Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Geçen yıl Başbakan Erdoğan’ın Kıbrıs Cumhurbaşkanı M. Ali Talat ve arkadaşı Remzi Gür’le iki telefon konuşması internette dolaştı. Gazete ve televizyonlar yasadışı dinleme olduğu için bu konuşmaları kamuoyuna aktarmadı. Sadece Ulusal Kanal ve Aydınlık’ta yayımlandı. Her iki kuruluşun birer sorumlusu hapse atıldı. Biri geçende çıktı, diğeri hâlâ hapiste.
Geçen hafta Yargıtay üyeleri Hamdi Yaver Aktan, Yusuf Uluç ve Fatih Arkan arasında geçtiği iddia edilen bir yasadışı dinleme kaydı internete düştü... Daha doğrusu yasadışı dinleme yapan merkez tarafından yandaş medyaya sızdırıldı... Konuşmada ‘Öcalan’ı kullanmamız lazım’ gibi cümleler geçiyordu.
Yargıtay üyesi Hamdi Yaver Aktan:
“Bunlar Yargıtay’daki ortam dinlemeleri. Değişik zamanlardaki konuşmalar sanki tek bir konuşmaymış gibi montajlanıyor” dedi... Diğer iki yüksek yargıçla asla üçlü sohbet etmediklerini söyledi. Kayıtta adı geçen avukat Turgut Kazan da keza, iddiaları kesin biçimde yalanladı.
Sonra ne mi oldu?
Başbakan Tayyip Erdoğan bu yasadışı kaydı meydan mitinglerinde kullanmaya başladı.
Bu arada Taraf gazetesinde Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Aslan Güner’le ilgili bir dinleme iddiası yayımlandı. AKP’li bakanlar Org. Güner’le ilgili iddia için “Hemen araştırılsın” talimatı verdi. Ne var ki Yargıtay üyelerinin dinlenmesinde kimse gariplik görmedi. Kimse kaynağını sorgulamadı. İktidar adına yasadışı dinleme yapmanın ve komplo kurmanın yasal sayıldığı bir düzendeyiz. Hangi geleceğe yürüdüğümüzü buradan anlayabilirsiniz.

Haberin Devamı

Erdoğan, Kazlıçeşme’de “Yalvarıyorum halkıma, bu parti meselesi değil” diye seslenmiş.
Sonra da CHP liderine “cibilliyetsiz”... MHP liderine “kafatasçı” demiş...
Haldun Ertem

Hakan Şükür’e TRT’de spor yorumculuğu verildi.
TRT’den nemalandı.
Hakan Şükür Diyarbakır’da Başbakan’la kürsüye çıktı.
Başbakan nemalandı!
Bu paslaşmadan ikisi de nemalandı...
Fikret Kemal Yıldırım

Devlet Bakanı Ali Babacan, “et fiyatları makul seviyeye çekilecek” demiş.
Makul bir şey söyleyin de inanalım Sayın Bakan!
Fahrettin Fidan

Haberin Devamı

Bir çift not...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun: “Recep Bey’e söylüyorum, getir dokunulmazlıkları kaldır ben de ‘evet’ diyeceğim” sözleri herhalde basiret bağlanması sonucuydu... Anayasa Mahkemesi, HSYK ve Danıştay ile ilgili üç vahim maddeye hangi şartla olursa olsun evet denebilir mi? Yargıyı ele geçiren partinin dokunulmazlıkların kalkmasından korkusu olur mu?
İki.. Yüksek Seçim Kurulu nihayet bir yayın organına kapatma cezası verdi... Hayır TRT’ye değil. CHP yanlısı gariban Halk TV’ye... CHP Milletvekili Ahmet Tan’ın davetine rağmen AKP’liler gelmeyince yapılan program “taraflı” görülmüştü. YSK da rengini açıkladı sonunda, bravo....

Vadesi gelen Bono
İnsan ünlü olur da eleştireni olmaz mı? Olur tabii...
Türkiye’de birkaç gündür rüzgâr estiren U2 orkestrası ve solisti Bono hakkında Nuran Yıldız’ın Odatv’de yazdığı satırlara (özetle) şöyle bir göz atalım:
“Düşmüş öne savrula savrula yürüyor, bir kıtadan diğerine geçiyor. Arkasına takılmış iki koskoca bakan da.
Sanırsınız Bono yeni zamanlar efendisi, bizimkiler de arkasını toplayıcı.
Bono dediğiniz yeni yüzyılın soytarısı.
Hem en pahalısından bilet kakalıyor hem de teknolojik aygıt pazarlıyor.
Afrika’daki açlıkla savaşmaya kendisini adayan (!) Bono, Louis Vuitton reklamlarında oynadı geçenlerde. Afrika’ya ayrılan paradan geriye Bono için ne kadar kalmış, bilen yok.
Hem küreselleşme muhalifi olarak kendini sunacaksın hem de küresel konserler zincirinin birinden 300 milyon doları banka hesabına yatıracaksın.
Açlara, yoksullara, hastalara yardım ediyor ‘muş gibi’ görünüp servetlerine servet katmanın ustaları.
Sistem eleştirisi üzerine kitaplarıyla tanınan Naomi Klein, Bono’nun olup biten olumsuzlukları meşrulaştırmaktan başka bir işlevi olmadığını belirtirken haksız mı?
Başbakan Erdoğan’la görüşmesinde de kırmızı bir IPOD hediye etti. Etsin, etsin de IPOD’u verirken ağzından çıkan sözler yenir yutulur gibi değil: ‘Bu IPOD’u satın alanlar AIDS hastalarına da yardım etmiş olacaklar!’ İşte size IPOD’un dehşetengiz bir reklamı.
Efsane Bono, yıllardır insan hakları konusundaki tutumu nedeniyle gelmediklerini belirttikleri Türkiye’ye ilk gelişlerinde Başbakan’ı IPOD reklamına dahil etsin! Zafer bu.”

Haberin Devamı

Mühür şart mıydı?
Günlerdir tartışılıyor... Neden “hayır” oyunun rengi kahverengi... Neden her iki haneye de “evet” mührü basılacak? Neden “tercih” mührü yok? Aman mühürü vurduktan sonra pusulayı içeriye değil de dışarı doğru katlayın ki mühür bulaşmasın. Eğer mühür mürekkebi bulaşırsa oy iptal edilir... vs.. vs...
Okurumuz Semih Kunter diyor ki:
“Bu ne zekâ özürlülüktür; sandığın yanına zarflarla beraber üzerlerinde evet ve hayır yazılı ayrı pusulalar koyarsanız. İsteyen ‘evet’i isteyen ‘hayır’ı alır, zarfın içine koyar, kutuya atar. Mühre falan da gerek yok.”