Almanya’nın sosyal demokrat Dışişleri Bakanı Walter Steinmeier, Türk gazeteciler ile konuşurken bir soru üzerine CHP hakkında şok edici açıklamalar yapıyor...
Örneğin “CHP’nin Avrupa’dan yana tavır almadığını” söylüyor...
“CHP’nin düşünce özgürlüğünün sınırlarının genişletilmesine karşı çıktığını” öne sürüyor...
“CHP’nin Avrupa sürecini desteklemediğini” ifade ediyor.
“Türkiye’de siyaset krizinin merkezinde CHP zihniyeti bulunuyor” diye konuşuyor.
Doğrusu CHP’ye bu kadar ağır eleştirileri Tayyip Erdoğan bile yapmıyor.
Bir yabancı siyasetçinin Türkiye’deki bir partiyle ilgili bu kadar ağır yorum yaptığına ilk kez rastlanıyor...
Onur Öymen dün telefonda şöyle diyor:
- Bu zat bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmuş... Epeydir görevdedir. Bir kez olsun genel başkanımızla görüşmemiştir. Bir kez olsun bizlerle konuşmamıştır...
Türkiye’de basına olmadık baskılar uygulayan, halka “muhalif gazeteleri okumayın” çağrısında bulunan Başbakan Erdoğan’ın görülmeyip CHP’nin “düşünce özgürlüğüne karşı” gösterilmesi Öymen’in hayli canını sıkmış.
AB’ye üyeliğe CHP’nin taş koyduğu suçlaması keza...
Steinmeier’in İkinci cumhuriyetçilerin etkisi altında kaldığını söyleyen bir CHP’li şu yorumu yapıyor:
- İkinci Cumhuriyetçiler ile Üçüncü Reich CHP’ye karşı ortak savaş açtı...
Bülent Arınç siyasileri “şamaroğlanı”na benzetmiş.
Nasıl olur? Asıl “tokatlayanlar” onlar değil mi?
Haldun Ertem
Kimbilir Tanrı’nın daha nice emirleri bizden gizlenmiştir...
Jerzy Lec
Nasıl ceza bu?
Trafik kontrollerinde emniyet güçleri sürücünün “vergi” durumunu da sorguluyor; kayıtlarda kişinin vergi borcu görünüyorsa aracını bağlıyor. Gece yarısı kentin uzak bir noktasında yapılan çevirmede vergi borcunuz olduğu ortaya çıktı diyelim. Ya da borcunuz yok ama bir yanlışlık eseri öyle görünüyor. Arabanız bağlanıyor. Siz cascavlak ortada kalıyorsunuz. Bu uygulamanın akla, mantığa, insan haklarına uyan yanı var mı?
CHP Milletvekili Hüsnü Çöllü de İçişleri Bakanı’na bunu sordu. Yanıtını bekliyor.
Yakışma sırası!
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, RTÜK Başkanı Zahid Akman’ı günlerdir nazik üslupla istifaya davet ediyordu:
“Kendisine yakışan, en kısa zamanda gereğini yapmaktır.”
Peki dün ne oldu? Başbakan Tayyip Erdoğan açıkça Zahid Akman’a sahip çıktı. “Zahid Bey üzerinden bir çatlak oluşturma gayreti içerisine girmek çok yanlış. Bülent Bey böyle bir yaklaşım içerisinde bulunabilir. O, onun kişisel kanaatidir. Yani bizim hükümetimizin, başta şahsımın kanaati değildir” diyerek yardımcısı Bülent Arınç’ı fena halde harcadı.
Bakalım bu durumda Bülent Arınç en kısa zamanda kendisine yakışanı yapacak, istifayı basacak mı?
Sır...
Başbakan Erdoğan 4 Mayıs 2007’de zamanın Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’la Dolmabahçe’de yaptığı görüşmenin içeriği konusunda önce “Benimle ebediyete gider” dedi, sonra “Büyükanıt açıklarsa ben de açıklarım” diye konuştu. İki ünlü isim Dolmabahçe’de ne görüşmüş olabilirler? İhtimaller:
1) Fenerbahçe’nin durumunu konuştular... İkisi de takımdan memnun değildi... Zico’nun gönderilmesinde mutabakata vardılar...
2) Büyükanıt’a emeklilik sonrası verilecek zırhlı otomobilin markasını konuştular. En pahalı aracın alınmasında mutabık kaldılar.
3) Hiçbir şey konuşmadılar, tavla oynadılar... Erdoğan, Büyükanıt’a iki mars bir oyun yaptı... Hezimete uğrayan Paşa’nın o gün bugündür ağzını bıçak açmıyor...
Şaka bir yana...
Başbakan Erdoğan atv’de “Bu görüşme Türkiye’de asker-siyasi ilişkilerinde bir dönüm noktası olabilir mi?” sorusu üzerine, “Olabilir” dedi...
Bu kadar önemli bir görüşme iki kişi arasında nasıl kalır?
Erdoğan ve Büyükanıt’ın yerine geçecek veya geçen kişilerden nasıl saklanır?
Burası Hotanto mu?
Burs eziyeti
Devlet, üniversite öğrencilerine verdiği kredileri mezuniyetten 2 yıl sonra 2 yıl içinde geri istiyor. Bir mezun öğrenci yazıyor:
“Okulum 5 yılda bitti, askere gittim geldim, yaklaşık 5 aydır işsizim. Kredi borç taksitlerini ödeyemiyorum. Benim durumumda binlerce üniversite mezunu işsiz var. Devlet vergi kaçıranların vergisini affeder, işçisinin SSK primlerini yatırmayanı affeder, ancak şu kriz döneminde bizim kredi borç faizlerinin dondurulması veya ödemelerimizin ötelenmesine yanaşmaz. Gençlere bu kadar insafsızlık ayıp.”
