Bekir Coşkun’un üç satır yazısı yüzünden ortalık birbirine girdi. Başbakan’ın talimatıyla Genelkurmay birbirinden sert bildiriler yayımlıyor. Başbakan Genelkurmay’ı destekliyor. Ordumuz Bekir’e karşı savaş düzenine geçti. Neredeyse tanklar yürüyecek. Nedir Bekir’in yazdığı? Bir La Fontaine hikâyesi... Kurtla köpeğin öyküsü. Bize okullarda okutmuşlardı. Özgür ve onurlu bir nesil yetiştirmek isteyen her ulus bu öyküyü çocuklarına okutur. Bekir’in tek yaptığı köpeğin adını “Paşa” yapmak. Bundan alınmak niye? Siz olsanız alınır mıydınız? Bakınız öykü aşağıda...
... Sahipsiz kurt, o gece boyalı kulübenin önünden geçerken gördü onu... Çok bakımlı, şişman, keyfi yerinde, kulübesinin içinde öyle oturuyordu aynı soydan gelen köpek..
Selam verdi: “Merhaba...”, ”Merhaba...”, “Adın ne?...”, “Paşa...”
* * *
Merak etti: “Şu önündeki şey ne Paşa?..”, “Yemek tabağım...”, “İçinde ne var?..”, “Kemiğim...”, “Şu ne?..”, “Su tasım...”, “Ya şu yumuşak koltuk gibi olan?...”, “Minderim...”, “Kim veriyor bunları?..”, “Sahibim...”
* * *
Kurt sordu: “Peki şu omuzunda parlayan ne?..”, “Tasmam...”, “Ne işe yarar?..”, “Sahibim beni yönettiğine göre bu lazım... Nereye çekerse oraya...”, “Ya onun istediğini yapmak istemezsem?..”, “Karşılığında yapacaksın... Onca şey veriyor yani...”
* * *
Döndü gitti öbürü... Giderken, kulübedeki Paşa’ya seslendi:
“Hiçbirisini istemem... Ben özümde kalayım daha iyi...”
* * *
28 Şubat’ın üzerinden 14 yıl geçmiş.. Emekli - muvazzaf onlarca generalin evi aranıyor. Görev başındaki generaller ordu karargâhından iki polis nezaretinde alınıp emniyete götürülüyor. Bunlardan alınmıyorsunuz. Bekir’in hikâyesinden alınıyorsunuz... Pes be Paşa...
Akıl sütü!
Haber ve fotoğraflar Milliyet’in Ege ekinden... Aynen şöyle:
“Türkiye çapında uygulanan ‘Okul sütü akıl sütü’ projesi İzmir’de de çocukları etkiledi. Buca ve Karabağlar’da üç okulda 38 çocuk sütten hastanelik oldu.”
İzmir’de belediye 7 yıldır okul ve evlere süt dağıtıyor. Tek bir çocuk hastanelik olmuş değil.
Akıl sütü ilk gün hastanelik ediyor... Sonra da sütler temiz diye masal anlatıyorsunuz. Hadi canım.
Baykal komplosu
CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal’ın istifasına yol açan video görüntüleri iki yıl önce 7 Mayıs’ta internet sitelerine sızdırılmış, Baykal 10 Mayıs’ta istifa etmişti.
Baykal istifa edeli tam 2 yıl oluyor...
Genç bir CHP’li; Engin Balım soruyor:
“Deniz Baykal’ın kaset komplosuyla istifa ettirilmesi üzerinden 2 yıl geçti. CHP yönetimi bu yıldönümünde acaba, kaset olayının üzerine yeterince gitmeyen ve hâlâ aydınlatamayan hükümete, bunu hatırlatacak mıdır? CHP örgütleri bu yıldönümünde, bir eylem, kınama ya da basın açıklamasında bulunacaklar mıdır?”
Yoksa kaset komplosundan gizli bir memnuniyet içinde midirler?
Savcı da şaşırdı...
Başbakan Erdoğan iki hafta önce 28 Şubat soruşturması hakkında “Cadı avı olmasın” dedikten sonra şöyle konuşmuştu:
“Cadı avına çevirmek yanlış ama adalet de yerini bulmalı. İş gidebildiği yere kadar gitmeli. İşin içine kimler karışmadı ki... İş dünyası, basın, sivil toplum, rektörler... Kimler neler yaptı... Mesele sadece askerle bağlantılı değil. Bunlar ortaya çıksın...”
Aradan geçti iki hafta.. Savcılık Başbakan’ın sözlerinden aldığı cesaretle iki haftada dördüncü dalgayı gerçekleştirdi... Çoğu emekli ve muvazzaf general 74 kişi hakkında gözaltı kararı verdi.
Ancak gelinen noktadan Başbakan bile endişelenmiş olmalı ki İtalya dönüşü şöyle konuştu:
“Şu anda tabii 28 Şubat ile ilgili belli bir süreç işliyor. Ancak böyle bir dalga, iki dalga, üç dalga, dört dalga filan. Bunlar toplumun huzurunu da doğrusu kaçırıyor. Bundan bizler de ciddi manada rahatsızız. Yani atılması gereken adımlar atılır, biter, geçer. Ama bu dalgalar böyle arka arkaya geldikçe o dalgalarda kusura bakmasınlar ülke boğulur. Bu kadar bu iş bence uzatılmamalıdır.”
Savcı beyler de şaşırmış olmalı... İki hafta önce “İş gidebildiği yere kadar gitmeli” işareti alıyor, var gücünüzle gaza basıyorsunuz...
İki hafta sonra “Dört dalga fazla oldu” yakınması geliyor...
Wikileaks telgraflarında Başbakan’ın Ergenekon savcısıyla her hafta görüştüğü bildiriliyordu...
Anlaşılan bu defa iktidar savcı ilişkisinde kopukluk var.
İktidarın yargı ilişkileri doğrusu üzerinde tez yazacak kadar ilginç bir hal aldı...
Soru: Son günlerde tiyatro dünyasında yaşanan olayların Atatürk’le bir ilgisi var mı?
Yanıt: Mümkün... İktidar kanadı bu alandaki girişimleriyle Atatürk’ün “Efendiler; hepiniz milletvekili, bakan hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz ama sanatçı olamazsınız” tezini çürütmek istiyordur belki...
Haldun Ertem
Tayyip Erdoğan, Bekir Coşkun’un yazısı için “Bütün paşalar dava açsın” demiş.
Biz de, “Bütün paşalar maşa değildir beyefendi” diyoruz.
Fahrettin Fidan
