Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Atatürk’e yakın isimlerden, yazar Yakup Kadri Karaosmanoğlu, bir gün O’na kendisini en yalnız ve çaresiz hissettiği dönemi sorar... Ne çocukluk günleri, ne savaşlar... Atatürk, en zor dönem olarak, “işgal altındaki İstanbul’da kapı kapı dolaşarak insanları milli mücadeleye ikna etmeye çalıştığı” günleri anlatır. İşgal İstanbul’unda esaretten kurtulmak için başkaldırmaya niyetli o kadar az kişi vardır ki...
Eski milletvekili ve bakan Alev Coşkun, işte bu dönemi hayli kapsamlı bir kitap yapmış...
“Samsun’dan Önce Bilinmeyen 6 Ay” adlı kitap Cumhuriyet Yayınları’ndan çıktı...
Kitaptaki çarpıcı öykülerden birinin kahramanı da yazar Refi Cevad Ulunay... Padişah yanlısı gazeteci Refi Cevat Ulunay, Mustafa Kemal Paşa’yı Şişli’deki evinde ziyaret eden ilk basın mensubudur. Ulunay, 4 Şubat 1919 tarihinde yaptığı röportajdan gazeteye döndüğünde, arkadaşları ne konuştuklarını soruyor...
Ulunay, “Şu sıralarda Anadolu’ya geçilir, orada teşkilat kurulur, milli mukavemet harekete geçirilirse Fransız’ı da, İngiliz’i de, İtalyan’ı da memleketten kovulur, vatan istiklaline kavuşur, millet de esaretten kurtulurmuş. Anladınız mı arkadaşlar. Bu adam deli değil, zırdeliymiş” diyor Atatürk için...
Yıllar sonra, Ulunay’a yanıldığı için pişman olup olmadığı soruluyor...
Ulunay’ın yanıtı:
- Hayır, ben haklıydım, herkes benim gibi düşünüyordu. O günlerde öyle düşünen tek adam oydu...

Haberin Devamı

Ekonomistlere göre, Türkiye kriz paketi hazırlamakta gecikiyormuş.
Eee bu işler erzak paketi hazırlamak kadar kolay değil tabii...
Haldun Ertem

* DTP’li milletvekilleri Meclis’e askerlik yapmak
istemeyen gençler için kanun teklifi hazırlamış.
Ya da dağda geçen süre askerlikten sayılsın!..
Akif Kökçe

Satır
Meslektaşımız Şükran Soner, Cumhuriyet’teki köşesinde not düşüyor:
“AKP iktidarı faili meçhul cinayetlerde, derin devlet operasyonlarında gerçekten iyi niyetli davransa, Başbakan Erdoğan’ın kefil olmaya kalkıştığı Ergenekon’dan önce, kendi iktidarının sürecinde işlenmiş,
Hrant Dink, Papaz Santaro, Malatya, cami linç eylemi.. gibi... cinayetleri aydınlatırdı...”
Not: Bu listeye Hablemitoğlu cinayetini de eklemek gerekiyor...

Haberin Devamı

Obama’ya mektup...
Sayın prizident Obama majesteleri. Okyanusun öbür ucundan size sevgi, saygı ve bağlılıklarımı belirtirim. Size bu mektubu buradaki yandaşlarınız adına kaleme alıyorum. Yalanım varsa Arap olayım.
Zatıalinizin aslen Kenyalı olduğunuzu duydum. Bizde de Konya var efendim. Bir de Haymana’yı Konya’yı anlamak diye veya ona benzer bir tabirimiz de var.
Bendeniz kampanyanızın başından itibaren sizi destekledim. Hatta burada bizim yandaşlardan ne kadar çifte vatandaş varsa onları da, “Gidin Obama’ya oy verin” diye uçak paralarını cebimden verip oraya yolladım efendim. Sonra bu çifte vatandaşlarla çiftetelli oynadık sonuçlar açıklanınca.
Efendim bizler bu coğrafyada her zaman zatıalinizin emrindeyiz. ABD’nin BOP projesinin destekliyoruz. Ben ilk günden itibaren BOP oturup bop kalkıyorum heyecanımdan. Yalanım varsa top olayım efendim.
Bendeniz efendim şimdi size olan bağlılığımı ortaya koymak amacıyla bir kampanya başlatacağım. Mesela bizde bir deyim vardır, “Kel başa şimşir tarak” derler: Bu sözün “Geldi başa bizim Barack” olarak değiştirilmesini isteyeceğim efendim. Bir de efendim, “Obalarında kuru da meşe yanıyor” diye bir türkümüz var bendeniz bunu da “Obamalarında kuru da meşe yanıyor” diye değiştirmek için çalışmalara başlıyorum efendim.
Efendim bu mektubu alınca şimdi diyeceksiniz ki “Siz de kimsiniz? Ne yalaka pardon ne alaka?” diyeceksiniz. Efendim bizler bir oluşumuz. Her zaman gücün etrafında oluşuruz ve de oraya doluşuruz efendim.
Şu anda nerede miyim? Ee bronzlaşmak yani zat-ı alinize benzemek için solaryumdayım efendim. Artık bu mektubumdan sonra ABD vatandaşlığımı da sanırım verirsiniz efendim. Yani ne demişler “İsteyenin bir yüzü kara, vermeyen zenci” efendim. Latife ettim efendim, yanlış anlamayın sevgilerimle...
Feyzullah Ç. Yağdanlık
(İsmimdeki Ç.’nin açılımı Çanak’tır efendim... Nüfus kâğıdındaki adım Mustafa Taş’tır..)

Haberin Devamı

Boysan
Aydın Boysan’ın son kitabı, İş Bankası Yayınları’ndan çıktı:
“Uzun Yaşamanın Sırrı”
Kitabın ismi “Ağır yük altında uzun yaşamanın sırrı” gibi bir şey de olabilirdi... Aydın Ağabey, nazar değmesin, 87’yi deviriyor.. Hâlâ ağır işçi... Çünkü hâlâ haftada en az iki kez içiyor.. Hem de ağır tonajlarda...
Uzun yaşamanın sırrı nedir?
Aydın Boysan iki sözcükle açıklıyor:
‘Yaşamayı sevmek’
Aydın Ağabey yaşamayı sever.. Dostlarını sever... Her daim neşelidir. Kimse hakkında kötü düşünmez. Kimseyi arkasından çekiştirmez. Çapkındır! Bu çapkınlık ne zaman biter, sorusuna:
- Hiç bitmez, cevabı verir...
Fransız düşünürü Voltaire de böyle yaşamayı seven bir adamdı...
‘O kadar mutluyum ki, utanıyorum’ derdi..
Müthiş zengin olmasına rağmen, bir dakikasını boşa harcamaz, hep çalışırdı...
Aydın Ağabey de öyle... 60’ından sonra başladığı kitap yazarlığını sürdürüyor. Her gün yazıyor. Kitaplarının sayısı 35’i buldu... Bir günü bile boş geçmiyor...
Uzun ömürler diliyoruz Sevgili Aydın Boysan’a... Ve onun kadar muhterem eşi Suzan Hanım’a...