Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

- Antalya’daki Milli Eğitim Şûrası’nda laik ve çağdaş insanları kışkırtacak hatta isyan ettirecek kararlar alındı. Din dersini ana okuluna kadar indiren, Anayasa’nın “Din eğitim ve öğretimi küçüklerin kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır” hükmünü yok sayan bu kararlar hakkında bir eğitimci dostumuz dedi ki:
- İktidardaki güçler böyle uç tezler ortaya atıyor, siyasi ve sosyal tepkiyi ölçüyor. Ne var ki Nur Serter gibi birkaç milletvekili hariç, MHP ve CHP liderleri eğitimdeki dinselleşmeye tepki göstermiyor. Sebebi sorulduğunda “Dindar kesimden oy beklentisi” deniyor. Anlaşılıyor ki her iki parti için laiklik ve cumhuriyet değerlerinin oy kadar değeri yoktur. Kaldı ki eğitimdeki gericilik karşısında sustuğu için bu partiler laik kesimden oy kaybeder ama dinsel kesimden sustukları için oy alamaz. Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli bunu biliyor olmalı. Ne var ki oy hesabının peşinden gitmek, laikliği savunmaktan daha kolaylarına geliyor.

Haberin Devamı

Eksik demokrasi...
“Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkı”nın verilişinin 80. yıldönümüydü dün... Kurtuluş Savaşı’na “ümmet” olarak giren Türk halkı, savaştan “millet” olarak çıkmıştı. Atatürk öncülüğündeki devrimlerin bir hedefi de kadının toplumda hak ettiği yerin sağlanmasıydı.
1926 tarihinde kabul edilen “Medeni Kanun” kadını erkekle eşit haklara sahip kıldı. 1930 yılında kadınlara belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı tanındı... 5 Aralık 1934’te, dünyada faşizm rüzgârlarının en sert estiği bir dönemde, kadınlar 22 yaşında seçme, 30 yaşında seçilme hakkına kavuştu.
O tarihte Fransa, İsviçre, İspanya gibi ülkelerde kadınlara siyasi hakları henüz verilmemişti. 1935 yılında yapılan seçimlerde parlamentoya 18 kadın girdi. Türkiye o yıl parlamentodaki kadın sayısı bakımından dünyada ikinci ülkeydi.
Bugün ise parlamentomuzda kadın sayısı yüzde 14 olup dünyada 88. sıradayız.
Özetle, 30’lardan bu yana kadının siyasette temsili açısından bir arpa boyu yol gitmiş değiliz
Türkiye’nin yarısını kadınlar oluşturuyor. Ama kadınları siyasette erkekler temsil ediyor. Kadınların siyasette temsil edilmemeleri siyasetin düzeyi ile de ilgilidir. Birikimli ve nitelikli kadınlar mecut siyasetin düzeyine inemiyor. Bir sıkıntı da burada.

Haberin Devamı

Sakıncalı başkan
İstanbul Barosu Başkanı Doç. Ümit Kocasakal, Sakarya Üniversitesi’nde ‘Hukuk ve Demokrasi’ konulu konferans verecekti. Afişler basıldı, her türlü çağrı yapıldı. Ancak Üniversite Rektörü Muzaffer Elmas anlaşılan Kocasakal’ın geleceğini son anda duymuş. Kocasakal için “Sakıncalı” deyimini kullanarak konferansı iptal etti. Bunun üzerine toplantı Sakarya Barosu salonlarına alındı. Ümit Kocasakal konuşmasında bu kabalığın sadece Baro Başkanı’na değil aynı zamanda bir öğretim üyesine yapıldığını hatırlattı. Daha sonra Uğur Mumcu’nun “Sakıncalı Piyade” adlı eserini anımsatarak:
- Bu ülkede yalnızca sakıncalı piyade yok, sakıncalı hukukçu da var arkadaşlar, dedi... Salon alkıştan inledi.

TÜM
Emekli gene- raller geçmişte zaman zaman, holding yönetimkurullarında görev alır, bu manzara eleştirilere yol açardı. Devir değişti... Öyle değişti ki... Emekli generaller artık işçilerle dayanışmaya bile giriyor. Balyoz sanıklarından emekli Hava Tümgeneral Beyazıt Karataş önceki gün Yatağan’a giderek direnişteki işçilerle dayanışma eylemine katıldı. Onlara hitaben konuşma yaptı. Birlikte halay çekti. İşçi Partisi üyesi olan Karataş, hapisteyken işçilerin kendilerine destek olduğunu belirtip teşekkür de etti... Holding yönetim kurulu üyeliğinin demokrasiye katkısı yoktu. Ama generallerin işçilerle birlikteliğinin katkısı vardır.

Haberin Devamı

AĞLAYAN
“Zamanım yoktu, saati Zarrab aldı, parasını (700 bin TL.) elden ödedim.”
Eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın TBMM’deki bu ifadesine internet sitelerinden yorumlar:
- O 700 bin TL.’yi nasıl yerinden kaldırdın da elden ödedin? Nereye koydun, neyle taşıdın o kadar parayı?
- Saati yolda buldum dese daha inandırıcı olacak.
- 500 TL. kirayı bankadan ödeme zorunluluğu var ama 700 binlik saatin parasını elden ödeyebiliyorsun! Ne mutlu Türküm diyene.
- Böyle başa böyle tarak, böyle saça böyle şampuan.
- Haydi minareyi çaldın bari kılıfı hazır edeydin. Bu kılıf birkaç boy ufak geldi.