Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçenlerde “İmam Hatip Gençlik Buluşması”nda konuşurken sözü medreselere de getirmiş, “Cumhuriyetle medreselerin kapatılması büyük boşluğa neden olmuştur” demişti.
Acaba öyle mi? Prof. Vahdettin Engin’in “II. Abdülhamid ve Dış Politika” adlı kitabında ilginç bir bölüme rastladık. Bir dönemde Japon İmparatoru, İslamiyet’in muhtevasını, iman esaslarını, gayesini, felsefesini, ibadet kaidelerini izah edecek kudrette bir din heyetinin ülkesine gönderilmesini talep etmiş. Abdülhamid bu talep üzerine bakın ne diyor:
“Düşündüm ki, Japon İmparatorunun istediği Müslüman din âlimleri kendi ülkemizde olsa ve onları ben bulabilseydim, Japonlardan evvel kendi milletimin ve Halife, yani Peygamberimizin vekili olarak İslam âleminin istifadesini temin ederdim. Şöhret yapmış ilmiye mensuplarını tanıyordum. İçlerinde şahsen hürmete şayan çok şahsiyet vardı. Ekseriyetle de şahsen faziletli idiler. Fakat ilmi kudretleri olduğu kadar, cihanı telakki tarzları, bu kadar büyük ve İslamiyet’in mukadderatı üzerinde tesir yapacak mevzuu ele almaya, neticelendirmeye müsait değildi. Velhasıl Japon İmparatorunun istediği Müslüman din âlimlerine ve onları yetiştirecek kaynaklara sahip değildik. Medreselerimiz birer ilim irfan kaynağı olmaktan mahrumdu.”
İşte bugün özlenen medreselerin o günkü durumu...

Atletizmde zafer!

Türk atletleri Avrupa şampiyonasında madalyaları topluyor! Dün itibarıyla madalya sayısında birinci sıradaydık.
Yasemin Can, Jak Ali Harvey, Yasmanı Copello, Ramil Guliev, Polat Kemboi, Ali Kaya madalya alan milli atletlerimizden bazıları... Başarı güzel şey ama küçük bir sıkıntı var.
Bu atletler ne Türk ne Avrupalı...
Türk Milli Takımı’nda yedi Kenyalı, iki Jamaikalı, üç Habeş, bir Kübalı, bir Güney Afrikalı, bir Azeri, bir Ukraynalı toplam 16 devşirme atlet yarışıyor. Bu atletler kıta dışından ama kürsüye “Avrupa şampiyonu Türk atlet” olarak çıkıyorlar. Genelde üzerlerinde bir emeğimiz yok. Çoğu yarışmalara ülkesinde hazırlanıyor. Yarışmadan yarışmaya Türk Milli Takım forması giyiyorlar.
Bir atlet ülkesinin izniyle bir başka ülkede 12 ay yaşarsa o ülke adına yarışabiliyor. Yasemin Can gibi bazı atletlerde bu kural da yerine getirilmiş değil.
Geçmişte Elvan gibi bir iki devşirme atletle durumu idare ediyorduk. Devşirme sayısı 16’ya çıkınca işin suyu çıktı. Avrupalılar da alay etmeye başladı.
Bir süre doping şampiyonuyduk. Şimdi de devşirme şampiyonu olduk
78 milyonluk ülkenin gençlerinden sporcu çıkaramıyorsunuz. Çünkü bilginiz, yönetme yeteneğiz, spor anlayışınız yeterli değil. Sonra gidip parayla sporcu satın alarak madalya topluyorsunuz.
Ayıp olmuyor mu? Türk röportajcı madalya alan Türk atletle İngilizce konuşuyor. Mahcup olmuyor musunuz?

PAŞA

Bu ülke çok ilginç başbakanlar görmüştür. Bunların biri de Küçük Said Paşa’dır. Paşa, Abdülhamid döneminde yedi, Meşrutiyet döneminde iki, toplam 9 kez başbakanlığa getirilmiş. Bir defasında Abdülhamid’in kendisini öldüreceğinden korkarak Britanya Sefareti’ne sığınmış, verilen güvence üzerine evine geri dönmüş, yeniden başbakan olmuştur.
Said Paşa’nın ilginç âdetlerinden biri bazı nişanları göğsünde yer kalmadığı gerekçesiyle ceketinin eteğine takmasıymış... Bu nişanlardan biri de İran Şahı’nın verdiğiymiş. İran sefiri Muhsin Han, bu manzaraya tepki göstererek Harciye Nâzırı Arifi Paşa’ya şöyle şikâyette bulunmuş:
“Şah hazretlerinin ihda bulundukları nişanı, Sadrıazam Hazretlerinin setrelerinin eteğine takmak suretiyle hürmetsizlik gösterilmek caiz olamaz”
İran sefiri, Said Paşa’nın nişanı takmayabileceğini, bunun kendilerini rahatsız etmeyeceğini ancak eteğine takmasının kendilerini rencide ettiğini anlatmış. Paşa’yı bu huyundan güç bela vazgeçirmişler.
(Mehmed Zeki Pakalın - Son Sadrazamlar ve Başvekiller)

Kibirli kişi insanlara ve her şeye hep üstten bakar.
Üstten baktığı için de
kendisinin üstünde olan şeyleri göremez
C.S.Lewis


TERFİ

İzmir’deki askeri casusluk davasının soruşturması sırasında sahte delil üretilmesini sağladıkları iddiasıyla 6 denizci subay hakkında gözaltı kararı verildi.
Merakımız... Bu dava 5 yıl önce açılmıştı. Şimdi gözaltı kararı verilen Tümamiral Mustafa Tekin Uğurlu ve Tuğamiral Ali Suat Aktürk o zamanlar herhalde daha alt rütbelerde idiler.
Peki nasıl terfi ettiler? Merak etmez misiniz?