Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Benzer bir haber dünkü Cumhuriyette vardı. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi doktorları, Yüksekovada kurt saldırısı sonucu yaralanan Burhan Ateşle ilgili konuşurken, aynen şöyle diyorlardı:"Hastaya kuduz serumu verilmesi gerek. Ancak elimizde bu serumdan yok. İranda var. Hastanın yakınları serumu İrandan getirtmeye çalışıyorlar." Türk Tabipleri Birliğinin bir yetkilisi anlatıyor:"Sağlık Bakanlığı, bugünlerde verem aşısı kampanyası yürütüyor ama sağlık ocaklarında 30 Kasımdan bu yana verem aşısı bulunmuyor. Bakanlık yetkililerine bunun sebebini sorduğumuzda, İhale Yasasından kaynaklanan birtakım problemler nedeniyle aşı ithal edemiyoruz, yanıtını alıyoruz. Tetanos aşısı da aylardır yok. Aşı için gelenleri, difteri - tetanos karma aşısı yaparak gönderiyorlar."Neyse ki, bütün haberler böylesine iç karartıcı değil. Başbakanımıza Airbus 320 uçağı alınacağı haberiyle yüreklerimizi az da olsa ferahlatıyoruz!Bir uçak tahsis edilemediği için, Musulda katledilen 5 güvenlik görevlimiz mi? Onu hiç kafamıza takmıyoruz! Haberi, geçen gün TGRTnin haber kanalında izledik... İstanbulun varoşlarında yaşayan bir annenin dramıyla ilgiliydi... Kundaktaki bebeğine verem ve karma aşısı yaptırmak için sağlık ocağına defalarca gelmesine karşın, "O aşılarımız kalmadı" denilerek, nasıl geri gönderildiğini anlatıyordu. Tayyip Erdoğan, Ankarada Ayten Alpmanın "Memleketim" şarkısıyla karşılandı. Kıbrısı o şarkıyla almıştık, o şarkıyla veriyoruz sonuçta... Başbakan Erdoğan Fellucede ölenler için "şehit" demişti. Amerikayı kızdırmıştı. İpler gerildi. Amerikan Büyükelçisi Edelman 6 hafta Başbakanlıktan randevu bekledi. Amerika köpürdü. ABD Büyükelçiliğinin Patriğin ekümenikliğini tanımasını protesto ettik. Washington bunu not etti... Demeye kalmadı, Kuzey Irakta 5 güvenlik görevlimiz pusuya düşürülüp öldürüldü.Tolon Paşa, "Biz de bunu not ettik", dedi. Soru: 5 polisimizi sizce kim öldürmüş olabilir? Irakta fail kim?.. CHPli Algan Hacaloğlu, dün Dışişleri Bakanı Abdullah Gülün, 15 Aralık 2004 tarihinde basına açıkladığı kırmızı çizgileri ele aldı... 4 kırmızı çizgiden 3ü tutulmamıştı:1 - Kararda tam üyelik hedefini saptıracak hiçbir unsur olmamalıdır (çizgi tutulmadı)... 2 - Çözüm olmadan Kıbrıs Rum Kesimini tanımayız... (çizgi tutulmadı) 3 - Hiçbir alanda kalıcı kısıtlama olmamalıdır... (çizgi tutulmadı)CHP, bu koşullarda bir anlaşmayı destekliyordu. Kırmızı çizgiler tutulmadığı için eleştiriliyor. Eğri oturup doğru konuşalım: Haksızlar mı? Morarmış çizgiler Irakta bugüne kadar 80 şehit vermişiz. Savaşa katılmadan o kadar şehit vermek, yine bu talihsiz ülkenin başına geldi... Türkiyede "taşımacılık", sessiz sedasız ama açık açık ve acıtıcı biçimde yabancı sermayeye devrediliyor.Nasıl mı? Yeni Karayolu Taşıma Yönetmeliği ile...Türkiyede ve dünyada nakliye işleri, "nakliye komisyoncuları" eliyle yapılır. Buradan Hong Konga bir yük gönderecekseniz, bu işi nakliye komisyoncusuna verirsiniz; o dünyanın dört bir yanındaki acenteleri vasıtasıyla en uygun taşıma araçlarını ve yolları bularak yükünüzü yerine ulaştırır.Ülkemizde bu komisyoncuların sayısı 3 bin dolayındadır. Her biri 5 - 10 eleman çalıştırır.Şubat ayında yürürlüğe girecek olan yeni yönetmelik, her komisyoncu firmanın, şubat ayında 200 milyar lira yatırarak, çalışma belgesi almasını şart koşuyor. Belge, sadece 5 yıl geçerli olacak. Komisyoncu firma ayrıca, 200 milyar liralık teminat mektubu vermek zorunda...Nakliyecilerin oluşturduğu, Uluslararası Nakliye Komisyoncuları Derneği (UNKODER)Başkanı Mehmet Yavuz, bu bedeli pek az nakliye komisyoncusunun ödeyebileceğini, çoğunun piyasadan silineceğini anlattı dün bize. Kimi uluslararası taşıma firmalarının şimdiden belge almaya başladığını ve piyasanın onlara kalacağını ekledi.Yeni yönetmelik, kamyon sahiplerine de kısıtlamalar getiriyor.Şehirlerarası yük taşıyan bir kamyoncunun, bu işi sürdürebilmesi için kapasitesini en az 25 tona çıkarması (2 kamyon demek) ve 10 milyar lira sermayeli bir şirket kurması şart yeni yönetmeliğe göre.Yetkisiz taşıma yapan araç sahibine, 5 milyar lira ceza öngörülüyor. Yönetmelikte böyle nice madde var.Sonuçta nakliye komisyoncularının işi büyük şirketlere devredilirken, kamyoncular da araçlarını büyük şirketlere kiralamak zorunda bırakılıyor. Yabancı sermaye kamyoncuyu paryalaştırıyor.ABde böyle bir sistem var mı? Hayır... Bu bizim bir nevi yabancı sermayeye hediyemiz! m.asik@milliyet.com.tr Taşıma krizi...