Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bülent Arınç’a suikast iddiaları üzerine başlatılan Çukurambar soruşturması Genelkurmay’da “Kozmik Oda”nın aranmasına kadar uzandı... Bu soruşturmanın temeli özellikle iki krokiydi. Bu iki krokiden birini geçen pazar günü Milliyet yayımladı.
Star TV de iyi bir gazetecilik yaparak krokiyi muhabirlerin eline verdi. Krokinin gösterdiği hedefi gözler önüne serdi. Muhabirler, (gözaltına alınan albay ile binbaşının ifadelerindeki gibi) bilgisayar onarımını yapacak firmaya vardılar.
Subaylar doğruyu söylemişlerdi... Soruşturma yanlış yol üzerinde yürümüştü...
Ne var ki abartılı ve yalan bilgilerle ortalığı ayağa kaldıran malum medyadan ne bir ses var, ne bir nefes...
Çünkü bazılarının derdi başka...
O bazıları TSK mensupları tutuklandıkça veya sırlarına girildikçe zafer çığlıkları atıyor, “Türkiye daha demokratik, daha şeffaf, daha denetlenebilir bir ülke oluyor” diye ortalığı ayağa kaldırıyor...
Nedense siyasetin daha şeffaf olup olmaması onlarca pek önem taşımıyor.. Örneğin dokunulmazlıkların sürmesi onları pek ilgilendirmiyor da... TSK’nın eşelenmesi, örselenmesi kendilerini pek memnun ediyor.. Neden? Çünkü TSK’ya atılan her gol demokratikleşme sayılıyor, AKP’ye puan olarak yazılıyor da ondan. İktidar yanlıları demokrasi, şeffaflık vb. diye genellikle bu sefil amacın peşinde koşuyor...
Sık sık da çukura düşüyorlar.

Haberin Devamı

Yandaş medya Sarıgül’ün ‘solcu olduğu söylenen’ partisini niye destekliyor?
Sarı gül ayrılık anlamına geldiği için..
Fahrettin Fidan

“Amerika defol, bu vatan bizim” diyen linç girişimine uğruyor!
Normaldir! “Amerika buyur, bu vatan sizin” diyenler de iş güç, makam mevki sahibi oluyor!
Gülhan Elmas

Zahid Akman 1993'te Erdoğan’ın çantasını taşıyormuş.
Bavul sürecinin başlangıcı o tarihlere dayanıyor demek...
Haldun Ertem

Büyükelçiler...
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun “Hattı diplomasi yoktur, sathı diplomasi vardır” sloganına uygun olarak kimi büyükelçiler Mardin’in yolunu tuttu, orada halay çektiler, halkla kahvede pişti oynadılar...
Emekli Büyükelçi Uğur Ergun diyor ki:
“İşte progressive Türkiye böyle... Neydi o diplomatların eski Ankara’daki Modern Disco, Apple, Esmen Dısco, Cavıt Disco’dan çıkmadığı günler...
Diplomatlarınmız artık Mardin’de... Sonraki durak acaba Kandil mi?
Şaka bir yana, ben Türk diplomatlarında büyük eksiklik olarak kendilerini Ankara’ya hapsetmelerini ve İstanbul’a yabancı kalmalarını görürüm.
Onlara İstanbul’un sosyal ve sanat çevrelerinde rastlamam...
İstanbul’un iş çevreleriyle de ilişkileri yoktur.
Oysa hemen her alanda Türkiye’nin kalbi İstanbul’dur..
Diplomatlarımız İstanbul’da; ‘vergilerimiz Kıbrıs ’a gidiyor, Kıbrıs ’ı Rumlara bırakalım’ diyen işadamlarını, ‘Ermenileri kestik, özür dileyelim’ diyen aydınlarımızı, ‘Türkiye’ye demokrasi AKP ile geldi’ diyen gazetecilerimizi de görür, ülkelerini daha iyi tanıma fırsatını bulurlar.”

Haberin Devamı

Hapis rektörler
Hürriyet’in dip sayfalarında yer alan haberi Ali Sirmen fark etmiş...
Haber “Hırsızlar 75 gün sonra serbest kaldı” başlığını taşıyor.
Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın eşi Semra Özal’ın villasından yaklaşık 500 bin TL’lik ziynet eşyası çaldıkları iddiasıyla yargılanan 5 sanıktan tutuklu olan ikisi serbest bırakılmış. Her iki sanık 28 yıl hapis cezası istemiyle yargılanıyormuş.
Ve sadece 75 gün yatmışlar. Sanıkların tutukluluğuna son verme gerekçesi mi?
“Yargılamanın ulaşmış olduğu aşama ve delillerin toplanmış olması...”
Yargıç anlaşılan tutukluluğun cezaya dönüşmemesi için azami gayret göstermiş.
Aynı günün gazetelerinde iki tıp profesörü ve eski rektörün hazin durumlarından söz ediliyor...
Prof. Fatih Hilmioğlu’nun yüz felci ve kronik karaciğer hastalığının hapishane koşullarında kötüye seyrettiği, CerrahpaşaTıp Fakültesi’nin 10 Haziran 2009 tarihli raporuyla tespit edildiği halde tutukluluğu kaldırılmıyor.
Prof. Mehmet Haberal’ın durumu da çok farklı değildir. O da hastanede polis kontrolü altında tedavi edilmekte...
Devlete ve eğitime yıllarca hizmet etmiş, büyük özverilerle hekimlik yapmış bu insanlar, suçlarını dahi bilmeden tutuklu bulunuyorsa... Hukuk ve adaletten hırsızlar kadar yararlanamıyorsa... Ortada vicdanları rahatsız etmesi gereken ciddi bir durum var demektir.
Vicdan sahiplerinin dikkatine...

Haberin Devamı

*AKP ve M. Ali Talat’ın hazırladığı son önerilerde Rumlara yeni tavizler veriliyormuş.
Hâlâ vermedikleri tavizler kalmış demek ki!

Sıfır diplomasi
İktidar dış politikada “sorunlu ülkelerle sıfır sorun politikası” diye bir yola yöneldi. Komşularla iyi geçinmek hem ekonominin gelişmesi hem silah harcamalarının azaltılması yönünden yararlıydı. Ancak bunu yapalım derken bizimkiler “sorunsuz ülkelerle bol sorun” yaratmayı başardılar. Bu süreçte Azerbaycan ile İsrail’i uzaklaştırdık. İsrail ile neredeyse savaşa yürüyoruz! Bir komşuyla arayı düzeltirken ötekiyle papaz olmak şart mı? Değil ama bizimkiler iki dostluğu bir arada yürütemiyor. Sonuç...
Sıfıra sıfır elde var sıfır.