlber Ortaylı da yeni tasarıya itiraz ediyor ve bakınız ne diyor:

Yazının Devamı

Çankaya’da poker

17 Şubat 2024

Dış politika bir kumar mıdır?

Asla..

Peki kumar masasında dış politika konuşulur mu?

Atatürk konuşmuştur.

Büyük devletlerin nabzını kumar masasında tuttuğu olmuştur...

Ne demek istediğimizi Tarihçi Andrew Mango’nun “ATATÜRK Modern Türkiye’nin Kurucusu”adlı kitabından yaptığımız alıntıyla anlatalım...(S.577)

“... 17 Haziranda Şah’ın onuruna Ankara Palas Otelinde verilen ziyafetten sonra İngiltere’nin yeni Büyükelçisi Sir Percy Loraine, sabaha kadar süren bir poker oyununa davet edildi. Büyükelçinin anlattığına göre Atatürk, “oyundan büyük keyif alıyordu. Çok yetenekli bir oyuncuydu ve epey kazanmıştı, ama oyun sona erince, kazanan ve kaybeden olmaması için bütün fişlerin karıştırılması için ısrar etmişti.”

20 Şubat 1928’de yine poker oynamak için davet ettiği ABD Büyükelçisi Joseph Grew’a da aynı şekilde davranmıştı. Loraine, Atatürk’e hayrandı, ama aralarında özel bir dostluğun kurulduğunu iddia etmek abartılı olur. Oyundan sonra Atatürk kendisine İngiltere il

Yazının Devamı

HEDEF

15 Şubat 2024

Lafa gelince “Ben partimin neferiyim...”

“Pazara kadar değil, mezara kadar partiliyim...”

Lafa gelince böyle de belediye başkan adayı gösterilmeyince gerçek kimlikler ortaya çıkıyor.

Bu neferler o zaman AKP veya MHP’nin yaptığı eleştirilerden çok daha ağır ifadelerle partilerine hücum ediyor, yöneticileri yerden yere vuruyorlar.

Eleştirilerinde haklı olabilirler. Ancak bunu aday yapılmayınca akıl etmeleri inandırıcılığı ortadan kaldırıyor.

Parti içinden bir dostumuz, belediye başkan adaylığı bekleyip de kaybedenlerin Özgür Özel - Ekrem İmamoğlu ekibine karşı büyük bir savaş başlattıklarını anlattı dün. Kemal Bey yanlıları da aktif. Hedef, CHP’ye yerel seçimde büyük bir yenilgi aldırılması ve 1 Nisan’da yapılacak bir olağanüstü kurultay çağrısıyla Kemal Kılıçdaroğlu’nun tekrar genel başkanlık koltuğuna oturtulması...

Türkiye nelerle uğraşıyor, bunlar nelerle!

GAZETE

Yazının Devamı

SAHTE YAĞLAR

13 Şubat 2024

Haber geçenlerde gazetelerde yer aldı

“Antalya’da yapılan baskında 2,5 ton sahte zeytinyağı yakalandı...”

Baskın yapılan depoda 80 kilo pamuk yağı, plastik bidonlar, zeytinyağı aroması ve 2,5 ton sahte zeytinyağı bulunmuş...

Zeytinyağı aromasıyla satılan zeytinyağı sahte sayılıyor demek...

İçine birkaç gram da zeytinyağı konulsa yine sahte sayılacak mıydı? Sayılmaması gerekirdi

Nedenine gelince... Geçenlerde bu sütunda yazdık.

Ünlü bir marka altında salep diye satılan ürünün içinde sadece “on binde bir” oranında salep bulunuyordu ama aroma ile salep kokusu verilen toz, salep diye satılıyordu

Gıda dedektifi adlı sitede bir başka haber... Ünlü bir firma margarin yağını “Tereyağı Lezzeti” diye satıyor. İçinde tereyağı yok ama tereyağı aroması varmış. Tereyağı rengini alması için bazı kimyasallar da eklenmiş. Vatandaş tereyağı süsü verilmiş bu ürünü tereyağı diye satın alıyor ve yiyor. Bu ürün sahte tereyağı sayılmıyor.

Yazının Devamı

ÇİKOLATA DÜKKÂNI

10 Şubat 2024

Sene 2012... Bir genç adam Moda’da küçücük bir dükkânda el yapımı çikolata satmaya başlamıştı. Adı Çikolata Dükkânı idi. Ürün 13 metrekarelik bu dükkânın bodrumunda üretiliyor, üst katta vitrine çıkarılıyordu. Her gün önünden geçiyor, içeride görünen genç adamın akşama kadar orada çok sıkıldığını düşünüyordum. Açıkta satılan çikolataya fazla rağbet yoktu. Adının Yılmaz Cihan olduğunu sonradan öğrendiğim bu arkadaş, bir süre sonra bir tatlı icat etti. Erimiş çikolata üzerine krema koyup üzerine de bir çilek yerleştirdi ve adını Asuman koydu. Bu tatlı olağanüstü rağbet gördü. Dükkânın önünde kuyruk oluşmaya başladı. O zaman tramvay yolu üzerinde daha büyük bir mekâna geçtiler. Yeni mekânın adı Asuman oldu. Kremalı tatlıya rağbet daha da büyüdü. Tatlılar çeşitlendi. Asuman’a Nalan, Piraye, Münevver, Leyla, Firuze gibi adlar taşıyan tatlılar eklendi.

Yazının Devamı

UNUTMAYALIM...

8 Şubat 2024

Depremin birinci yılında 50 binden fazla can kaybımızı anarken geride kalanlara elimizden gelen yardımı yaptığımızı söyleyemiyoruz.

Halen 2 milyon insan bölgede çadır ve konteynerlerde yaşıyor...

Bir yandan kayıplarının acısını bir yandan hayatın zorluklarını sırtlıyorlar.

Depremde yıkıma uğramışlardan kadın gazeteci Şerife Güler’in şu sözleri içimize işliyor:

- Sarıp sarmalasak bile iyileşmeyecek yaralarımız var...

Unutulmuşluk, ihmal edilmişlik yaralara tuz biber ekiyor.

Bu gazeteci, bir ihtiyaç için yetkililere başvurduğunda yaşanan süreci meslektaşı Jale Özgentürk’e şöyle anlatıyor:

- Sorunu söylüyorsun hemen yönlendiriyorlar, hop bir kapı, sonra diğer sorumlu, sonra diğeri ve sonra yine diğer kişi ve son olarak iki kişiye geliyorsun. Sonuç mu? Gittiğin sebebi unutuyorsun...

Yazının Devamı