Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Askeri casusluk ve şantaj davası geçen yıl şubat ayında başladı. Davada 16’sı tutuklu 56 sanık yer alıyordu. Her zaman olduğu gibi iddianameyle birlikte iktidar basınında itibarsızlaştırma kampanyası başlatıldı. Sanık subaylardan biri anlatıyor:

Casusluk davası

“2010 Ekim ayında benim gibi birçok subayın evi ve işyeri arandı. Azılı suçlu muamelesine tabi tutulduk. Ev ve işyerlerinde hiçbir suç unsuru bulunmamasına rağmen sadece ve sadece ‘imzasız dijital belgelerle’ yargılanmaya başladık. Bir kısım medya (özellikle Taraf, Star, Bugün, Zaman ve Yeni Şafak) tarihin en büyük casusluk şebekesi yakalandı diye haber yaptı. Heronları bile bizim örgütün düşürdüğü iddia edildi...”
Yargılanan subay ve mühendisler çevrelerine rezil oldu... Kimsenin yüzüne bakacak halleri kalmadı. İtibar ve onurları kırıldı. Çoğu psikolojik travmalara sürüklendi.
Ve... Geçen haftaki son duruşmada Savcı Celal Kara, esas hakkındaki mütalaasını açıkladı...
Bütün sanıkların tahliyesini istedi...
Savcı Kara, askeri casusluk yönünden suç kastının bulunmadığını belirtti.
Hiçbir sanık fuhuşla suçlanmadı...
Bazı sanıklar hakkında ceza istendi ama bu da kuşkusuz sanıkların boş yere mağdur edilmediklerini göstermek içindi...
Sanık subaylar kıtalardaki görevlerine aynen devam ediyorlar...
Çünkü askeriyenin böyle bir casusluk bulgusu hiç olmadı.
Subay okurumuz ekliyor:
- Hedef alınan subayların hepsi sınıflarının sicilen 1- 2’nci sırasında olanlar. Sanık sandalyesine oturtulan mühendisler ise milli projeleri geliştirenler. Büyük resmi görmeliyiz bence...
Özel Yetkili Mahkemeler iktidar tarafından tasfiye edilirken... Görünüz ne acılar kalıyor geriye.

Haberin Devamı

ABD’den sonra İngiltere de savunma bütçesinde
kesinti yaptı...
Bu da gösteriyor ki artık hedef seçtikleri ülkelere bizzat müdahale etmeyecek, taşeron kullanacaklar...
Haldun Ertem

Meclis’ten geçen yargı paketine göre
işkenceci polislerin soruşturulabilmesi için Emniyet Genel Müdürü’nün izni aranacakmış.
Evet ama yetmez. İşkenceci polisin de izni aranmalı!
Fahrettin Fidan

Haberin Devamı

Neden 15.00?
CHP Antalya Milletvekili Gürkut Acar ile geçen yasama yılının bir değerlendirmesini yapıyoruz...
- Bütün önemli ve gözden kaçırmak istedikleri kanunları gece yarısına raslatıyorlar, diyor...
Hem kimse izlemiyor hem milletvekilleri uyukluyor...
En kritik yasalar o anlarda geçiriliyor...
Günkut Acar basit bir öneri yapıyor:
- Meclis çalışmalarına 15.00’te başlayacağı yerde sabah 09.00’da başlamalı. Akşama kadar bütün işler biter. Geceyarıları yangından mal kaçırır gibi yasa çıkarmaya gerek kalmaz.
Meclis çalışmaları neden sabah 09.00’da başlamaz da akşama doğru başlar?
Bunun mantığı nedir gerçekten?

Camiye itiraz
Üsküdar Belediyesi Meclis Üyesi Doğan Tekel, İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nde askıya çıkarılan “Büyükçamlıca Özel Proje Alanı” imar planına itiraz etti... Başbakan Erdoğan’ın Çamlıca Camii’ne yer ayrılması için düzenlenen plan konusunda Doğan Tekel dedi ki:
- Yapılan bu plan tadilatı, planlama ilkelerine, kamu düzenine ve imar hukukuna aykırıdır.
- Üsküdar Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi üyesiyim. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yaptığı bu plan ile üyesi olduğum meclislerin yetkileri elinden alınmış olmaktadır.
- Çamlıca Tepesi’ne büyük bir cami yapmanın hiçbir ihtiyaçla ilgisi olamaz. Çamlıca Tepesi’ne yapılacak caminin, çevrede yaşayan insanlar olmadığını da düşünürsek israf olacağı açıktır.
- Tarih boyunca Çamlıca Tepesi dinlenme, seyir ve mesire alanı olarak kullanılmış bir alandır. Bu alana, sırf Başbakan’ın ağzından çıktı diye cami yapmaya kalkmak İstanbul’a ve tarihine onarılmaz zararlar verecektir.
* * *
Şu ana kadar Çamlıca’ya inşa edilecek cami konusunda fikir beyan edenler arasından bu projeyi destekleyen bir ya da iki kişi çıktı. Herkes karşı... Her türlü şehircilik, mimari ve tarih vizyonundan yoksun bu cami projesinden vazgeçilmeli... Gelecek nesillere çok ayıp olacak çünkü...

Haberin Devamı

Gül’ün 28 Şubat’ı...
Rahmetli arkadaşımız Yener Süsoy’un “Virgülüne Dokunmadan Yener Süsoy Röportajları” adlı kitabında Abdullah Gül’ün 28 Şubat hakkındaki sözleri dikkati çekiyor. Gül 28 Şubat’ta kabinede bakandı... 2002 yılında yapılan röportajda Abdullah Gül kendilerini eleştiriyor. Askerleri suçlamıyor. İşte sözleri:
“Benim şahsen 28 Şubat’tan çıkarttığım ders, ne kadar iyi niyetli olursanız olun Türkiye ve dünya gerçeklerinden uzak politika yapılamaz. Diyalog kurmazsanız, düşüncelerinizi birinci elden karşılıklı aktarmazsanız iyi niyetli olmanız yetmez. Düşüncelerinizi açık açık konuşacaksınız, hiçbir şey gizli kalmayacak. Refahyol hükümetinin en büyük hatası retorikti, yaptığı ciddi bir kanun, kararname, bir şey yoktu ortada. Devleti idare ederken retorikle gidemezsiniz, gerçekçi olacaksınız.Yürünen yolda iyi bilinmeli ki, her sahanın bir gerçeği var. O zaman biz bunu bilmezdik...”
(Retorik: Söz söyleme biçimi, sanatı...)