Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Devlet organı TRT sürekli Atatürk ve Cumhuriyet aleyhinde programlar yapıyor. Ülkeyi yönetenler geri kalmıyor, her fırsatta onlar da Atatürk’ü küçük düşürme amaçlı yalanlar üretiyor.

Atatürk bu ülkenin kurucusudur. Bir birey olmanın çok ötesinde anlamlara sahiptir.
Demokrat Parti 1951 yılında Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun’u çıkarırken “Kişi için özel kanun çıkartılamaz” denmiş, bunun üzerine ünlü Alman hukukçu Erenst Hirsch’ten görüş alınmış. Hirsch görüşünde der ki:

“Atatürk adında bir şahıs, hukukî anlamda, artık mevcut değildir. Dolayısıyla, ona yasa yoluyla da bir imtiyaz sağlanması söz konusu olamaz. Söz konusu tasarıda ceza hukuk normlarıyla korunması öngörülen hukukî varlık bir şahıs olarak Atatürk değildir. Burada korunmak istenen Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusuna karşı Türk milletinde genel olarak yaygın bulunan hayranlık ve saygı duygusudur. İşte, ceza tehdidi altına konulmak istenen davranışlar, halkın içinde yaşamayı sürdüren bu saygı duygusunu, yani merhumun anısını zedelemeye müsait davranışlardır.”

1951 yılında TBMM’de kabul edilen kanun metni:

“Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse; Atatürk’ü temsil eden heykel, büst ve âbideleri veyahut Atatürk’ün kabrini tahrip eden, kıran, bozan veya kirleten kimse cezalandırılır” şeklindedir...

Atatürk’ün şahsında millete hakaret edenler içindir yukarıdaki yasa...Uygulanmalıdır.

Biz ve kendimiz!

Tarihçi yazar Özlem Kumrular, kendini övmeyi hayat biçimi haline getiren insancıklardan bıkmış olmalı ki, Facebook’ta şu mesajı yayınlıyor:
“Üst üste kendi ile ilgili 3 cümle kuran arkadaşlara mesafe koyacağım artık. Ego çok sıkıcı bir durum alıyor. Biraz da defolarınızı anlatın da gülelim. Sanırım bu aralar hep öyle denk geldi. Yordu beni! Bakın bi aynaya, belki kötü yaptığınız şeyler de vardır...”

-

İnsanlar neden hep kendini över? Hem de hiç aynaya bakmaksızın..
Filozof Schopenhauer’e başvuralım...
Schopenhauer insanların büyük ölçüde kendi kendilerini aldatan varlıklar olduğunu savunur. Ona göre, başkalarının gözünde hep iyi görünmeyi isteriz. O yüzden kendimizi överiz. Sıradan insan başkalarının kendisi hakkında ne düşündüğüyle ilgilendiğinin yarısı kadar kendisinin ne olduğu ile ilgilenmez. Ve bu durum dünyadaki birçok karışıklığın ve çoğu perişanlığın nedenidir. Fakat (daha kötüsü) kendi gözümüzde de iyi görünmeyi isteriz, dolayısıyla kendimizi kendimizden gizleriz, gerçek güdülerimizin üstünü örteriz, kendimizde bir kusurun olmadığını düşünmeyi severiz.
Zaman zaman başkalarının küçümsemelerine katlanabiliriz. Fakat kendi kendimizi hakir görmek katlanılmaz bir şeydir ve buna izin vermektense başka her şeyi yapmayı ve düşünmeyi göze alırız... İnsanoğlu böyledir...

ANI

Emekli Tümgeneral Suat Dicle bu hafta bir sohbette bu anı sadece bende var diyerek anlattı...
Sene 1992... Bulgaristan Cumhurbaşkanı Jelyu Jelev resmi bir ziyaret için Türkiye’ye gelmiştir. Genelkurmay ülkemizi ziyaret eden cumhurbaşkanla-rına bir generali mihmandar olarak vermektedir. O ziyarette Jelyu Jelev’e mihmandar olarak Tümgeneral Suat Dicle verilmiştir.
Konuk Cumhurbaşkanı Ankara’dan sonra İstanbul’a gelir. Burada verilen davete, Bulgaristan’da iyi tanınan yazar Aziz Nesin de katılır. Tümgeneral Suat Dicle bir ara Aziz Nesin’le yan yana gelince ona doğrudan:
- Nasılsınız komutanım, diye hitap eder...
Etraftakiler hafif şaşkın vaziyette Tümgeneralin espri yaptığını düşünürler. Tümgeneral Dicle izah etmek durumunda kalır:
- Bizde gelenektir, kendimizden daha eski mezunlara komutanım deriz...
Aziz Nesin tabii daha eskidir, Kara Harp Okulu 1937 yılı mezunudur.
Aziz Bey, Tümgeneral’in sözünü duyunca duygulanır, gözlerinde yaşlar belirir...

BOMBA

Amerikan Savunma Bakanlığı’na yakın internet sitesi Strategy.org’da gözümüze ilginç bir haber ilişiyor...
Buna göre...
Ankara, kısa süre önce Amerika ile 689 milyon dolarlık akıllı bomba alımı için anlaşma imzalamıştır.
Akıllı bomba uçaklardan atılmaktadır. Yani... PKK ile savaşta iki taraf da can kaybı verirken ABD kazanmaktadır.Aşağıdaki şiir Bertold Brecht’e aittir:

Bu gelen ilk savaş değil
çok savaş oldu bundan önce
Bittiği gün en son savaş
Bir yanda yenilenler vardı gene
Bir yanda yenenler vardı.
Yenilenlerin yanında kırılıyordu
halk açlıktan
Yenenlerin yanında
Halk açlıktan kırılıyordu.