Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

2011 yılının sonuna doğru Türkiye’nin sorunları ağırlaşıyor...
Suriye ile çok ciddi savaş riski var.
Suriye füzelerinin Türkiye’ye yönlendirildiği söyleniyor.
İran’a İsrail’in askeri müdahale ihtimali artıyor.
Iran füze birlikleri komutanı çatışma halinde ilk hedefin Türkiye’deki füze radarı olacağını söylüyor.
PKK terörü sürüyor.
Van depreminin yaraları sarılamadı, beklenen İstanbul depremi için önlem alınmıyor.
Avrupa’daki ekonomik krizin Türkiye’yi etkilemesi an meselesi.
Avrupa Birliği ile üyelik müzakereleri donma noktasında, bir buçuk yıldır tek bir müzakere başlığı açılamıyor.
Fitch Türkiye’nin notunu olumludan durağana indirdi.
Hapisteki gazeteci sayısında dünyada birinciyiz.
Seçilmiş sekiz milletvekilinin tutukluluğu devam ediyor.
Generallerin sahte kanıtla tutuklandığına ilişkin bilirkişi raporları manşetlerde.
600 öğrenci demokratik haklarını kullanıp iktidarı protesto ettikleri için hapiste...
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin en çok mahkûmiyet kararı verdiği ülke Türkiye.
Basın ağır baskı altında.
Böyle bir ortamda iktidarın öncelikli gündemi Dersim’i bahane ederek Cumhuriyet tarihiyle kavga etme...
Ana muhalefet de bu tarih tartışmalarına aktif olarak katılıyor ve Cumhurbaşkanı’nın özür dilemesini istiyor.
Akil insanlar soruyor:
Acaba bir akıl tutulması dönemine mi girdik?

Haberin Devamı

Balyoz kanıtları
Üçüncü Balyoz iddianamesi İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi... İddianamede, 64’ü tutuklu 143 sanığın 15 ila 20 yıl arasında hapisle cezalandırılması isteniyor.
Sanıklar arasında Koramiral Deniz Cora, Korgeneraller Korcan Pulatsü, Ziya Güler, Rıdvan Ulugüler ve Abdullah Can Erenoğlu, Tuğgeneral Kubilay Baloğlu, Tümamiral Mücahit Şişlioğlu, emekli Korgeneral Rasim Arslan, Havelsan Genel Müdürü Ömer Faruk Yarman gibi isimler bulunuyor...
Sanıkların “Türkiye Cumhuriyeti icra vekilleri heyetini, cebren ıskat veya vazife görmekten cebren men etmeye teşebbüs” suçunu işledikleri iddia ediliyor...
Bu dava, emekli Albay Hakan Büyük’ün Eskişehir’deki evinde bulunan flash bellek içindeki kayıtlara dayanılarak açıldı...
Hakan Büyük baştan beri flaş belleğin kendisine ait olmadığını, evine başkaları tarafından yerleştirildiğini iddia ediyor.
Bu arada sözü geçen flash bellek Boğaziçi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nde incelettirildi... Prof. Ufuk Çağlayan tarafından hazırlanan ve geçen hafta sonunda açıklanan teknik mütalaa raporuna göre dijital belgeler üzerinde oynama vardır.
Örneğin 19 Nisan 2007 tarihinde oluşturulan jpg dosyası içinde 12 şubat 2008 tarihli bir yazı ile 12.05.2009 tarihli bir gazetenin kupürü görünmektedir. Böylece dijital belgenin en erken 2009 yılında hazırlandığı ancak 2007 tarihli gösterildiği anlaşılmaktadır.
Dijital verilerde benzer başka tuhaflıklar da mevcut...
Bu durumda mahkemenin sahte belge iddiasını ele alması, kendi yönünden bilirkişi incelemesi yaptırarak eğer iddia gerçekse derhal sahte belge hazırlayanların peşine düşmesi gerekir. Kamu vicdanı bunu gerektirir...

Haberin Devamı

KALİTE
Dün başlayan 20. Kalite Kongresi’nin ilk oturumunun yöneticisi Uğur Dündar’dı... Uğur Dündar ‘’Fark Yaratmak’’ temalı oturumun başında biyografisinin okunduğunu belirterek salona bu öyküyü fazla dikkate almamalarını öğütledi. Sonra dedi ki: ‘’Fark yaratmaksa fark yaratmak, mükemmeliyetse mükemmeliyet, başarı ise başarı, güvense güven, ama demek ki bunlar her zaman işe yaramıyor. ...”
Uğur “eğer kalite işe yarasaydı ben karşınızda işsiz gazeteci olarak bulunmazdım “ demek istiyordu...
Salon bu sözleri alkışladı... Bizim basında kaliteden çok yandaşlık geçerli malum...

Haberin Devamı

AB dışişleri bakanlarının Suriye toplantısına Türkiye de davet edilmiş.
Üye olmadığımıza göre “fedai” kontenjanından çağırmışlardır...
* * *
Soru: Arap Birliği’nde neler oluyor?
Yanıt: Krallar, şeyhler, emirler kendi ülkeleri hariç diğer
Arap ülkelerinde demokrasi ve özgürlük istiyorlar...
Haldun Ertem

HATAY
Birilerine yaranacağız diye son olarak Suriye ile ipleri koparttık. Hatay’dan yazan ve Arap kökenli olduğunu söyleyen okurumuz bakın gerginliğin farklı bir boyutunu nasıl anlatıyor:
“Hatay başta olmak üzere Suriye’ye sınır illerimizde benim gibi Arap kökenli çok sayıda yurttaşımız yaşamaktadır. Bizler bugüne kadar kökenimizi hiç öne çıkarmadan, özel haklar ve ayrıcalıklar talep etmeden... Onlar verilmezse silaha sarılırız, terör yaparız gibi tehditler savurmayı aklımızdan dahi geçirmeden ülkemizin en sadık yurttaşları olageldik. Ama devletimiz şimdi bizi iki arada bir derede bıraktı. Maazallah Suriye ile bir savaş durumu olursa bizden oradaki akrabalarımıza silah çekmemiz mi istenecek? Hangi ulusal çıkarımızdan dolayı sayısı milyonu bulan biz Arap kökenli Türk vatandaşları böyle bir tercihle karşı karşıya bırakılıyoruz?”

Deniz Baykal’ın evini soyan hırsız İstanbul’da yakalanmış.
İstanbul’a gelmeyip Ankara’da kalsaydı, arada kaynar, yakalanmazdı!
Fahrettin Fidan

Karabükspor - Bursaspor maçındaki “Askerlik Bedelli Sevdamız Bedelsiz” pankartının kaldırtılmasının sebebi nedir? Bunu kim izah edecek?
Mehmet Uğur